Şanlıurfalı gassal: Filmi izlerken acıyı iliklerime kadar hissettim

Son dönemin en çok konuşulan yapımlarından biri, TRT'nin dijital platformu Tabii'de yayınlanan Gassal dizisi oldu. Yayınlandığı ilk günden itibaren sosyal medyada büyük ilgi gören dizi, Tabii'nin YouTube kanalında milyonlarca görüntülenme aldı. Ahmet Kural'ın başrolünde yer aldığı yapım, yönetmen Selçuk Aydemir’in imzasını taşıyor, senaryoyu ise Sümeyye Karaaslan kaleme alıyor.

Gassal, başrol oyuncusu Ahmet Kural’a Sibel Aytan, Muharrem Türkseven, Ezgi Özyürekoğlu, Serkan Ercan, Eren Balkan, Ebru Cündübeyoğlu ve Demir Karahan gibi yetenekli oyuncuları da ekrana getiriyor. Dizi, "Ölünce beni kim yıkayacak?" sorusunun peşinden giden bir gassalın hikayesini konu alıyor. Ölümle iç içe yaşayan Baki'nin, ölüm deneyimi sonrasında hayatını yeniden şekillendirme arayışını keşfettiğimiz bu yapım, izleyiciyi derin düşüncelere sevk ederken, mizahi anlarla da keyifli bir izleme deneyimi sunuyor.

Biz de Gazeteipekyol.com.tr olarak, Şanlıurfa’da 13 yılı aşkın süredir gassallık yapan 37 yaşındaki Adem Biranger’e, "Ölünce beni kim yıkayacak?" sorusunun peşinden giden gassal Baki’nin hikayesinin anlatıldığı Gassal filmi hakkında görüşlerini sorduk.

BİRANGER: ‘GASALLIK YAPILACAK BİR MESLEK DEĞİL’ GİBİ TEPKİLER ALDIM

Gassallık mesleğine nasıl başladığını anlatan Biranger şunları söyledi:

“Asıl hedefim, imam olmak ve bir camide din görevlisi olarak görev almaktı. Ancak daha sonra gasallık alımlarıyla bu mesleğe adım attım. 2011 yılından bu yana gasallık mesleğini icra ediyorum. Mesleğe yeni başladığım dönemde ailem ve çevremden, ‘Gasallık yapılacak bir meslek değil’ gibi tepkiler aldım. Ancak imam hatip mezunu olduğum için gasallık, yani cenaze yıkama işine aşinaydım. İlk başlarda bu mesleğe severek başlamadım. Fakat zamanla cenazeleri yıkadıkça, insanların hayatlarını ve morgdaki hayatların ne kadar elzem olduğunu gördükçe, dünya hayatının boş ve geçici, ahiret hayatının ise gerçek ve ebedi bir hayat olduğunu anladıkça bu mesleği daha çok sevmeye başladım.”

“EN ZORLU DÖNEMİ, KORONAVİRÜS VE DEPREM DÖNEMİYDİ”

“Mesleğin en zorlu dönemi, Koronavirüs ve deprem dönemiydi.” diyen Biranger, “Koronavirüs salgını süresince yaklaşık iki yıl boyunca günde 15-20 cenaze yıkıyorduk. Bu oldukça yorucu ve manevi olarak yıpratıcı bir süreçti. Deprem döneminde ise hem kendi memleketimizde hem de çevre illerde, özellikle Adıyaman’da görev aldım. Orada yaşanan zorlukları birebir tecrübe ettim. Bu iki dönem, mesleğimin en ağır sınavları oldu.” şeklinde konuştu.

“GÜNDE ORTALAMA 4-5 CENAZE YIKIYORUZ”

Mesleğe ilk başladığında içinde bir tedirginlik olduğunu belirten Biranger, “Günde ortalama 4-5 cenaze yıkıyoruz. Mesleğe ilk başladığımda içimde bir ürperti vardı. Her insan doğal nedenlerle vefat etmiyor; kazalar, intiharlar ve yangınlar gibi sebeplerle gelen cenazeler de oluyor. İnsanlar, bu tür cenazelere yaklaşmaktan ürperiyor. Ben de mesleğe başlamadan önce aynı şekilde ürpertiyle yaklaştım. Ancak zamanla bu mesleğe alıştım ve bir görev bilinciyle sürdürmeye devam ettim.” dedi.

“DİZİ İNSANLARIN GASALLARA KARŞI OLAN BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRDİ”

Dizinin insanların gassallara karşı bakış açısını değiştirdiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Önceden, gasal mesleği yalnızca ölüyle meşgul olan, ölüyle hemhâl olan bir meslek olarak biliniyordu. Bu nedenle, insanlar bu mesleğe karşı mesafeli bir tutum sergiliyordu. Ancak günümüzde bu dizinin yayınlanması, gasallara karşı olan bakış açısını değiştirdi. Gassallar da tıpkı diğer insanlar gibi normal bireylerdir. Bu mesleği yaparken çeşitli zorluklarla karşılaşıyorlar ve bu zorluklarla mücadele ediyorlar. Dizinin bize verdiği en önemli mesaj ise şudur; Her mesleğin, zorluklarının yanı sıra kendine has güzellikleri de vardır. Gassal dizisinde en dikkat çekici nokta, dünya hayatının aslında boş bir zamandan ibaret olduğu, asıl hayatın ahiret hayatı olduğu gerçeğidir. Bu, dizide en güzel ders olarak karşımıza çıkıyor.”

“ACININ BÜYÜKLÜĞÜNÜ İLİKLERİME KADAR HİSSETTİM”

“Diziyi baştan sona izlediğimde, en yakınımızdaki birini kaybetmenin verdiği acının büyüklüğünü iliklerime kadar hissettim. “diyen Biranger, “Yabancı birini yıkadığınızda, filmde de anlatıldığı gibi, duygusal anlamda derin bir şey hissetmiyorsunuz. Ancak en yakınınızdaki birinin vefatı, bu acıyı ruhunuzda ve bedeninizde ilmek ilmek hissettiriyor. Gasallık mesleğinde, insanlar genellikle evlilik ve yaşam tarzı gibi konularda mesafeli bir yaklaşım sergileyebiliyor. Bu süreç, film sayesinde bir nebze de olsa izleyenler için daha anlaşılır hale geliyor.” İfadelerini kullandı.

“İNSANLAR ÖLÜMÜ ASLA UNUTMAMALI”

İnsanların ölümü asla unutmaması gerektiğini kaydeden Biranger, son olarak şunları kaydetti:

“Filmi izleyen insanlar, özellikle çevremdeki kişiler, şu şekilde yorumlarda bulundular; 'Sizin meslek, gerçekten yapılamayacak bir meslek gibi görünse de aslında ruhsuz bir bedenle baş başa kalıp tefekkür ederek asıl ahiret hayatının varlığını öğreniyorsunuz. Biz de bu film sayesinde bunun farkına vardık.' İnsanlar ölümü asla unutmamalı. Allah, ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: 'Her nefis ölümü tadacaktır.' İnsanlar, ölümü unuttuğunda kaybedenlerden olur. Ölümü ve ahireti unutmamak için öncelikle namaza sarılmalıyız. Namaz olmadan hayatımızın idamesi mümkün değildir. Nasıl ki bir insan, dünya hayatında aç olduğunda yemek ve içmek isterse ahiret hayatımızın temel erzağı da namazdır.”