Güneydoğu Anadolu Bölgesinde özellikle Şanlıurfa'da biber diğer adıyla isot, sofraların vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Şanlıurfalılar biberi yani isodu günün her öğününde tüketiyor. Peki bu kadar sevilen isodun ismi nerden geldi, nasıl isot oldu? TvNet'e konuşan araştırmacı fotoğrafçı Mehmet Sadık Alican anlattı.
'İsot' isminin hikayesini anlatan Alican şu ifadelere yer verdi:
"Öz Türkçe iki kelimenin Urfa ağzına dönüştürülmüş, evrilmiş hali: Isı Otu. Çağatay Türkçesi'nde biberin karşılığı Isı Otu.
Bizim dilimizde ısı otu yani kırk defa söyleyin; ısı otu, ısı otu... Kısalarak 'isot'a dönüşmüş, şimdi isot. Pulu da, tozu da, kırmızısı da, yeşili de hepsine biz genel anlamda isot diyoruz. Yani Anadolu'da biber denilen şey aslında Meksika'dan piperakstan türemiş, Anadolu'da gelip biber olmuş, bizde isota dönüşmüş."
İsot Hakkında
Glosbe Sözlük'e göre isot sözcüğünün kökeni Kürtçe Sot-in (Yak-mak) fiilinden ê-îsot (Yakan) şeklinde türemiş Kürtçe kökenli bir kelimedir.
Nişanyan Sözlük'e göre isot kelimesinin kökeni Türkçe kökenli issi (sıcak) ve ot sözcüklerinin birleşimine dayanır ve aslen biber kelimesinde de olduğu gibi karabiber manasında kullanılmıştır. "İssi ot" kalıbının kullanımı ilk kez 1477'ye tarihlenen Lugat-i Halimi'de tespit edilmiştir.
Meninski'nin 1680'e tarihlenen Meninski Sözlüğü'ünde إسّی اوت (issi ot) zencefilin halk dilindeki ismi olarak da bahsi geçmiştir. Meyve olan bibere atıfta bulunan ilk kullanım 19. yüzyılın sonunda kaydedilmiştir. İsot olarak kullanımı 1932'de tespit edilmiştir.
İsot kelimesi Aşağı Mezopotamya halkı olan Kaldelilerin dilindeki isauta (=biber) sözünden Kürtçeye geçmiştir. Bulgarcadaki isiot Türkçeden alıntıdır.
Kaynak: @TvnetX @msadikalican @vikipedi
0 Yorum