Her eylem ve söylemimiz, yaşam galerimize yazılan notlarımızdır. Unutmayalım ki her birimizin söylem ve eylemi, bizim kim olduğumuzun gerçekliğini yansıtırlar topluma... İnsanın toplumda iki şeye çok dikkat etmesi, o inansın erdemli olmasının bir göstergesidir. Nedir bunlar efendim? Bu iki şey, lisan ve libas! Yani insanın konuşma azası olan dili, ve vücudunu örten elbisesi.
Lisan ve libas deyip geçmemek lazım... Lisan kalem gibidir. Sahibinin kim olduğunu yazar durur. Ahlaklı, dürüst, Emin, erdemli olan kimselerin dilinden asla kötü söz çıkmaz. Zira o diller, Rablerinin zikriyle daima sulanan dillerdir. O diller, kelime ve sözleri; önce güzelce ahlak ve iman terazisinde tartar, fayda ve zararını hesap eder, faydası zarara galebe çalacaklar olanlarına kanaat getirdikten sonra, konuşmaya başlar.
Hz. Ebubekir (r.a): "insanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden, karada ve denizde fesâd apaçık ortaya çıktı... (Er-Rum, 41) ayetindeki fesâdı şöyle açıklamıştır: "Dil ve kalp. Yani kalp kararırsa, kötülüğü dile yansır. Dil bozulursa, kalbe sirayet eder ve onu günah yuvası haline getirir... Birde İnsanın üzerinde taşıdığı libası/elbisesi, o kişinin nasıl bir karaktere sahip olduğunu göstermek açısından çok önemlidir. Pek tabidir ki, libası düzgün ve münasip olduğu halde, kötü karaktere sahip olanlarıda vardır. Ancak genel geçer olan kaide, İnsanın dışı iç dünyasını dışarıya yansıttığı gerçeğidir. Yani dış, için aynasıdır!
İslami hükümlerin egemen olmadığı demokratik toplumlarda, Mele (azgın idareciler) ve Mütrefin (şımarık zenginler) insanların başına tahakküm kurup onları birlikte dizayn etmeye çalışırlar. Kendi bozuk düzenlerine karşı gelenleri ya isyan ve terör gibi isimlerle yaftalayıp toplumun gözünden düşürür, ya da direkmen içeri tıkarlar. Bu gerçeklik, insanlık tarihi boyunca hep böyle olmuş ve günümüze kadar da gelmiştir...
Eleştirmezsen, dokunmazsan, karşı gelmezsen, salla başını al maaşını türünden uysal koyun mezhebine intisap edersen, iyi bir vatansever olarak prim yaparsın! Ama aksini yaparsan, yafta hazır; terörist olursun, bölücü olursun, ya da başka bir şey olursun. İşte tarih boyunca, bütün peygamberler de kavimleri tarafından aynı durum ve tehditlere maruz kalmışlardır. Bunun için fitne ve fesâd denilince, özellile Allah'ın farz kıldığı şeyleri hafife alıp ve beşeri kanunları insanlara dayatmaya çalışan mele ve mütrefin zümresinin neler yapmaya çalıştıklarının anlaşılması lazımdır.
Demokrasi adı altında, ödünç kavramlara yaldızlı kılıflar giydirmekle; insanları modern söylemlerle kandırmaya çalışan mustekbirler, kendilerine tepki gösterenleri kim olurlarsa olsun onları hedef tahtasına koyarlar. Dolayısıyla laik ve demokratik toplumlarda, lisan ve libasın da pek ehemmiyeti kalmadı gibi. Çünkü mevcut beşeri sistemlerle barışık olanlar, el üstünde tutulur; etkilerine tepki olmaya çalışanları ise potansiyel suçlu ilan edip dışlamaya çalışırlar. Ama olumsuz her türlü eylem ve söylemlere rağmen, her Müslümanın önceliğinin; islami hassasiyetlerini gerek giyim ve kuşamda ve gerekse toplum içerisindeki davranışlarıyla örnek olmaya çalışmaları olmalıdır... Farkı fark edenlere selam olsun...
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum