Dünyayı kasıp kavuran bir savaş var. Savaşlar vardı aslında. Ortadoğu’daki savaş yeterince canımızı yakmıştı. Şimdi Ukrayna’daki savaş bizi yakmaya başladı. Vicdani olarak rahatsızlığımız bir yana ekonomik sıkıntılar en üst seviyede yaşanıyor.
Dövizinden altınına, petrolünden yağına varıncaya kadar el yakıyor. Kıtlık yaşanacağı endişesi ile insanlık adına utanç duyulacak manzaralara şahit oluyoruz. Ayçiçek yağını kapışma görüntüleri başta olmak üzere akaryakıt istasyonlarındaki kuyruklar, etsiz içli köfteler, içi boş baklavalar her gün karşımıza çıkar oldu.
Dünyada yaşanan bu savaşlar ve dengelerin alt üst olmasına bir de dünyada yaşanan ekonomik krizi ve iklim değişikliğini eklersek, özellikle gelecek nesilleri çok sıkıntılı günler bekliyor. Ülkemiz israfı hemen kesmeli… Tarım, hayvancılık ve her türlü sanayi üretimini arttırmaya başlamalı. Savaştan daha büyük bir tehlike olan iklim değişikliği konusunda da ciddi tedbirler almalı.
Ülkemizde bu yönde atılan hiçbir ciddi adıma rastlamıyoruz. “Erken seçim olacak mı”, “olursa kim seçilecek” gündemini tartışmak daha cazip geliyor siyasi partililere ve bizlere… Oysa dünyada yaşanan sıkıntılardan yola çıkılarak, ülkede adeta “seferberlik” ruhunu canlandırmalı. Kim seçilirse seçilsin önem taşımamalı ve dünyada yaşanan sıkıntılardan zarar görmemek, aksine karlı çıkacak stratejiler devreye konmalı.
Ülke olarak bu kısırdöngünün içerisinde olduğumuz gerçeği tüm çıplaklığıyla ortadayken, kentimizde de iyiye giden neredeyse hiçbir şey yok. Belediyeler de, diğer kamu kurumları da hala lay lay lom yapıyor deyim yerindeyse. Belki de ileride elimizde bulunan bu fırsatlar da kalmayacak. Belediyeler bu bütçeyi ve bu imkanı da bulamayacak. Çünkü dünyada yaşanan krizin henüz en kılcal damarlara kadar sirayet ettiğini söyleyemeyiz. Her şeye rağmen çok fazla olmasa da merkezi bütçeden kayda değer bir pay alıyor belediyeler ve kurumlar.
Ve çok geç olmadan herkes aklını başına almalı. Bakkalından bir belediye başkanına kadar yaşananlardan ders çıkarmalı ve stratejisini bu yeni düzene göre planlamalı. Bu yazılarla veya sosyal medyadaki sitemlerimizle bir şeyin değişmeyeceğinin elbette farkındayız ama bir şekilde tarihe not düşülmeli. “Biz elinizde imkan varken bunun kıymetini bilin derken, siz sosyal medyada sosyal medya belediyeciliği yaptınız, sosyal hizmet belediyeciliğinden uzak kendi ikbalinizi düşündünüz” diyeceğiz, “günübirlik siyasi hesaplar içerisinde oldunuz” diyeceğiz. “Yaptığınız işlerin samimiyetle yapılmadığının farkındaydık” diyeceğiz.
Sosyal medya hesabında boş işlerle uğraşanlar olduğu kadar, ileriye dönük kalıcı eserler yapmaya çalışanların da olduğunu görüyoruz ama onların o bilgisi, donanımı ve elinde bulundurduğu imkanlarla istemesi halinde daha büyük işler yapacağını ve yapması gerektiğini de biliyoruz.
Hükümeti bilmem ama Şanlıurfa’daki tüm kurum ve siyasi parti temsilcileri ile iş insanlarının ve kuruluşlarının bir araya gelerek istihdamı arttırmak için elinden geleni yapmaya başlaması lazım. Ülkeyi, adını dahi duymadığımız ülkelerin tarımına ve hayvancılığına mahkum ettikleri gerçeğinden hareketle, kent olarak elimizdeki zenginliğin kıymetini bilerek tarım ve hayvancılığımızı uçuracak projelerin hayata geçirilmesi lazım. GAP’ımızın, tarihimizin, kültürümüzün kent ekonomisine değer katması için var gücümüzle çalışmamız lazım.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum