İşgal bir durumdur. İşgai, fiili işgal olarak tek boyutlu bir şekilde ele alamayız. İşgal aynı zamanda bir zulme de denk gelir. Bir şeyin olmaması gereken yerde olması, olmaması gereken şekilde olmasıdır. Bu bağlamda işgal büyük ölçüde zihinsel bir altyapıya sahiptir.
Dolayısıyla işgale karşı olabilmek ve işgale karşı konumlanmak denen şeyin gerçekleşmesi; bu unsurların birlikte doğru değerlendirilmesi ve neyin nerede olması gerektiğiyle ilgili kararlarda zihinsel bir körlük/esaret altında olmamakla mümkündür.
Küresel Egemen sistemin ve onun küresel işgalinin farkında olmamız; bu resim içerisinde gerçekleşen ve nedenini tam olarak algılayamadığımız ama görünürde işgal gibi görünen ve küresel iradenin de karşı çıkmamızı teşvik ettiği ve karşı çıkıyor gibi göründüğü işgallere karşı çıkmakla aslında gerçek anlamda fiili ve zihinsel işgale karşı, küresel gidişata karşı, zihinlerimizin işgaline karşı adaletin gerektirdiği bir yerde duruyor olabildiğimizi sanmamiz büyük bir yanılgıdan ibarettir. Bu bağlamda, işgalci küresel egemenlerin diğer kolları, değişik yerlerde, değişik işgalleri yürütüyorken; seni başka bir işgale karşı çıkmaya çağırdığında, heyecanlanman ve sakin bir değerlendirme yapmaman; sen farkında olmadan işgalciye bir destek mahiyetine bürünebilir.
İşgale karşı olmak, en büyük işgalcinin parmağıyla gösterdiği noktaya bakmadan, onun istediği zamanda ve şekilde değil de büyük resimde her parçayı doğru yere koymadan gerçekleşebilir mi?
Yemen'deki, Irak'taki, Libya'daki, Suriye'deki, Filistin'deki, Mısır'daki, Afrakida' ki ve daha dünyanın birçok bölgesindeki hatta kısmi olarak Türkiye'deki işgallere karşı olmadan;
küresel iletişim sistemlerini ve ağlarını kendi tekelinde bulundurarak ve zihinler üzerindeki hegemonyasını bu şekilde sürdürerek gerçekleştirilen işgale karşı çıkmadan;
Batı Asya'da ve diğer bölgelerde ve hatta Ukrayna' da işgallerin ve işgalci bir düzenin nedeni olan, bölgemizde ve dünyanın birçok yerinde küresel çıkarların ve İsrail'in hayatta kalabilmesi için terörün devam edebilmesinin ve bir türlü barışa ve huzura erişememesinin asıl sebebi olan küresel haydutların bir aparatı olan siyonist gayrimeşru varlığa karşı çıkmadan;
Dünyanın hala sömürülüyor olduğu bu küresel düzene karşı olmadan;
bu düzenin sahiplerinin, parmağı ile gösterdiği işgallere karşı lokal bir tepki; işgalcilere ve işgallere karşı olma anlamına gelebilir mi?
Bu bağlamda işgali algılayamasak, izah edemesek ve genel anlamda işgalin resmini kuşatamasak;
küresel kötü gidişatın, sağlık, eğitim ve ekonomik anlamdaki gidişatın, yaşanan hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntıların bile tamamının bu büyük resimle ilişkili olduğunu fark edip;
sistemli karşı çıkış gerçekleştiremesek; işgale karşı çıkmış sayılabilir miyiz?
Kısacası; kendimiz işgal altındayken, işgal altında olduğumuzu fark edemiyor ve göremiyorken; gündemimizi kendimiz belirleyemiyorken, yaşam tarzımızı, ne yiyip içeceğimizi, ne zaman ve nasıl duygulanacamınızı kendimiz belirleyemiyorken velhasıl genel anlamda zihinsel bir işgal altındayken; gerçekten de olması gerektiği gibi işgale ve işgalcilere karşı çıkabilir miyiz?
Küresel çaptaki bütün büyüklü küçüklü işgallerin ana nedenin, küresel sistem olduğunu, neo liberal kapitalist düzenin isgallerini farketmeden, bu mekanizmaya karşı olmadan; işgale ve işgalciliğe karşı çıkmış sayılabilir miyiz?
İşgalcilerin planladığı konjonktürde ve kapsamda, işgal ve işgalcilere karşı çıktığımız zaman, farketmeden/işgale karşı çıkayım derken; işgal ve işgalcilere destek vermiş duruma düşmüş olmaz mıyız?
Modern dönemde sadece şekilsel bir yönlendirme varken; postmodern dönemde tamamen zihinlerin düzenlenmesi/şekillendirilmesi/dizayn edilmesi ve ideolojik anlamda zihinsel altyapının hazırlanması ile işgal, küresel bir ideoloji haline gelmiştir.
Bu bağlamda küresel terörün ve küresel işgalin ana sebebi ve esas odağı mevcut küresel düzendir ve uluslararası sistem kurumlarının hepsi terörist birer yapı veya onlarla iltisaklı mahiyettedirler. Bu açıdan bakıldığında da açıkça görülüyor ki; en büyük terör odağı ve terör örgütü, en büyük işgalci; küresel sistemin silahlı ve operasyonel gücü olan gayrimeşru işlere imza atan NATO' dur.
Gerçek anlamda işgalin ne olduğunu ve küresel işgalin nasıl sürdürüldüğünü çifte standartlı uygulamalardan da fark edebiliriz.
Bakalım en büyük işgalcilerin operatörü, evimizdeki terör uygulayıcısı, Ortadoğu'daki işgallerin, milyonların ölümü ve yurtlarından edilişinin sebebi İsrail'in
"kaygılarına".
Aşağıya alıntılıyorum.
"Başbakan Bennett, Tel Aviv kentinde düzenlenen siber güvenlik konferansında yaptığı konuşmada, Ukrayna’daki savaşa değinerek, “Savaşı başlatmak çok kolay, bitirmekse zordur. Şu an sahada işler kötü görünüyor.
Şunu anlamamız gerekiyor, eğer dünya liderleri harekete geçmezse, çok daha kötü olabilir. Burada, eşi görülmemiş can kaybı, Ukrayna’nın bütünüyle yıkımı, milyonlarca sığınmacıdan bahsediyorum.”"
https://iktibasdergisi.com/2022/03/04/israil-ukraynada-taraflari-masaya-oturtun/
Sözümüz görmek isteyenlere. Rabbim, gönül gözüyle görenlerden eylesin, basiret sahibi kılsın. Tüm gerçek işgallere ve işgalcilere karşı bu küresel düzene karşı gerçek anlamda direnen ve mücadele eden müslümanlara ve mazlumlara kuvvet versin.
Selam ve dua ile.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum