KUR'AN, iman edenlerin biricik kılavuzu, yol göstericisi olduğu gibi; kalbine, gönlüne ve sadrıne inşirah bahşeden bir deva, bir şifa ve huzur kaynağıdır...
Doğunun dertli Şairi Muhammed İkbal şöyle der: "Bir gün odamda Kur'an okuyordum. Babam içeri girdi. Bir süre beni dinledikten sonra bana, Muhammed oğlum, Kur'an'ı sana inmiş gibi oku!" dedi. Benim o günden sonra Kur'an'a yaklaşımım değişti." der. Evet, Kur'an; hem okunsun, hem anlaşılsın ve hem de amel edilsin diye nazil olmuş ilahi bir kitaptır. (40 hadis 40 yorum. Prof. İsmail Çakan)
Zira O, (Kur'an) ne belirli gün ve gecelere has okunması gereken bir kitap, ne de efsuncu ve üfürükçü falcıların okuyup üzerinden para kazandıkları bir kitaptır. O, Aziz ve Celil olan Allah'a iman edenler için bir rehber; hasta gönüllere biricik şifa kaynağıdır!... Kur'an; dilde bereket, kalplerde sekkine, hanelere ise surur yerleştiren ulvi bir hidayet rehberidir. Şunu bilmeli ve inanmalıyız ki, "Kur'an; kendisini, fasid amel ve emellerine alet edenlere lanet okur ve onları, er veya geç zillete mahkum edip kahr-u perişan edecektir.
Kur'an; Cebrail (a.s)' in aracılığıyla direkt olarak Efendimiz ( s.a.v)'e nazil olmuş, Dünya ve Ahiret hayatının tüm inceliklerini izah eden eşsiz bir hayat rehberidir... Kalbin Nevbaharı/ilkbaharı diye, hadisi Şerifde zikrolunan kerim kitabımız Kur'an'da; iman edenlerin, ahseni takvim sıfatı üzere yaşamaları ile insan yaşamının her alanını ilgilendiren, her türlü müspet veya menfi davranışlar tarif edilmiş, izaha açık olan kısımları ise sevgili Habibine bırakmıştır...
Efendimiz ( s.a.v) dua makamında, şöyle buyurmuştur: "Allah'ım, senden Kur'an'ı, kalbimin nevbaharı, göğsümün nuru kılmanı isterim." Evet, Kur'an hem nur hem kılavuzdur. Mehmet Akif Ersoy şöyle tarif eder Kuran'ı; Ya açar Nazm-ı Celil'in, bakarız yaprağına
Yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak Ne de fal bakmak için. (Safahat)
İyi bir akıbet umud eden her Müslümanın, öncelikli olarak; Kur'an ve Sünnete bağlı bir yaşam sürdürmesi zaruridir. Kur'an ve Sünnete ittiba etmek varken, onlara rağmen; heva ve hevesinin peşinden sürüklenip, İslam'ın yasakladığı Bid'at ve hurafelere tabi olanlar, şeytanın maskarası ve nefislerinin de esiri olarak yaşayacak ve öylede ölüp gideceklerdie!... Zira Allaha ve ahiret gününe iman eden her Müslüman, Kur'an ve Sünnet eczanesinden gayrı; alınan reçetesiz ilaçların şifa değil, ebedi hayatı mahveden birer zehir mesabesinde olduğunu bilen ve bu inancını ölümüne muhafaza etmekle mükellef olduğunun bilincinde olan basiretli kimsedir... Ku'an ile yaşayalım, Kur'an ile kalalım...
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum