Yoğun trafikte seyir halinde bir otomobil...
Otomobilin arka koltuğunda sıkış tıkış oturan muhtemelen aralarında bir veya en fazla iki yaş olan beş veya altı tane kız çocuk...
Ön koltukta sultan edası ile oturmuş, babasının kucağında direksiyonu tutmuş bir vaziyette sık sık gereksiz gereksiz kornaya basıp, trafikte seyir halindeki diğer araç sürücülerinin bazılarının paniklemesine dahi yol açabilen, tahminen üç veya dört yaşlarındaki en son çocuğuna hayranlıkla seyreden bir kadın oturuyor.
Şoför koltuğunda da, fırça bıyıklı göbekli, bir "baba" oturuyor...
Baba, göbeği ile direksiyonun arasına "erkek" evladını yerleştirip trafikte "oğlunun" direksiyonu tutabilmesini sağlamak için de belli ki şoför koltuğunu biraz daha geriye itmiş, arkadaki zavallı kızların daha da sıkışık bir vaziyette olmalarına sebep olmuş.
Otomobilin arka camında bir erkek ismi var. Muhtemelen babasının kucağındaki çocuğun ismini yazmışlar. Evet, o erkek çocuğu bulana kadar altı tane kız çocuğu getirmişler dünyaya. Birincisi olmamış, ikincisi yok, üçüncüsü, dördüncüsü, altıncısı da hayal kırıklığı ve nihayet bulmuşlar yedincisinde erkek çocuğunu... Adını cama yazmayıp kızların adını mı yazsalardı yani? Baba bu zor bulduğu evladı için ne yapsa azdır. Elinden gelse adını arabanın üzerine değil kaf dağının eteklerine bile yazar. Kim bilir belki de çocuğun adını vücudunun bir yerlerine dövme bile yaptırmıştır...
Anneleri ise, nihayet bir "erkek doğurduğu" için ön koltukta sultan edası ile oturuyordur. Belki de günde bilmem kaç defa "araka koltukta oturan" zavallı kızlarını o erkek çocuğuna hizmet etmeleri için "kurban olasınız o'na" diyerek de azarlıyordur. Muhtemelen ekliyordur da, " O erkektir, erkek!"
Bu durum aklıma bir hatıramı getirdi, paylaşmak istedim.
Anadolu'da bir köyde görev yapıyordum. Bir gün yanıma köyden yaşlı bir adam geldi. Eskiden köylülerin müşkül durumlarında köyün öğretmenlerine akıl danışması geleneği vardı. Bu adam da bu gelenek bağlamında bana bir soru sormak için gelmişti.
Sorusu şöyleydi;
" -Hocam, benim tam altı tane kızım bir tane de oğlum vardır. Oğlum sonuncudur ve şimdi 23 yaşındadır. Kızlarım da hepsi evlendi gitti. Her bir kızım doğduğunda erkek olmadı diye üzülmüştüm. Her seferinde gece gündüz Allah'a yalvarıyordum ki, Allahım bana bir erkek evlat ver diye. Adaklar adıyordum, malımdan sadakalar veriyordum. Her ne hayır yapıyor idiysem bir erkek evlat için yapıyordum. Nihayet Rabbim bana oğlumu verdi. Doğduğunda köyde tam yedi gün yedi gece düğün kurdum ve şenlikler yaptım. Hayvanlar kestirip yemekler yaptırıp dağıttım. Keyfime diyecek yoktu. Sonra oğlum büyüdü. Kısa yoldan şunu söyleyeyim hocam, Ben Allah'a on altı yıl yalvardım bana bir erkek evlat versin diye, şimdi tam on altı yıldır da bu evladımı alması için yalvarıyorum. Bu çocuğumun yüzünden köyde kimseyle aram kalmadı, herkesle küstüm, kimse benimle konuşmuyor. Çünkü bu çocuğumun zarar vermediği bir kimse kalmadı. Şimdi ben ne yapayım hocam, ben nerede yanlış yaptım?
Bu yaşlı adamın bu sorusuna ben de şu cevabı verdim:
"-Sen Allahtan hayırlı olanı istememişsin. Senin için hayırlı olan kız çocuklarındı ama sen ısrarla Allah'ın işine burnunu sokup, sen kendi nefisinin arzusu ve isteklerini dile getirdin. Israrla erkek istedin, O da verdi. Arayan, isteyen bulur. Sana düşen Allahın verdiğine ve vereceğine hamd edip sabretmendir. Bu senin imtihanındır, başarmaya çalış..."
Kızlar ile erkekleri ayırma, erkek çocukları daha önemli ve üstün görme arzu ve isteği, her yönüyle cahiliyle döneminin yaşantısı ve gelenekleridir. İlkel bir davranıştır.
Kızları odaya girince, ayağa kalkan bir Peygamber’in ümmeti olarak cahiliye adetlerine sarılıp yaşamak en başta Allah'a ve Peygamberine (as)'a karşı gelmektir. Hiçbir zaman cinsiyet ayırımcılığını kabul edilemez. Hz. Muhammed (as) “Allah’a karşı gelmekten sakının, çocuklarınız arasında âdil olun.” (Müslim, Hibat, 3, 13) demiştir.
Bir başka hadisinde, Hz. Muhammed (sav) ‘bir, iki veya üç kızı olan ve bunlara sevgi ve şefkat göstererek büyütenlere cenneti müjdelemişti’.(İbni Mace).
Afiyette kalın
[email protected]
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum