Dünyada ciddi bir kriz var. Ülkede bazı zenginlerin yaptığı gibi dünyada da bu krizden kârlı çıkan ülkeler var. Ancak Türkiye’nin durumu, siyasi konjonktürü nedeniyle Dünyadaki bu krizden ne kârlı ne de hasarsız çıkmaya müsait.
Tarımı, hayvancılığı ve üretimi bitirdiler. Dolayısıyla pek ihracat şansımız kalmadı. Hatta en iddialı olduğumuz tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı hale geldik. Her gelen tarım bakanı ülke tarımına bir darbe vurup gitti. Şimdi marketlerdeki gıda ürünlerinin menşei kısmında çeşit çeşit ülke adı yazıyor.
Ülkede yapılan en büyük yanlışlardan biri de sanayi ve tarımda hamle yapmak yerine istihdamı ve ihracatı arttırmaya hiçbir işe yaramayan sürekli yollar yaptık. Özellikle Karadeniz’de dağlar hep delindi ve tünellere müthiş yatırımlar yapıldı. Yapıldı yapılmasına da yolun bir ucu bitmeden diğer ucunda yapılan yollar bozuldu. Bunun örneğine kentimizdeki çevre yollarında çok denk geldik. Yenice-Sırrın bağlantılı yolda mesela diğer ucu bitmeden öteki ucunda tadilat başladı. Buna para dayanmaz, dayanmadı da.
Osmanlı, 450 yıl önce karayolları yerine demiryollarını tercih ederek her tarafı raylarla döşemeye başlamıştı. O günün yapılanı ile yetinilmeyip devam ettirilmiş olsaydı şimdi karayollarında milyonlarca kamyon, tanker, tır, otobüs karınca sürüsü gibi bir yerden bir yere gidip gelmek zorunda kalmayacak; Bu kadar kaza olmayacak, bu kadar yakıt yakılmayacak, taşıma bunca maliyetli olmayacaktı. Almanya ise savaştan çıktıktan sonra önce ağır sanayi hamlesi ile kalkınmış, ülke ekonomisi toparlandıktan sonra yolları 50-60 yıl bozulmayacak şekilde yapmıştı. Suriye’de bile savaş esnasında bozulmayan yollar var. Köy yolları dahi 50 yıl geçse bozulmayacak asfalt türünden.
İktidarın en güvendiği ve övündüğü sağlık alanında dahi medikalciler ödeme yapılmadığı gerekçesiyle Sağlık Bakanlığına satışı durdurma kararı aldı, ardından ameliyatların yapılmayacağını duyurmak zorunda kaldık. Sıradan bir ilaç bulmak için eczane eczane dolaşır olduk geldiğimiz noktada.
Peki çözüm ne olmalı?
Ülkenin ekonomisi Katar, Kuveyt ve Azerbaycan gibi dost ülkelerle yapılan anlaşmalarla düzelmeyecek kadar kötü. Bugün gibi ortada artık… İhracat da yeterli olmadığına göre çözüm erken seçim gibi görülüyor. Çünkü ülkenin ciddi anlamda istikrar ve güvene ihtiyacı var. Aksi halde uluslararası para kuruluşları ülkenin durumunu bizden daha iyi fark ettikleri için ne para veriyor ne de yatırım yapılmasını destekliyor. Bu sebeple yapılacak bir erken seçim ile koalisyon olsa dahi herkes önünü görmüş olacak. Özellikle de uluslararası para kuruluşları ve önemli anlaşmalar yapmak isteyen ülkeler açısından bu durum çok önemli.
Bir korku tünelinin içerisine girmişiz ve ucu-bucağı yok. Tıpkı AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 öncesi olduğu gibi. Bir seçimle henüz AK Parti ekonomik hamlelerini ve projelerini gerçekleştirmeden piyasalara güven gelmiş, bir anda her şey güllük-gülistanlık olmuştu. Zifiri karanlık tünelin içerisinde kör olup sağa sola çarpmadan seçimle bir nebze de olsa aydınlığa kavuşuruz. Bir nebze diyorum çünkü ülkede iktidar sorunundan çok muhalefet sorunu var. Onların da bu yaraya derman olacak programlarının olmadığına hep birlikte tanık oluyoruz. Ne Erdoğan gibi kitleleri peşinden sürükleyecek bir karizma lider var muhalefet arasında ne de tünelde kaptanlık yapabilecek donanıma sahip biri veya ekibi olan.
Bugün görünen tablo bu maalesef… Seçim atmosferine girildikten sonra bir kahraman çıkar mı, ülkenin bu korku tüneline uzun soluklu aydınlık bir yol çizen olur mu, boşalan hazineyi yeniden dolduracak ekonomik hamleler üretilebilenler gelir mi bilmiyorum ama seçim şart.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum