Ahde vefa; İmanın lezzetini tatmış, hakkın yanında yer alan, Adalet-iİlahi’nin gereklerine tam bir teslimiyetle tabi olan Mü’minlerin şiarıdır.Başta Müslümanlar olarak, tüm dünya insanlığı; ahde vefa konusunda; Hz.Peygamber (s.a.v) Efendimize borçludurlar!... Çünkü O’ (s.a.v), ahde vefanın;Kâinatta eşi benzeri görülmemiş,her konuda en güzel örneğini teşkil etmiştir!.
Ahde vefa; Sahih İmanın ve Salihamelin hamili olan Muvahhidlerin nişanıdır. Hakeza, Mü’min kişi, ahdinesadakatli ve sözünün eri olmalıdır ki; düşmanları tarafından dahi, takdiredilsin, gerekli olan da budur zaten! En zor ve çetin durumlarda bile, herMüslümanın; vaat ettiğine ihanet etmemesi ve ucunda ölüm olsa dahi, sözündedurması lazımdır… İnsanların hatırı kırılmasın, bazıları gücenmesin diye;Müslümanım diyen hiçbir kimsenin hakkın hatırını kırmaya hakkı ve salahiyeti yoktur.
Hz. Muhammed’e (s.a.v) ve O’nungetirmiş olduğu ilahi davaya iman etmiş olan herkesin; ahdine vefa göstermesi,onun imanının bir göstergesi, bir ispatıdır… Hudeybiye antlaşması esnasında, Mekke zindanlarından ayaklarındakizincirlerle kaçmayı başarıp ve Hz. Peygamber’in (s.a.v) yanına kadar gelipkurtarılmayı talep eden, Ebu Cendel (r.a)’e; Efendimiz (s.a.v): “Biz birantlaşma yaptık ve ahdimize sadık kalmak zorundayız.” Sabır et, yüce ALLAHmutlaka sana bir yol gösterecektir diye, ahde vefanın en güzel örneğinisergileyerek, Ümmetine örnek olmuş, düşmanlarını utandırmıştır...
Dünyanın hiçbir yerinde,insanları idare etmiş ve etmekte olan hiçbir beşer ve lider; Hz. Peygamberin(s.a.v) göstermiş olduğu Ahde vefanın, belki de okyanustan katresini bileyerine getirememiştir denilse yeridir… O’na tabi olup ve bu kutlu yolda, hiçbirengele ve kınamaya aldırış etmemeyi düstur edinenlerin; O’nun (s.a.v)düşmanlarına karşı bile adaleti elden bırakmayışından, nasiplenmelerilazımdır..
Evet, ahde vefa denildiği zaman;Müslümanların, öncelikli olarak Hz. Muhammed’i (s.a.v) hatırlamaları ve ahdevefa konusunda varsa noksanlıkları, hemen onları giderip ve teslimiyetgöstermeleri, İman’ i bir gerekliliktir!..Birseferinde, Hz. Peygamber’e (s.a.v) daha Peygamberlik gelmeden önce, şöyle birolay olmuştu: “Abdullah b. Ebi-el Amsa Hz. Peygamber (s.a.v) ile bir takımticari işler yapmış ve: “Gelmemi bekle. Gelince hesaplarımızı temizleriz”diyerek gitmişti. Farkında olmadan verdiği sözü unuttu.
Üç gün sonra verdiği sözü hatırlayıp geldiğinde, Hz. Peygamber(s.a.v)’in aynı yerde beklemekte olduğunu gördü. ALLAH Resulü (s.a.v) onugörünce: “Üç günden beri oturmuş, burada seni beklemekteyim” buyurdu… (EbuDavud) İşte sadakat ’in ve güvenirliğin tek adresi, Hz. Muhammed (s.a.v)Oysa günümüzde, alış veriş yapıp anlaşıp ve antlaştıkları halde; bir birlerininhukukuna riayet etmeyen, insanları kandırıp dolandıran, yaldızlı hitabetleriylebaşkalarını kandıran; fırıldak ve üçkâğıtçılıkla diğer kulların haklarınatecavüz eden o kadar, kimseler vardır ki, akıllara ziyan?
Hayatın her alanında, yani Siyasetten Sosyal münasebetlere, AhlaktanAdab-ı Muaşerete; Ticaretten eğitime varıncaya kadar; referansı Hz. Muhammed(s.a.v) olmayanlar, er ya da geç ama mutlaka bir iflas edeceklerdir. Yukarıdakimisalde geçtiği gibi, şayet Müslümanlar; hayatın tüm alanlarında, ahde Vefa’yıes geçip gereğini yerine getirmez ve görmezden gelirlerse, hem fıtratlarına,hem de değer yargılarına ihanet etmiş olurlar!
O’nu (s.a.v) Hicrete mecbur edipvatanını bırakmalarına sebep olan Mekke Müşriklerinin dahi, yanındakiemanetlerini sahiplerine bırakmak için; Hz. Ali (r.a)’yı yatağına yatırdığınıhepimiz bilmekteyiz… Çünkü O’ (s.a.v), Ahde Vefa’nın en güzel örneği; emniyetinde garantisiydi. Onun Ümmeti olarak,bizlerin Onun Ahde Vefa olan Sünnetini; boynumuza gerdanlık yapıp, dünyainsanlığına örnek olmalıyız ki, bizim düşmanlarımız dahi bize karşı mahcupduruma düşsünler. Öyle ki, bizi öldürmeye kast edenler dahi, bizde dirilipkendilerine gelsinler!? Nasıl mı? Devamı 10 Nisan Pazartesi günü. Selam vedua ile… 06 Nisan 2017
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum