İnsan hem Rahmani, hem şeytani yeteneklerledonatılmış bir varlıktır. Erdemleri de kötülük hisleri de sınırsızdır. Yanikötülüklere de iyiliklere sınırsız şekilde kabiliyetlidir. Bu itibarlairadesini kullanarak tüm yaratılmışların en üstünü olabildiği gibi, en aşağılıkbir duruma da düşebilir. İnsanın sahip olduğu sınırsız kötü güçlerinden biri dezulüm damarıdır. Kur’an-ı Kerim, “insan çok zalim ve çok cahildir” (Ahzab,72)buyurarak insanın zalimlik damarına işaret etmektedir.
İnsanın zalimliği nefsindeki benliktenkaynaklanır. Kendini ya da kendisiyle ilgili bir çıkarını korumak için aklınalamayacağı nitelikte zulüm yapma meyli ve yeteneği bulunur. Bu konuda hiçbirayırım gözetmez; hayvan, çevre veya kendi gibi diğer insanlara yönelikolabilir. En kötü zulüm ise, masum insanlara karşı yapılanıdır. İnsanlıktarihi, günümüze kadar uzanan vahşette sınır tanımayan bu tür zulümlerledoludur.
Zaman olmuş ki, bir tek şahıs çekinmeden çoksayıda cana kıymıştır. Bir kişinin bu kadar insanı öldürebilmesi, insanın vahşettesınır tanımayan yüzünü göstermektedir. Gerçekte bütün savaşlar, masumlarıngözetilmediği bütün saldırılar bunun gibi vahşettir. Kur’an-ı Kerim, Maidesuresinin 32. Ayetinde “Kim haksız yere bir canı öldürürse, bütün insanlarıöldürmüş gibidir!” buyurarak aslında haksız yere bir cana kıyabilen birkimsenin, bütün insanları öldürme potansiyeline sahip korkunç bir vahşet yüzüolduğuna işaret etmiştir. Haksız yere bir cana kıymak ile bütün insanlarıöldürmek arasında vahşet yönünden fark yoktur, bunu yapan onu da yapabilir,demektir.
Haksız olarak bir can öldüren zalim, eğerdurdurulmazsa daha birçok canları yakacaktır; bütün insanları öldürmeye varanaç bir canavarlığa dönüşecektir. Bu nedenle Kur’an sıklıkla, zalimlerin buözelliğine dikkat çekerek insanları buna karşı uyarmaktadır.
Günümüzde zalim güçler tarafından geliştirilennükleer ve kimyasal silahlar, Kur’an’ın zalimlere yönelik bu işaretinin nekadar haklı olduğunu ortaya koymuştur.
Peygamber (ASV) zulme razı olmanın, zalimidesteklemenin de zulüm olduğunu bildirmiştir. Bu itibarla kitle imhasilahlarını üretenler, satanlar, alan ve ellerinde bulunduranlar, onlarıkullananlar kadar zalimdir.
İnsanlığın en başından beri zulüm, defalarca başıezilmiş ama ne yazık ki ikiyüzlülerin, destekçilerin, ahmakların ve zalimekarşı ne yapılması gerektiğini bilmeyenlerin sayesinde dokuz canlı bir canavargibi yeniden canlanmıştır. Unutulmamalıdır ki aç bir canavara yalvarmak onuniştahını arttırdığı gibi, zalime yalvarmak, ondan korkmak da zalimin canavarlığınıarttırır, kendini haklı görmeye başlar.
Bu dünya, nice haksız katliamlara, cinayetleresahne olmuştur. Hz. Âdem’in oğullarından Kabil’in Habil’i öldürmesiyle başlayancinayetler, asırlar boyu savaşlarla, katliamlarla ve soykırımlarla günümüzekadar artarak devam etmiştir. Akil adamların çabaları, adil gayretler, maddi vemanevi korkutmalar çözüm olmamıştır.
Bu durum insanın yaratılışıyla ilgilidir.İnsanlar Kur’an’da “mü’min” tabir edilen inananlar ve “kâfir” tabir edileninkâr edenler olarak iki türlü yaratılmışlardır. Teğabün suresi 2. Ayetindeinsanın yaratıcısı şöyle buyuruyor: “Sizi yaratan O'dur. Böyle iken kiminizkâfir kiminiz de mümindir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.”
Bu ayetteki mü’min ve kâfir kavramları, İslam’ainanan ve inanmayan anlamını taşımakla beraber, genel olarak herhangi kurulubir düzenin inananları ve o düzene karşı çıkan inanmayanları anlamını da ifadeeder. Yani insanlar, inananlar ve inanmayanlar olarak her zaman ikikutupludurlar; hangi düzen olursa olsun, ona inananlar olacağı gibi, karşıçıkanlar da olacaktır, bütün insanların aynı kutupta olması yaratılışaaykırıdır. Örneğin: demokrasi düzenini kabul edenler de, karşı çıkanlar daolacaktır.
Tamamen samimi arkadaşlarca içten ve inanarakoluşturulan bir hareket, bir süre sonra ayrılıklarla, zıtlaşmalarla iki kutubadönüşmeye başlıyor. Peygamber (ASV) tüm insanları kucaklayan adil ve kurtarıcıbir düzen oluşturdu ama başta akrabaları olmak üzere büyük bir çoğunluk karşıçıktı. Oysa insanların hayal bile edemediği iyilikler ve güzellikler taşıyordu.Bir Allah’a ve bir peygambere dayanan İslam hareketi, daha bir asır geçmeden 70fırkaya ayrıldı.
Yeryüzünde adaletiyle ünlenen, kendisineinanmayan kâfirlere bile parmak ısırtan adaleti kuran Hz Ömer (RA) bildiğinizgibi namazda iken şehid edilmiştir. Demek ondan memnun olmayanlar da vardı.Aynı şekilde Peygamber (ASV)’ın üzerine titrediği torunu Hz Hüseyn (RA),kendilerini Müslüman kabul edenler tarafından şehid edilmiştir.
Demek, iki kutupluluk insanların doğasındavardır; çatışmanın, didişmenin sebebi de budur. Sonucu da vahşet vesaldırganlığa varır.
Hoşgörü çağrıları, karşıt fikirlilere de yerverme, hatta eşit tutma çabaları, adaletin tesis edilmesi, karşıtların kısmenteskininden başka fayda sağlamaz, bazılarının zalimce gaddarlığını önlemez.Ayrıca canavara dönüşen bu ruhun ıslahı mümkün değildir. Hiçbir yılan eğitimleyılanlıktan çıkmaz; hiçbir sırtlan eğitimle yırtıcılığından vazgeçirilip koyunadönüştürülemez.
Adalet modeli Hz. Ömer’in bile şehid edildiği birdünyada, insanoğlunun vahşet yüzünü değiştirmek mümkün değildir. Ruh olarakyılana, çıyana, akrebe yahut sırtlana dönüşmüş olan şahıslar, insanlıktançıkmıştır; onlara insan hakları uygulanamaz. Toplumdan temizlenmeleri gerekir,yoksa vahşetleri, önlenemez. Çürümüş elmaya hoş görü ve merhamet gösterilipelma sandığından çıkarıp atılmazsa, kısa sürede diğer elmaların da çürümesinesebep olacaktır.
Cennet gibi yaratılan dünyayı cehenneme çevirenzalimler için ebedi cehennem hazırlanmıştır. Bu da bu fani dünyada müminleriçin bir tesellidir. Zalimlerin, yürek dağlayan vahşice katliamları elbettecezasız kalmayacaktır.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum