Reklam Alanı

HAKKI VE SABRI TAVSİYE ETMEK

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
“Samed” adıyla kendini tanıtan ve her türlü ihtiyaçtan münezzeh olan Allah, insanları birbirlerine muhtaç olarak yaratmıştır. Her insanın ihtiyacı sınırsızdır ama buna karşılık gücü kısıtlı ve yetersizdir. Hayat için zorunlu ihtiyaçlarını bile kendi başına sağlamaktan acizdir. İnsan fiziksel ve maddi yönden birbirinin yardımına muhtaç oldukları kadar manevi yönden de birbirlerine muhtaçtırlar. Gıda, giyim, sağlık, barınma gibi alanlarda ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir sevk-i ilahi ile istidat ve yeteneklere göre işbölümü oluşmuş ve meslekler ortaya çıkmıştır. Sözünü ettiğimiz bu maddi alanlar kadar insanın manevi alanlarda da ihtiyaçları vardır. Din, eğitim, psikoloji, sabır, dayanışma, sevgi gibi alanlarda yardım ve desteğe muhtaçtırlar. Hiç bir insan yalnız başına inanç konularında yeterli bilgi ve kanaati elde edemez; eğitimini sürdüremez, kendini eğitemez; ruh ve aklını sarsan sıkıntı ve musibetlerle dolu bu dünya hayatında sabır ve teselli gücü kazanamaz ve tek başıyla sevgi arkadaşlık ihtiyacını karşılayamaz. Bu alanlarda da iş bölümü vardır, herkes birbirinden bir yönüyle istifade eder, mümkün olduğu kadar ihtiyaçlarını giderir. Ancak manevi alanlardaki ihtiyaçları karşılamak maddi ihtiyaçları karşılamak kadar kolay değildir. Manevi alanlarda insanın, muhtaçlığını hissedip inanması gerekir ki ihtiyaçlarına çare arayabilsin. Derdini görmeyen derman aramaz. Bütün dikkat ve çabasını maddi ihtiyaçlara hasreden insan, manevi ihtiyaçları düşünmeyebilir. Günümüzde dünya işlerine aşırı bir şekilde dalanlarının, akrabalığı, arkadaşlığı, sevgiyi unutmaları ve bunları ihtiyaç olarak görmemeleri bunun en açık kanıtıdır. İnsanların manevi alanda birbirlerine muhtaç oldukları en önemli iki konu, hak ve sabırdır. Fıtrat haktan yana olmakla beraber, şeytanın ve duyguların yanıltıcı baskısı, çoğu kez hakkı ve doğruyu bulmada sıkıntı oluşturur. Batılı hak, yanlışı doğru zannederek büyük bir yanılgıya düşürür. İşte bu konuda insanlar birbirlerini uyarmaya, öğüt vermeye ve tavsiyeleşmeye muhtaçtırlar. Bir de sabır konusunda birbirlerine ihtiyaçları olur. Hayat çeşitli musibetlerle doludur; Dinin emir ve yasakları, şeytanın kışkırtmasıyla insanın duyguları üzerinde tahammülsüzlük oluşturabilir. İşte bu noktalarda sabır göstermek gerekir. Sabrın güçlenmesi ve gereken sabrın gösterilebilmesi için, insanların birbirlerine teselli vermeye, sabır tavsiyesinde bulunmaya ihtiyaçları vardır. Bundan dolayıdır ki, Asr suresinde, hüsrandan kurtulan insanların, iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler olduğu bildirilmiştir. Manevi alanlarda yardımcı olmak isteyenlerin daha hassas ve dikkatli olmaları gerekir. İnsan fıtraten kendi gibi birinin emir ve tahakkümünü kabullenmez. Herkes kendi aklını beğendiğinden ve kendi yaptığını doğru kabul ettiğinden başkasından gelen emirlere kulak tıkar, hatta olumsuz tepki verir. Bu nedenle Kur’an, bu titizliğe dikkat çekmek üzere ve kırılmalara meydan vermesin diye emir tabiri yerine yardımlaşma ifade eden “tavsiyeleşme” tabirini kullanmıştır. Bir diğer ayette de insanları hakka davette izlenecek yol şöyle belirtilmiştir: “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzeliyle mücadele et” (Nahl, 125) Hakkı ve sabrı tavsiye etmek de “Rabbin yoluna çağrı” kapsamı içindedir. Bu itibarla söz konusu bu çağrının “hikmetli” ve “güzel öğüt” gibi iki önemli vasfı taşıması lazımdır. Hikmet, aklı tatmin eden, mantıklı ve ilmi açıklama olması; güzel öğüt ise, incitmeyen, nezaketli, tatlı ve yumuşak sözlerle olması demektir. Mücadelenin de kırıcı olmayan, mümkün olan en güzel biçimde yapılması gerekir. Yüce Allah, Musa ve Harun (AS)’ı Firavun’a gönderirken, “Onunla kavl-i leyinle (yumuşak ve tatlı dille, nezaketle) konuşun; umulur ki öğüt alır yahut korkar” (Tâhâ, 44) şeklinde tembihte bulunmuştur. “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” atasözüyle, sözlerin etkileyici gücü en veciz şekilde ifade edilmiştir. Kırıcı bir üslupla hakkı anlatmak, ondan uzaklaştırır. Ama nezaket içinde yumuşak ve tatlı sözle konuşmak, asıl muhatabı etkilemese de en azından çevresini etkileyecektir.
HAKKI VE SABRI TAVSİYE ETMEK
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.