“Dilde gam var şimdilik lutfeyle gelmeüstüme ey sürûr,
Olamaz bir hanede mihman mihmanüstüne.”
Rasih
Dünya denilen oyun başlı başına birhüzündür. Kime aitti bu söz?Hatırlayamadım. Bir de Ahmet Haşim var; “Melali anlamayan nesle aşinadeğiliz.”Hüznü yok sayan, hüznü hayatta görmeye tahammül edemeyen modernzamanların hüzünle olan mücadelesinin vardığı nokta ne acıdır ki koca birmelankoli…
“Hüzünsözcüğü bir umman. Kararlı “ha” ve keskin” ze”ye eklenen sakin “nun”ünaçıldığıbüyük bir sükûn… Teslimiyet rıza ve boyun eğiş hüznün karakterleri. Nerede, nezaman yok; sorgu yok, sual yok, masiva yok. Teslimiyet halinde sen varsın vesenin bu halini halk eden Allah var.Hüzün... Cennetten gelen beşerin gelişzamanından, oraya dönüş zamanına kadar yaşadığı bir ruhsal oluşum. Ki bizhüzünlü ümmetiz; cennetten çıkarıldığımız için eksik, ona duyduğumuz özlemletamız...” (Ömer Lekesiz; MimlerinAbecesi)
İnsan biraz da hüznü kadardır, üzüldüğü kadar, kederlendiği kadardır.Dertleri kadardır ve dertlendikleri kadar. Yaralarımız kadarızdır, yüreğimizinsızladığı kadar, hüznümüz kadar... “Hepkahır” elbette böyle demiyoruz, hüznümüzü sevelim, hüznümüzle olalım,hüznümüzle var olalım. Asıl mesele hüzünden bir şeyler devşirebilmek te,hüznümüzün bizi götürdüğü yerde sanırım.
Formun Üstü
“Elde var hüzün denir. Bazen elde kalan hüzün olur.”Kemal Sayar’ı dinleyecek olursak; Doktorumuz bize sanıldığının aksine hüznünkovulacak değil, elde tutulacak, elde kalacak bir sermaye olduğunu hatırlatır.“Hüznü bir misafir olarak görmek gerek misafir size yeni bir dünya getirir vesize bir şeyler katarak ayrılır… Keder, ıstırap hayattan kovulması gereken birşey değildir. Sadece katlanmamız gereken bir şeydir. Çünkü onun gelişiyle debiz bir şey öğreniriz; hayatın kırılganlığını, geçiciliğini öğreniriz. Herzaman mutluluğun kaim olmadığını öğreniriz... İnsanlar, hayatlarında ıstırabı,sıkıntıyı hemen kovmak istiyorlar ve dirençsiz insanlar ortaya çıkıyor. Istırapdef edilmesi gereken bir şey değil. Eskiler ya tahammül ya sefer derlerdi,artık ne tahammül ne sefer sadece prozac… Hüzün ve melali tedavi etseydik bugünherhalde birçok edebi şaheseri okuyamazdık. “
“Yalnız hüznü vardı, kalbi olanın.” Evet,anlaşılacağı üzere hüznü önemsiyoruz. Zira hüzün, gam, keder,efkâr; hayatta “hayat”bulabilmemiz için yaşamamız gereken bir durum. Ama asla melankoli değil. Meseleyaşadığımız durumun hüzün mü, melankoli mi olduğu hususunu tespit edebilmekte.Hüzün ve melankoli... Çokça birbirine benzeyen ve çokça karıştırılan iki kavramınasıl birbirinden ayıracağız?
Hüzünbir düşünme biçimi; melankoli düşme.
Hüzünderinliktir; melankoli irtifa kaybı.
Hüzünkendine kaçış; melankoli kendinden kaçış.
Hüzünemniyettir; melankoli huzursuzluk.
HüzünAllah’a yaklaştırır, melankoli Allahtan uzaklaştırır.
Hüzünbeyazdır; melankoli siyah.
Hüzünteslimiyettir; melankoli isyan.
Hüzünbidendendir, bizimledir; melankoli bizden ayrıdır ve de bizden uzaktadır.
Hüzündoğuludur; melankoli batılı.
Melankolibağımlılıktır; hüzün özgürlüktür.
Melenkoliabsürdün hiçliğidir; hüzün “hiç”liğinde var olmaktır.
Hüzüncennete dairdir; melankoli cinnete.
Hüzünsükûnettir; melankoli yıkım.
Hüzünsağlıktır; melankoli marazi hastalık.
Hüzünkalbi fark ediştir; melankoli kalbi yitiriş.
Hüzünruhla yükseliştir; melankoli ruhun düşüşü…
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum