Herbir insanı diğerlerinden ayıran,özel bir görünüşü, bir çehresi vardır. Buna“sima” denir. İnsanın bedensel siması daha çok yüzüne akseden, kişiyidiğerlerinden ayıran ilahi bir mühürdür. Her bir insanın kim olduğunusimasından tanırız. Yüce Yaratıcı her bir insana farklı bir sima vererek,“ehadiyet”ini göstermektedir. Yani fabrikasyon olarak değil, her bireyi özelilgi ve kudretiyle tek tek yaratmıştır. İşte her simanın farklılığı bunugösterir.
Varlıklardikkatle incelendiğinde, bütün türlerdeki her bireyin de farklı simaya sahipolduğu görülecektir. Örneğin koyunlar, keçiler simaca her biri diğerlerindenfarklı yaratılmıştır. Sürü içinde herkes kendi koyunlarını, keçilerini bufarklı simalardan tanır. Hatta sineklerin, sivrisineklerin, gözle görülmeyencanlıların bile her birinin farklı bir simaya sahip olduğu tesbit edilmiştir.Bütün bunlar yaratıcının her bir mahlûku tek tek ilgilenerek özel maharet vekudretiyle yarattığını gösterir.
Aynenbeden siması gibi ruhun da bir siması vardır. Ona da “mizac” denir.İnsantabiatında gerçek yeteneği, yatkınlığı belirleyen psikolojik özelliklerin veyahuyların tümünü içinde barındıran mizac manevi simâdır, Bedendeki yüz gibi,ruhun da yüzü vardır; işte mizac ruh yüzünün simasıdır. Yüzdeki simanınbelirginleşmesinde mizacın, akıl ve inancın da etkisi vardır. Onun için Kur’ansahabenin vasıflarını anlattığı ayette “yüzlerindeki simaları secdeizindendir” şeklinde secdenin sima üzerinde etkisine dikkat çekmektedir.
Dikkatleincelendiğinde her bir mizacın da yüzdeki sima gibi farklı olduğu görülecektir.Her bir insanın huyları, karakter ve kişiliği diğerlerinden farklıdır. Halkarasında “beş parmağın beşi bir değil” özdeyişiyle bu gerçeğe işaretedilmektedir.
Herinsanın mizacı farklı özelliklerle donatılmıştır. Bu da yine yaratanın “ehadiyet”ini gösterir. Yüce Yaratıcı,bedenleri yaratmasında olduğu gibi, ruhları da fabrikasyon gibi aynı kalıptandeğil, her bir ruhu da özel ilgi ve Kudretiyle yaratmıştır, Mizaçlarınfarklılığı bunun apaçık delilidir. İnsanlar kadar farklı mizaçlar vardır.Asabilik, yumuşaklık, soğukkanlılık, sıcakkanlılık, kararsızlık, temkinliolmak, nazik tabiatlı olmak, sert tabiatlı olmak, çabuk öfkelenmek gibi daha daçoğaltabileceğimiz huylar, mizaçtan yansıyan özelliklerdir. Bu huyların dışaakseden ve aksetmeyenleri vardır. Bu yönüyle de mizaçta farklılık ortaya çıkar.
Sinirli insanın iç âlemi yumuşaktır,dışarıdan yumuşak görünen de iç âleminde sinirlidir. Bunun nedeni şudur: Dışa karşı sinirli olan kimse,içindekini ortaya koyduğu için içinde kendisini rahatsız edecek bir özellikbırakmaz, o yüzden iç âlemi sakindir. Ama dış âlemde yumuşak tavırlarıylatanınan kimse, içinde çok şey bırakır, dışa yansıtmaz. İçinde kalanlar kişininiçini kemirir, o yüzden de iç dünyasında asabi olur.
Kur’anifadesiyle nasıl ki secde izi, yüzlerdeki simaya aksedebiliyor; aynı şekilde,iman da mizac üzerinde etkili olabilir, kontrol altında tutabilir.Büyüklerimiz, “huy canın altındadır, can çıkar huy çıkmaz” sözüyle huyların yokedilemeyeceğine işaret etmişlerdir. Evet, mizaçta bulunan huylar yok edilemezama yönleri değiştirilebilir. İman nuru, en kötü huyu dahi kontrolü altınaalabilir. Zararlı görünen huylardan biri sinir ve öfkedir. Peygamber (ASV)öfkesine hâkim olanı şöyle övmüştür: "Çok kuvvetli pehlivan, birçokgüreşçileri yere serip galip olan değildir. Asıl kuvvetli pehlivan, öfkelendiğisırada nefsine malik (ve iradesine hâkim) olan kimsedir." (Buhari, Edeb,76, Hadis no: 6114.)
Sinirli haliyle ve kâfirlere karşıöfkeli oluşuyla ünlü Hz. Ömer’in Kur’an ayeti karşısında öfkesinin nasılsöndüğünü şu olay göstermektedir:
Hz. Ömer bir gün şura meclisindesahabenin âlimleriyle istişare halinde iken, izin isteyip huzuruna gelen birbedevinin: “Ey Hattâb oğlu! Vallahi sen bize ne bol dünyalık verirsin, ne dearamızda adaletle hükmedersin!” dedi ve hakaret etti. Buna çok öfkelenenHz. Ömer (RA) Uyeyne adındaki bu bedeviyi dövmeye kalktı. Orda bulunan ve Hz.Ömer’in akrabası olan Hurrbin Kays, müdahale edip: “Ey Mü'minlerin Emiri! Şüphesiz Yüce Allah, Peygamberine: "Sen affıtut. İyiliği emret. Cahillerden yüz çevir" (A'râf: 199) buyurdu. Şüphesizbu Uyeyne de o cahillerdendir” dedi.Oradakişura üyelerinden Abdullah bin Abbas(RA) şöyle demiştir: “Vallahi Hurr bin Kays bu âyeti okuyunca, o haşmetliÖmer olduğu yerde çakılmış gibi irkildi. Vallahi bir adım ileri gitmedi. EsasenÖmer(RA), Allah Kitabı’nın mukaddes huzurunda çok saygılı bir kimseydi, o’nunhükmünü asla geçmezdi.” (Buhari, İ'tisâm, 2, Hadis no: 7286.)
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum