Reklam Alanı

BİRLİK VE BERABERLİĞİN ÖNEMİ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Muhterem Kardeşlerim… Dinimizde birlik ve beraberlik içinde olmak çok önemlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: “Toplulukta, birlik ve beraberlikte rahmet var, ayrılıkta ise azab-ı ilahi vardır.” [Beyheki] Birlik ve beraberlik içindeki toplum çoğaldıkça, rahmet de artar. Bir hadis-i şerif meali: “İki kişi bir kişiden, üç kişi iki kişiden hayırlıdır. O halde birlik olun!” [İ. Asakir] Hangi iş olursa olsun, toplulukla birlik ve beraberlik içinde hareket etmekte çok faydalar vardır. Mesela toplu olarak yemek yemekte bile rahmet vardır. Bir hadis-i şerif meali: “Yemeği toplu olarak yiyin; bereket topluluktadır.” [İbni Mace] “Kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir” buyurulmuştur. Yani kendimiz çok kötü biri olsak bile, iyilerin topluluğuna katılmalıyız. Bize gelecek beladan, onların içinde olunca kurtuluruz. Onlarla bir yere gidince, onlarla birlikte bizi de oraya kabul ederler. Hatta ahirette Cennete iyiler giderken, biz de aralarındaysak, bizi ayırmazlar. Eshab-ı kehfin köpeği, salihlerin, iyilerin peşinden gittiği, onları sevip bırakmadığı için, Allahü Teâlâ onu, bir hayvan olduğu halde, salihlerle birlikte Cennete koyacağını bildirdi. Demek ki, iyilerle beraber olan hayvan da olsa kurtulur. İki hadis-i şerif meali: “Allah bir cemaate rahmet ederse, içlerindeki kötü birini affetmemekten hayâ eder.” [Ebu-ş-şeyh] “Kişi sevdikleriyle haşrolur. Kâfirleri seven onlarla beraberdir, yaptığı iyi amellerin hiç faydası olmaz.” [Taberani] Resulullah, bu ümmetin çeşitli gruplara ayrılacağını, ancak kendisinin ve mübarek Eshabının yolunda olanların kurtulacağını bildirdi. Bu fırkaya Ehl-i sünnet vel-cemaat fırkası dendi. Bu fırkada olmayanların Cehenneme gideceği yine hadis-i şerifle bildirildi. Bir hadis-i şerif meali: “Ümmetimin âlimleri asla sapıklıkta birleşmez. O halde, sivad-ı a’zam üzere [salih âlimlerin yolunda] olun; çünkü Allah’ın rahmeti cemaatle beraberdir. Bunlardan ayrılan Cehenneme gider.” [Hâkim, İbni Cerir, Hakîm-i Tirmizi] Birlik ve beraberlik içinde olmanın önemini bildiren üç hadis-i şerif meali de şöyledir: “Şeytan insanın kurdudur. Sürüden ayrılan koyunu kurt kaptığı gibi, şeytan da cemaatten ayrılanı kapar. Sakın cemaatten ayrılmayın!” [Tirmizi] “Cemaatten bir karış ayrılan, İslam halkasını boynundan çıkarmış olur.” [Ebu Davud] Bildirilen cemaat, Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Herkes Ehl-i sünnetim diyebilir. Ehl-i sünnet olmanın ölçüsü vardır. Allahü Teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine söz verdi. Bunun için, “Ya Rabbi, sana inanıyorum, seni ve Peygamberlerini seviyorum. İslam bilgilerini doğru olarak öğrenmek istiyorum. Bunu bana nasip et ve beni, yanlış yollara gitmekten koru” diye dua etmeli, istihare yapmalı! Cenab-ı Hak ona doğru yolu gösterir. Allahü Teâlâ’nın sözüne güvenmeli, Ona sığınmalı. Ben nasıl olsa doğru yoldayım diye dua etmekten kaçınmamalı. Bizler de razı olunanlardan olmak isteriz Kardeşlerim… Bilindiği gibi 27 yıl boyunca gazeteciliği kutsal sayılan öğretmenlik mesleğiyle birlikte yürütmeye gayret ettik. 50 yılı aşkın süreden beri inancıma ve mantığıma göre doğru olduğuna inandığımız, bir yerlere olumlu mesajlar verebilecek, birilerinin başarılı ve olumlu çalışmalarını teşvik edecek veya başkalarına da örnek olmasını sağlayacak düşüncesiyle birçok gazete ve dergilerde, zaman zaman da tv ve radyoların canlı yayınlarına nadir de olsa katılarak haber niteliği taşıyan konuları kamuoyuna yansıtarak milletimize ve memleketimize faydalı olmaya çalışmayı amaç edindik. Mümkün olduğunca BEN demekten kaçınarak hep BİZ demeye gayret gösterdik. 27 yılsonunda da öğretmenlik mesleğinden gençlere yer açılsın düşüncesiyle (İnşallah erken ve yanlış karar vermemişizdir. Zira aşağıda okuyacağınız menkıbeyi okuyunca içimize kuşku düşmedi dersek yanlış olur. Biz yine de nefsimizin oyunudur diye düşünerek bundan sonra dünya ve ahiret için neler yapabilirizin hesaplarıyla uğraşacağız inşaallah) 18 Temmuz 2005 tarihinde resmen emekliye ayrıldık. İşte o günden beri yine “Önce Can” demeyi öğrenemeden hep başkalarına nasıl faydalı olabiliriz düşüncesiyle hareket ediyoruz. Neler yaptığımızı hemen herkes biliyordur sanırız. Zira öğretmenlik yaptığımız yıllarda kendi imkânlarımızla ve zaman zaman da bazı arkadaşlarımızın da katkılarıyla hep fakir fukaranın yüzünü güldürme gayretini sürdürüyor ve daima, “Yarabbi bizlere fakirlerin yüzünü güldürmeyi nasib eyle” diyerek dua ederdik. Çocuklar büyüyüp, ihtiyaçları arttıkça ve emekli de olunca aynı hayır hasenatı yapmakta zorlanınca da, “Yarabbi bari fakir fukaranın yüzünü güldürmeyi bizlere vesile kıl” diye dua etmeye devam ettik. Nihayet Allahu Teâlâ ehlisünnet, hayır hasenatı seven, hocaların hocası değerli bir öğretmen meslektaşımız merhum Mehmet Salih Önen’in genç oğlu Milletvekili, sonrasında Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve halen Çin Halk Cumhuriyeti Pekin Büyükelçisi olarak görevini başarıyla sürdüren Abdulkadir Emin Önen’i karşımıza çıkardı. İşte o günlerden beri de bu genç kardeşimizin vesilesiyle nice fakir fukaranın yüzünü güldürmeye devam ediyoruz. Hakkımıza hayırlısı olur inşallah. Efendim… Menkıbe şöyle; Devlet memurlarından bir kimse, zaman zaman Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî hazretlerini ziyaret eder, vazifesinden ayrılarak devamlı onun hizmetiyle şereflenmek istediğini bildirirdi. Mevlânâ da, bir gün ona aşağıdaki menkıbeyi anlatarak, vazifesini bırakmamasını ister; - Abbasi Halîfesi Hârun Reşîd zamanında bir zabıta amiri vardı. Hızır aleyhisselâm ile her gün görüşüp sohbet ederlerdi. Zabıta amiri vazifesinden istifa etti. Zahid olup insanlardan ayrı yaşamaya, kimseyle görüşmeyip tek başına ibâdet yapmaya başladı. Fakat istifa ettikten sonra Hızır aleyhisselâm kendisine hiç uğramaz oldu. Bu duruma zabıta amiri çok üzüldü. Her gün sabahlara kadar Cenâb-ı Hakka yalvarıp, gözyaşı döktü, tevbe istiğfar etti. Bir gece rüyâsında Hızır aleyhisselâmı görüp yalvardı; “Ey vefalı dost! Ben seninle devamlı olarak sohbet etmek maksadıyla dünya makamlarından istifa ettim. Uzlete çekilip, yalnız başıma ibâdet etmeye başladım. Böylece sana kavuşurum sandım. Hâlbuki tam tersine seninle artık hiç görüşemedim. Beni, mübarek cemalinize hasret bıraktınız. Acaba bunun hikmeti nedir?..” Hızır aleyhisselâm buyurdu ki: “Ey aziz dostum! Benim sana görünüp sohbet etmemin sebebi, yaptığın ibadetler, hayır hasenat ile değildi. Senin o mühim vazifeni yapıp Müslümanların işlerini hak ve adalet ile idare ettiğin için gelip seninle sohbet ediyordum. Hâlbuki sen Müslümanları adaleti olmayan biriyle baş başa bıraktın. Sadece kendi menfaatin için bir köşeye çekildin. Şu anda Müslümanlar sıkıntı ve üzüntü içindeler. Bunlara hep sen sebep oldun. Uzlete çekilip abdest almayı, namaz kılmayı, oruç tutmayı, zikretmeyi herkes yapabilir. Fakat makamı ile Müslümanlara hizmet etmeyi herkes yapamaz. Bunun için artık senin yanına gelmiyorum.” - Uyanınca, istifa etmekle ne büyük bir hata yaptığını anladı. Sabah olunca derhal hükümdarın huzuruna çıkıp, eski vazifesini yeniden istedi. Hükümdar anlayışla karşılayıp, onu tekrar eski vazifesine tayin etti. Kul hakkından, haramlardan, nazardan, yanlış davranışlardan ve yanılmaktan, insanoğlunun şerrinden, nefsi emaremiz şerrinden ve bilumum haşerelerin zararından Allahu Teâlâ’ya sığınırız. Allahu Teâlâ cümlemizi İslam bilgilerini doğru olarak öğrenen, yanlış davranışlardan sakınan kullarından eylesin. (Amin)
BİRLİK VE BERABERLİĞİN ÖNEMİ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.