Reklam Alanı

VİRÜS VE ŞEYTAN

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Kur’an-ı Kerim’de, “Adem’e secde emrine itaatsizlik eden, recmedilen, lanetlenen, insan düşmanı, vesvese veren, sinsi, hileci, inatçı, aldatan, yoldan çıkaran..” şeklindeki özelliklerle tanıtılan şeytan, insanın zararına olan her kötülüğün kaynağıdır. Bütün kötülüklerin sembolü olmuştur. Kur’an’ın birçok surelerinde, Allah’ın secde emrine itaatsizlik ederek rahmetten kovulan ve İblis adıyla öyküsü anlatılan şeytanın cinlerden olduğu da bildirilmiştir. Genel kabul gören görüşe göre, insanlığın atası Âdem gibi, İblis de cinlerin ve şeytanların atasıdır. “… İblis cinlerdendi. Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun zürriyetini (soyunu) mu dost ediniyorsunuz?..” (Kehf, 50.) ayetinde de İblis’in zürriyetinden söz edilmesi bu görüşü desteklemektedir. Şeytan, bütün din ve kültürlerde de kötülükle özdeşleşen bir yaratık olarak tanınmaktadır. Halk arasında yaygın bir söylenti olan “şeytan da önce bir melekti” yahut “şeytan meleklerin hocasıydı, başkanıydı” şeklindeki söylentiler, Kur’an’a aykırı, Hıristiyan kaynaklı hurafelerdir. Kur’an’da şeytanın ateşten yaratıldığı, cinlerden olduğu ve Allah’ın emrine asi olduğu açıkça bildirildiği halde, nasıl melek olabilir? Bazı ayetlerde, hem cinlerden hem insanlardan şeytanlar bulunduğu bildirilmiş, kötülükte şeytana benzetilen insanlar için de “şeytan” tabiri kullanılmıştır. Örneğin, münafıkları anlatan “Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: ‘İnandık’ derler. Fakat şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: ‘Biz, sizinle beraberiz, biz sadece onlarla alay ediyoruz.’ derler.” (Bakara, 14.) ayetinde geçen “şeytanlar” tabiri, kötülükte şeytan gibi olan ve onları yönlendiren yandaşlarını ifade etmektedir. Kur’an-ı Kerim, “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.” (İsra, 26-27) Ayetinde, haktan fazlasını verenlerin “şeytanların kardeşleri” olduğunu bildirmekle, şeytan gibi çıkar düşkünü kimseler tarafından etrafının sarılacağına işaret etmektedir. Çünkü ideali yalnızca çıkarı olan kimseler, hayır niyetiyle iyilik dağıtan kimsenin etrafında çöreklenir ve onu sömürmeye başlarlar. Yani bu tür sömürücüler şeytanlara benzetilmiştir. “O, (zakkum) cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır. Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.” (Saffat, 64-65.) ayetinde cehennemdeki zakkum ağacının tomurcukları, şeytanların başlarına benzetilmiştir. Benzetmenin en temel kuralı gereği, bilinmeyenin bilinene benzetilmesidir. Oysa bu ayette bilinmeyen cehennemdeki zakkum ağacı, yine kimsenin görmediği ve bilinmeyen “şeytanların başlarına” benzetilmiştir. Belağatın gereği olarak benzetilen de bilinmiyorsa, mutlaka benzetilenin de mecaz veya bir benzetme olduğuna hükmedilir. Buna göre, benzetilen “şeytanların başları” ifadesi de bir benzetmedir. Tefsirlerde anlatıldığına göre, ayette “şeytanların başları” ifadesi ile kastedilen, “şeytan” adı verilen, tomurcukları yılan kafasına benzeyen öldürücü ölçüde zehirli bir bitkidir (Hellebore) yahut Yemen’de daha çok olmak üzere, Ortadoğunun kırsalında, muhtelif yerlerinde görülen çok zehirli boynuzlu yılandır ki ona da “şeytan” denilmektedir. Demek ki ayetlerde geçen her şeytan kelimesi, İblis değildir. Hadislerde de buna benzer bir durum görülmektedir. Peygamber (ASV) zarar verici bazı insan ve yaratıklar için “şeytan” tabirini kullanmıştır. Ebu Hureyre (RA), toplanan Ramazan fitrelerine Resulullah (ASV)’ın emriyle bekçilik yaparken yakaladığı hırsızla ilgili olarak Resulullah (ASV)’ın “o, şeytandır.” buyurduğunu rivayet etmiştir. Rasulullâh (ASV) o hırsızın şeytan olduğunu belirtirken, aslında şeytana benzetmiş oluyor ve bu tür kötülüklerin şeytan veya şeytanın emrine girmiş kişilerce yapılabileceğine işaret etmektedir. (Buhârî, Vekâle 1; Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an, 3.) Aynı şekilde, “Sövüşenlerin her ikisi de şeytandır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 266.) “Bir yolcu bir şeytan, iki yolcu iki şeytan sayılır. Üç yolcu ise, bir kafiledir.” (Ebû Dâvûd, Cihâd 79; Tirmizî, Cihâd, 4.) Hadislerinde de sövüşenler ve tek başına yolculuğa çıkan insanlar, zarar ve kötü durumlarına dikkat çekmek için “şeytan” olarak nitelendirilmişlerdir. Bazı hadislerde hastalık yapan mikrop ve virüslerden “şeytan” diye söz edilmiştir. Bazı örneklerle konuyu açıklığa kavuşturalım. Peygamber (ASV)’ın, “Âdemoğlunun her tarafını toprak yer! Yalnız kuyruk sokumu kemiği müstesna! İnsan ondan yaratılmıştır. Onda derlenip toplanacaktır.” (Müslim, Fiten ve Eşrâtu's-Sâa, 142, Hadis no: 7415.) hadisinde, çürüme tabiri yerine toprağın bedeni yemesinden söz ederek, topraktaki görünmeyen canlılara işaret etmiştir. Çünkü “yemek” fiili, ancak canlı bir varlığın özelliğidir. Yine Peygamberimiz (ASV) şöyle buyurmuştur. “Şeytan, hassas, çok yalayıcı ve yok edicidir. Kendinizi ondan koruyun. He kim elinde yemek bulaşığı ve kokusu varken yatıp uyursa ve geceleyin kendisine bir şey olursa, kendisinden başka kimseyi suçlamasın!” (Tirmizî, Et’ime, 48, Hadis no: 1859.) Hadisteki “şeytan” tabirinin hastalık yapan mikropları ifade ettiği açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü “çok yalayıcı ve yok edici” şeklinde tercüme ettiğimiz “Lahhas” kavramı, yiyip bitiren güveler için de kullanılan bir tabirdir. Yine, Ebû Hureyre (ra)’nin rivayet ettiği bir hadiste Allah Resulü (sav) şöyle buyurmaktadır: “Sizden biriniz uykusundan uyandığında üç defa sümkürsün. Çünkü şeytan, onun genzinde geceler.” (Buharî, Bedü’l-Halk 11; Müslim, Tahâret 23.) Hadiste geçen “geniz” olarak çevirdiğimiz ”hayşûm” (xeyşûm) kelimesi, burun delikleri, solungaç veya tamamıyla burun anlamına da gelmektedir. İmam Nevevî bu hadiste geçen “şeytan” kelimesiyle mikrop kastedildiğini belirtmiştir. Çünkü böcek, sinek, toz-toprak, nem gibi araçlarla burundan vücuda çeşitli mikroplar girerek kişiyi hasta edebilmektedir (Nevevî, Şerhu Sahîhi Müslim, III, 127–128.) Şeytan kavramının mikrop, kir, pislik anlamına yorumlanabileceği diğer bir hadiste de Peygamber (ASV) “Sakallarınızı hilalleyin, tırnaklarınızı da kesin. Çünkü şeytan, et ile tırnak arasına girer” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 60.) buyurmuştur. Çünkü uzamış tırnaklar çirkin göründüğü gibi, sağlığı tehdit eden pislikler de barındırmaktadır. İnsan vücuduna girmesi haber verilen hadislerdeki “şeytan” kavramının kapsamı içine, aylardır dünyayı istila eden ve ölüm kusan korona virüsünü de dâhil etmek yanlış olmaz. Şeytan manevi bir virüs, virüs de maddi bir şeytandır, denilebilir. Ayrıca bu hadisler, şeytan ile virüs arasında bazı benzerlikler bulunduğunu akla getiriyor. Şeytan da virüs de insan gözüyle görülmeyen yaratıklardır ama ikisi de yol açtıkları etkileriyle bilinirler. Maddi dünyanın şeytanları olan virüs ve mikroplar, insan vücuduna yerleşerek hastalanmasına, hatta ölümüne sebep olduğu gibi, manevî âlemin virüsü ve mikrobu olan şeytanlar da insanın manevî dünyasını ve ebedi hayatını tehdit ediyor. Her türlü şeytandan Allah’a sığınırız.
VİRÜS VE ŞEYTAN
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.