İslamiyet doğruluktur, küfür yalancılıktır. Başka birdeyişle Doğruluk İslam’ın bütün değerlerini canlandıran ve ayakta tutan birruhtur; yalancılık ise küfrün temeli, ana mayasıdır.
Peygamberlerin en temel vasfı doğruluktur; insanlarıinandırmaya zorlayan en önemli vicdanî etkendir. Çünkü fıtrat doğrudur,yalancılık fıtratın bozulmasıdır. Fıtratına, vicdanına danışan kimse, doğruyutercih edecektir. Doğruluk doğuştandır, yalan sonradan öğrenilir.
PeygamberASV “Emrolunduğun şeyi açıkça bildir” (Hicr, 94) emrini alınca Safatepesine çıkmış ve Mekkelilere hitaben “Bu dağın arkasında size saldıracakbir düşman ordusu bulunduğunu söylesem bana inanır mısınız? diye seslenmiş,onlar da hep bir ağızdan “Evet, biz senin doğruluğunu tasdik ederiz, çünküşimdiye kadar sende doğruluktan başka bir şey görmedik!” cevabınıvermişlerdi. Böylece Mekkelilerin bilincine yerleşen doğruluk imajınıonlara delil göstererek peygamberliğini açıklamıştı.
Peygamberin en büyük vasfı doğruluk olduğu gibi,getirdiği İslam düzeni de bütün yönleriyle doğruluktan ibarettir. İslam’ınbütün emirleri doğruluk, bütün yasakları da yalancılıkla alakalıdır.
Demek kidoğruluk İslam’ın ana hedefidir, güzel ahlakın temelidir. Gerçeği gerçek olarakgörmek ve göstermektir. İslamiyet, gerçekleri göstermek, yalan, sihir ve sahtekârlığıortadan kaldırmak üzere bu dünyaya gönderilmiştir.
Doğru söz Müslümansözdür; yalan kâfir bir sözdür!
En baştaki emir doğru sözlü olmaktır. Sözüyle doğruolmayan yaşayışıyla kimseyi inandıramaz. Sözünde doğruluk gerektiği gibi,özünde de doğruluk emredilmiştir. Buna dürüstlük denir. Davranış ve yaşantıda doğru olmak demektir.
İman, inançta doğruluktur; küfür inançta yanlışlıktır,yalancılıktır. İnançta yalancılık yapana aynı zamanda “münafık” denir. İslam’ındoğru olan inancından saparak batıl inançlara düşenlerin durumu, yalancı emziğiannesinin memesi sanan bebeğin durumu gibidir.
İslam’ın gösterdiği“Sırat-i Müstakim” tabir edilen dosdoğru yol, söz ve yaşantıda doğrunun da endoğrusu demektir. Doğru olan yolun en doğrusu ise orta yoldur. Bütün davranışlarda,huylarda aşırılık da azlık da (ifrat ve tefrit) doğru değil, ortası doğrudur.
Yeme, içme, uyuma, konuşma gibi beşeriişlemlerin azı ve çoğu yanlıştır, ortası olan “gereklilik” doğrudur. Yanibunlar ihtiyaç kadar ve gerektiği kadar olmalı, doğru olan budur.
Çok korkak olmakya da hepten korkusuz olmak yanlıştır; ortası olan “şecaat” doğrudur. Allah’tankorkmak ama korkulmaması gerekenlerden de korkmamak demektir.
Aklın azlığıahmaklık, çokluğu da cerbezedir ki aldatıcı bir zekâ olur. Ortası olan“hikmet”tir; hakkı hak bilir, batılı batıl bilir. Doğru olan budur.
İslamiyet, hak, hakkaniyet, sadakat, adalet iktisat gibiözünde doğruluk anlamı bulunan kavramlarla donatılmıştır.
Hak her şeyi ait olanına vermektir, aitlik vesahiplilikte doğru olmaktır; haksızlık ise birine ait alanı, başkasınavermektir ki yanlıştır. Hakta yalancılık demektir.
Hakkaniyet, hakkı teslim etmede doğruluktur. Kur’an-ıKerim, “Kendiniz, ana baba ve yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah içindoğru şahitlik eden kimselerden olun!” (Nisa,135) buyurarak hakkaniyeti istemiştir.
Sadakat, insan ilişkilerinde doğru olmaktır. Arkadaşına,yakınlarına, çevresine, hülasa ilişkisi olan herkesle doğru olmak, hainlikyapmamak demektir. Sadakatin zıddı olan kalleşlik ise insani ilişkilerdeyalancılıktır.
İktisat,ekonomide doğru olmaktır; bunun zıddı olan israf, ekonomideki yalancılıktır.
Adalet, hüküm vermede doğru olmaktır; zulüm, bu konudayanlışlık ve yalancılıktır. Kur’an’ın ana konularından biri adalettir. Allah,dünyada Adaletin sağlanması için din göndermiştir. Ahiret de gerçek adaletinsağlanması için vardır.
Allah, adaleti isteyen bir duyguyu insana vermiştir kiher insan adaletli olsun. Bu duyguya “vicdan” denir. Herkesin vicdanı adaletister, onunla mutlu olur. Ancak bazı vicdanlar kabuk bağlamıştır; kabukbağlamış vicdanları eritmek için cehennem gerekir.
Hülasa İslamiyet bütün yönleriyle doğruluktur, bütündoğruların hazinesidir; İslam’ın dışındaki her şey yalandır, yanlıştır.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum