Reklam Alanı

GEZERKEN GÖRDÜKLERİMİZ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Bir seyyah mı çok şey öğrenir, yoksa bir bilgin mi sorusuna; çoğu kimsenin, bir seyyah çok şey öğrenir dedikleri vakidir… 2006 ‘dan bu güne tam on iki yıl geçti ve bendeniz, ülkenin bir çok ilini görme fırsatını elde etti. Ha, bizim öyle seyyah gibi il il dolaşıp da, hem rahat etmek hem de birçok şeye ulaşmak için fırsatımızın olmadığını bilmenizi isterim. Bizimki, iş aramak, iaşe kazanmak ve helal rızık elde etmekiçin yapılan gezi vekonaklamalar olduğu için, insanlarla daha çok madde planında (iş konulu)tanıştıktan sonra, manevi anlamda yakınlık göstermeye çalıştığımız ve ettiğimizgayretlerle sınırlı… Yozgat Kayseri ekseninden, Konya Eskişehir’e; Adana’danAntalya’ya kadar olan illerin farklı bölgelerinde, farklı köylerinde hemçalışma hem de birçok insanıyla tanışma fırsatımız oldu. Ancak, on iki yıldanbu güne gördüğümüz yerlerin ve tanıdığımız insanların kahır ekseriyetinin;manevi anlamda, ilim, irfan ve o kadim medeniyetimizin mirası olan sosyaldokunun, birçok yerde çok büyük yaralar almışolduğunaşahit olduğumuzusöyleyebiliriz… Şöyleki: “Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan insanlarınyaşlı ve orta yaş kuşağı;hala o eskimez giyim kuşamlarından ödün vermemiş ve kadınların çoğu bol şalvargiymekteler… Ancak, ekser çoğunluğu da, babadan atadan ve çevreden görüpişittikleriyle sınırlı olan bilgilerle amel etmekteolup ve derinlemesineİslam’ı bilmediklerini; çoğukimsenin ise merak etmediğini, öyle ki İslam’imeselelerin birçoğuna karşı hala yabancı gibi davrandıklarını müşahede ettik.Hâlbuki Asr-ı saadetten başlayıp daha yüz yıl öncesine kadar; şu mümbittopraklarda, cihanın dört bir tarafında, Kahraman ecdadımızın; İslam’ın ilim veirfan şemsiyesinin gölgesinde ne kadim medeniyetler kurmuş, ne ölümsüz eserlervücuda getirmiş olduklarını, tarihin şehadetiyle sabittir… Lakin o ölümsüzruha, bu günkü insanımızın çoğu; hem yabancı, hem de umursamaz bir durumageldiklerini söylemek mümkündür… Cihadruhuyla İslamlaştırılan şu güzelim Anadolu topraklarında, bu gün ecnebi kültürühâkim hale gelmiş ve yeni nesil, batının karanlık adamlarının izinde son hız atkoşturtmakla; geçmişine, ecdadına karşı duyarsız ve yabacı hale gelmiştir… BirAntalya’yı dolaşıp gezdiğinizde, insanların birçoğunun; manevi anlamda ne kadaryozlaştıklarını, yaşam tarzlarıyla Avrupa kentlerini çok çok geridebıraktıklarını göreceksiniz… Giyim kuşamdan tutun da, inanç ve yaşambiçimlerine varıncaya kadar; yeni neslin yarışırcasına, ne kadar kendisinden vefıtratından kaçtığını,uzaklaştığını rahatlıkla göreceksiniz… Avrupa’dan bugüzelim coğrafyaya ithal edilen, batının örf ve adetleri; bir sel ve kasırgagibi, önüne çıkan her güzel şeyi sürükleyip götürdü, götürmeye devam etmekte… DahaAziz Ramazan ayının o manevi ikliminin bitmesinin üzerinden birkaç gün geçti.Bırakın normal zamanlarda da, Ramazan günlerinde bile, kapıları ardına kadaraçık olan lokantaların ve gelen giden insanları yol kenarında; avazları çıktığıkadar buyur eden garsonların olduğu, hiç kimseden hayâ etmeden, çekinmedençarşı ortasında yemek yiyip su içmekten ve sigara tüttürmekten hiçbirbeisgörmeyeninsanların çoğaldığı bir ülkede, aydınlık yarınlardan ne kadar ümitvar olunabilir acaba? Onay kaldığımız bir çevrede, birçok girişim ve çabamıza rağmen; on kişiyle doğrudürüst yakınlık kurmadığımızı ve tanışamadığımızıüzülerek söylesek, mübalağaetmiş olmayız inanın. İnsanlar o kadar dünyevileşmişler ki, bu dünyevileşmehastalığı, onları diğer insanlardan uzaklaştırmış ve adeta yalnızlaştırmıştır.Ama insanların çoğu, tedavülde olan bu ciddi tehlikenin farkında bile değiller!Şimdi şöyle düşünmek lazım, Kumarhanelerin, Spor salonlarının, barların, dansbalo, gazino ve gece kulüplerinin dolup taştığı bir memlekette; manevihastalığın boyutunun ne kadar korkunç olduğunu varın siz hesap ediverin… Özgürlükadı altında, el ele tutuşup, çarşı pazarlarda hiç kimseden hayâ etmeden sevişenve öpüşen bir gençliğin olduğu toplumların kıyameti kopmamış da neyi kalmıştıracaba? İslam dininin nikâh akdiyle meşru kıldığı mahrem beraberliğe rağmen; birkısım insanların, nikâhsız beraberlikleriyle aleni olarak, günah ve münkeratınher nev’ini sokak ve çarşılarınmerkezlerine taşımışlardır… Neymiş efendim?Özgürlükmüş! Böyle hayâsız, edepsiz, sınır kural tanımayan iffetsiz birözgürlüğün hem suratına, hem bedenine hem de yaptığına tükürmek yeridir… Gezki göresin kardeşim. Gez ki hem dert göresin, hem de ibret alasın… Özelliklekadınlar! Adeta günahın sponsorluğunu üstenmiş gibi pervasızca hareketetmekteler… Hani, yeryüzüne on hayâ perdesi inmişti de bunun dokuzu kadına,biri erkeğe verilmişti. Peki, dokuz iffet perdesine ne oldu? Şunu söylemekmümkün, insanlığın çivisi çıkmış ve insanlık gemisi su almaktadır…Ama her olumsuzşeylere rağmen, bizler ümidimiziyitirmeden;hem çıkan çivileri yerine çakmakla, hem de su alan gemiyi onarmaklayükümlüyüz, çünkü bizim görevimiz tamir ve inşa etmektir. Velev ki bir kısıminsanlar, yıkmak ve tahrip etmeye çalışsalarda… Rabbimiz sonumuzu hayreylesin!Selam ve dua ile. 21 Haziran 2018.
GEZERKEN GÖRDÜKLERİMİZ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.