Bu korona karantinası sürecinde fark edilen en müthiş olaylardan biri de doğanın temizlenmesidir. İnsanlar hapsedilince, kısa süre içinde her yer tertemiz bir vaziyete büründü, göğün bile delinmiş olan ozon tabakasının tamir olup kapandığı tesbit edildi.
İnsan kendini bu yönüyle de sorgulamalıdır. Kâinat insan için yaratılmış, gökyüzü insan için lambalarla donatılmış, koca küreler güneş ve ay insan için dolaştırılıyor, hizmetkâr edilmişler. Yeryüzü insan için döşenmiş, dağlarla, akarsularla, denizlerle cennet gibi hazırlanıp istifadelerine sunulmuştur. İnsan ise şimdilerde “hiperaktif” tabir edilen yaramaz ve alabildiğine şımarık çocuklar gibi her nereye yetişse tahrip ediyor, yakıp yıkıyor, hiçbir şey yapmasa kirletiyor. Beşerin bulaşık eli her nereye yetişmişse orada güzellik bırakmıyor. Nihayet insanlar elbirliğiyle cennet gibi bu dünyayı bir nevi cehenneme çevirmeyi başardılar. Din ve bilim uzmanları bu ölümcül virüsün de bunun sonucu olduğunda hemfikirdirler.
Geçen gün ormanda biraz dolaştım. Oraya gidip piknik yapanların kimliğini de ele veren çoğu önceki dönemden kalma çöplükler içindeydi. Ziya Paşanın,
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” dizelerinde dediği gibi, bu çöp eserleri ormanı baştanbaşa kirletenlerin akıl rütbelerini ve ne vicdansız olduklarını gösteriyor. Kış boyu gelen yağışlar bile oraları temizleyememiş. Sağa sola fırlatılmış içki şişeleri, günahlara şahitlik eden ağaçların burukluğunun da sebebini gözler önüne seriyor. Her yer çeşitli ve bir kısmı da günah atıklarıyla çöplüğe dönmüş. O kadar kirletilmiş ki düşmanların bile yapmayacağı bir insafsızlık görünüyor. Günahın ızdırabıyla sararıp kurumuş otlar, keyif yerine hüzünlü bir hava veriyor. Yine de serinlik ve güzellikler sunan o ağaçlar, yer yer çöplerin arasından başlarını çıkarıp boy göstermiş adaçayı ve kekik çiçekleri, insan olarak beni utandırdılar.
Ormanda bazı noktalarda dökülmüş, atılmış yiyecekler de gördüm. Kurumuş olduklarından üzerlerinden çok zaman geçtiği anlaşılıyor. Bu yiyeceklere karıncalar veya ormanda yaşayan diğer canlılardan hiç biri dokunmamış. Demek insana karşı o kadar doğal bir öfke var ki, küçücük orman sakinleri dahi o yiyeceklere güvenmiyor. Saman çöplerini bile yuvalarına taşıyan karıncalar güya kaliteli görünen yiyeceklere iltifat etmemişler. Hayrette kaldım.
Ormanda gelişigüzel atılmış günah çöpleri, “Temizlik imandandır.” Hadisini akla getiriyor. Evet, tertemiz ve en güzel şekilde istifadeye sunulan doğayı bu derece kirletenlerin imanla bir ilişkisi olamaz. Bir dahaki gelişlerinde görmek istemedikleri kirli bir manzara bırakanlar, imandan yoksun oldukları kadar akıl ve zekâdan da yoksun olduklarını düşündüm. Bu insafsızlar, kendi özel mülkiyetlerini kirletmedikleri gibi, temizliğinde de çok hassas davranırlar ama kamuya ait böyle mekânları ifsat edip kirletirler. Bu yaptıkları aynı zamanda zalimliktir, buradan istifade hakları bulunan diğer kulların haklarını çiğnemektir. Bu doğayı güzelliklerle yaratan ve sürekli temizleyen Yüce Yaratıcıya da büyük bir saygısızlıktır.
Elbette Mahkeme-i Kübrâ gelecek, bunların hesabı sorulacaktır.
Cennet gibi yaratılmış dünyayı başımıza cehenneme çevirenler için cehennem yaratılmıştır.
Kuran-ı Kerim, kâinatın ölçü ve dengeyle yaratıldığını buna karşı azgınlık edilmemesini ve bu dengeyi bozacak davranışlardan kaçınılmasını istemiştir. Söz konusu ayetlerin meali şöyledir:
“Gökyüzünü yükseltip ölçü ve dengeyi koydu. Tâ ki ölçüde azgınlık etmeyesiniz. Ölçüyü ve tartıyı adaletle yerine getiresiniz ve ölçüde, tartıda hüsrana düşürmeyesiniz.” (Rahmân, 7-9.) Ayetlerde üç defa “mîzan” bir kez de aynı kökten “vezn” tabirinin bulunması, ölçü ve dengenin önemine dikkat çekerek, kâinatın muazzam bir ölçü ve denge ile yaratıldığını ifade ediyor. Hiçbir şeyde israf da yoktur, ölçüsüzlük de yoktur. Kâinatta doğal olarak hiçbir kirliliğin de bulunmadığına işaret eder. Bediüzzamanın, “Ve ism-i Kuddûs’ün cilve-i a’zamından gelen tanzif ve nezafet, bütün kâinatın mevcudatını temizliyor, güzelleştiriyor. Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor.” Şeklindeki sözleri bu konuya açıklık getirmiştir.
Bulaşık eller, yer ve göğün ölçü ve dengesine bulaşarak tahrip edip bozmaktan ve yeryüzünü kirletmekten çekilmeli, edebinde durmalı; iman, tövbe ve salih amelle yıkanmalıdır. Yoksa “Kuddus” ismiyle kâinatı baştanbaşa temizleyen Kudret, bu “bulaşık elleri” de musibetlerle temizleyecektir.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum