Reklam Alanı

BÜYÜK RESİM KÖTÜ AMA DAYANMALIYIZ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Salgın, salgının daha da ağırlaştırdığı ekonomik koşullar ve daha birçok nedenden ötürü insan/toplum sağlığı giderek daha fazla etkilenmekte, zayıf halkaların direnci kırılma noktasına gelmektedir. Hemen her gün şiddet, kavga, iflas ve icra haberleri, korona’ dan ölen haberlerine eşlik ediyor. Tüm bunların elbette olumsuz yansımaları oluyor. Etkilendiğimiz ve her gün yaşanan olaylar son haftada, özellikle Urfa için söylüyorum ama her yerde farklı yönlere evirildi ve artma eğilimine girdi. Sıkıntıların artık intihar eylemlerine evirilmesinin kaygı verici olduğu ve bir şeyler yapılması gereği konuşuluyorken yol verme tartışmasının kavgaya dönüşmesiyle 12 kişinin vurularak yaralanması, yaralananlardan 3 kişinin ise hayatını kaybetmesi üzüntümüzü daha da arttırdı. Tahammül göstermeye ve öfkeye yenik düşmemeye, toplum psikolojisini sağlıklı ve kontrol edilebilir düzeyde tutmaya dönük tekinlere ihtiyaç olduğu ve gelinen noktanın gerçekten de kaygı verici olduğu çok net bir şekilde ortadadır. Kısıtlamanın olduğu bir günde Urfa’ da soğan-patates dağıtım görüntüleri, 4 günde yaşanan 9 intihar vakası gibi üzücü olayların hangi büyük resimlerin parçası olduğunu görmenin zamanı gelmedi mi? Kim bilir daha nice acılar ve zor durumlar yaşanmakta. Bu yaşananlara kayıtsız kalmak, etkilenmemek ve çözüm üretmeye yönelmemek, hiçbir şey olmamışçasına hayata devam etmek ne derece insani? Belki akademik/bilimsel anlamda filan araştırmalar yapılsa çok şey söylenebilir ama tüm bunlara çok da gerek olduğunu düşünmüyorum. Salgın ve onunla daha da bozulan tablonun direkt ya da endirekt sonuçlarıdır bu yaşananların çoğu ya da hepsi. *** “"Konuyla ilgili Independent Türkçe'ye konuşan Şanlıurfa Harran Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Kaya, kent örneğine bakıldığında hem farklı yaş gruplarından hem de farklı cinsiyetlerden intihar eden insanların olduğunu söyledi. İntihar vakalarının bir kısmının iflas gibi büyük gelir kaybı kaynaklı meydana geldiğini belirten Kaya, "Toplumların büyük kesimlerinde pandemi sebebiyle küresel depresyon diyebileceğimiz bir ruhi bunalım durumu var. İnsanların evde kısıtlı kalmaları aile içindeki şiddet ve baskıyı artırıyor, ilişkileri olumsuz etkiliyor. Bu nedenle insanlar, kontrollerini kaybedip buhrana düşebiliyorlar" değerlendirmesinde bulundu.” https://www.indyturk.com/node/347291/haber/%C5%9Fanl%C4%B1urfada-ya%C5%9Fananlar-artan-intihar-vakalar%C4%B1n%C4%B1-g%C3%BCndeme-getirdi-t%C3%BCrkiyede-her-g%C3%BCn Konu hassas. Maksadımız bu hassasiyeti tetiklemek değil, intihar da hiçbir sorunu çözüyor değil ama esas dikkat çekmek istediğimiz; geldiğimiz nokta ve gelinen resim… Öncesinde sosyal medyada duyarlı bir kesim ve medya mensupları, üst üste gelen intihar vakalarını haber yapmanın onlara da verdiği sıkıntı yüzünden, intihar haberleri yapmama gibi bir öneriyi tartışmaya açtılar. Medyanın, bir olayın üstünü örtmek ve bir olayı tetikleme ihtimali olan haberler yapması veya hassas haberleri tetikleyici olabilecek tarzda sunması gibi bir risk var ve bu da medya çalışanları üzerinde bir gerilim oluşturmaktadır. Bu bağlamda yerel medya, ulusal medya ve sosyal medya, haber ve paylaşımlarında hassas olmalı ve sorumluluk bilinciyle hareket edilmesinin, hayati öneme sahip olduğunu unutmamalıdır. Prof. Dr. Kemal Sayar bir yazısında bu husustan bahseder: Bilgi edinmek ve bazı konularda eğitilmek önemli. Fakat, olumsuz haberlere sürekli olarak maruz kalmak sağlığınız üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilir. Dünya Sağlık Örgütü, haberlerin stresi ve kaygıyı arttırabildiğine dair sonuçlara ulaşırken, yakın zamanda yapılan bir araştırma da sosyal medya üzerinden paylaşılan haberlerin artan panik duygusuna sebep olabileceğini söylemekte.” https://www.kemalsayar.com/haftanin-yazisi?fbclid=IwAR0dlPKMOUfiQIkfvT-TR0HulGpD_pr6mV-R_kQGImETfXe56jVbaLrctGg Anladığım kadarıyla; sadece olumsuz haberler veya olumsuz sunuş değil; mesela her gün covid ile ilgili resmi verilerin açıklanmasına ve benzeri haberler veya kısıtlama ve diğer salgınla ya da ekonomi, siyaset ve sair alanlarda verilen haberler, aileyi dejenere eden ya da kısıtlılıktan dolayı maruz kaldığımız sanallıkların tümünün olumsuz etkileri arttırdığı söylenebilir. Bu bağlamda sadece yerel medyayı suçlu bir pozisyona sokmanın haksızlık olacağını düşünüyorum. *** Peki, büyük resmi görmemek; ekonomik, sosyal ve psikolojik sıkışmışlığın genel bir çözüm arayışı gerektirdiği noktaya geldiğini gizlemek artık mümkün mü? İşsizliğin, gençleri bunalıma doğru götürdüğü; borçluluğun, aileler üzerindeki baskısının giderek arttığını; çocukların ve toplumun diğer kesimlerin ruhsal anlamda giderek sorunlu bir yöne ilerlediğini gündeme getirmezsek sorunu çözmüş olacak mıyız? Onun yerine; toplum olarak el ele vererek, durumun tozpembe olmadığını ve tüm kesimlerin elini taşın altına koymasını öngören bir planlamanın geciktirilmemesi gerektiği gerçeğini ortaya sermek ve sorunlarımızla yüzleşmek daha doğru değil mi? Sonuç olarak; tükenmiş olduğunu düşünenlere, aklından kötü düşünceler geçirenlere, sonuçlarının ardındaki birçok kişiyi üzeceği ve üstelik çözüm olmayacağı eylemlere karşı sabretmelerini, Allah’ tan yardım dilemelerini, bir daha düşünmelerini, az daha dayanmalarını, salgın ve koşullarının bir şekilde biteceğini ve umutlu olmaları gerektiğini tavsiye ediyorum. Bu bağlamda acil olarak topluma; henüz itibarını kaybetmemiş kişi ve kurumların çağrıda bulunması, psikolojik, sosyal ve ekonomik telkin ve pratiklerle sorumluluk almalarının faydalı ve gerekli olacağını düşünüyorum. Bu tarz yaklaşımların ve kenetlenmenin toplum olarak herkesin görevi olduğu kanaatindeyim. Sorunlarımızı gündeme getirmeli ve çözüm arayışlarına girmeliyiz. İnsani ve vicdani hislerini kaybetmemiş tüm erdemli ve şerefli insanlar bu süreçte aktif olmalıdır. Muhtarlar ve cami açık olmasa da imamlar aktif olmalıdır. Sivil girişimler ve yerel yönetimler, akademik dünya, medya ve üniversiteler aktif olmalı. Ekranların, ifsad edici, aile mahremiyetini kirleten ve reyting ve uyutma odaklı ‘dini’ şovlardan temizlenerek; insanlara gerçek dini sunacak, manevi iklimi yaşatacak içerik ve programlara yer açmasını sağlamalıyız. Allah’ ın bizden istediği bir görev olduğu için mi, artık ne için yaparsak yapalım; bu, inşallah bitmesine az kalmış süreçte, birbirimize sadece ekonomik anlamda değil; her türlü desteği sunalım. Birbirimizi arayalım, haberleşelim, haberdar olalım. Kısacası birbirimize mukayyet olalım. İyi geçinelim, selamlaşalım, paylaşalım, dertleşelim, morallerimizi yüksek tutalım. Dua edelim. Birbirimize “hakkı ve sabrı tavsiye edelim” Selam ve dua ile.
BÜYÜK RESİM KÖTÜ AMA DAYANMALIYIZ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.