Reklam Alanı

SEÇİMLERİMİZ VE BEKAMIZ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Hiç kuşkusuz seçimlerimiz bekamız için önem arz eder. Toplum olarak ne denli, bağımsız ve sahici veya doğru seçimler yapmışız acaba? Mesela, seçeneklerimizi seçebiliyor muyuz? Gündemimizi belirleyebiliyor muyuz? En basitinden; adaylarımızı seçebiliyor muyuz? Bu günlerde ana gündemimiz yerel seçimler. Belki de Başkanlık sistemi de tartışmaya açılacak zira pek işlevsel hale gelemedi… Neyse. Esas bu toz duman arasında ıskaladığımız seçimler başka. Türkiye’nin seçimi. Bu seçim, zamanı geçmiş ve bizim geciktirdiğimiz bir seçim. Nihayet gelip kapıya dayandı. Geçmişe gidecek olursak, bu bağlamda birçok yanlış seçimimiz olmuş. Kimisi güçsüzlükten, kimisi mecburiyetten deniyor. Kendi öz irademizle, ilkelere dayalı bir seçimimizi hatırlamıyorum. Hep kendimizi işin içinde bulmuşuz. Hangi seçim diye soracak olursanız, ABD’nin, Türkiye’ye; tarafını belli et, dediği seçim. Esas bekayı belirleyecek seçim bu. Bu seçim konusunda sıkboğaz edilişimizin ana nedeni de, Suriye konusunda yaptığımız yanlış seçimdi. Bir taraftan İdlip konusunda acele edilmesi istenirken; diğer taraftan, Türkiye’ye; safını/blokunu belli et, denmekte. Aslında Suriye konusu, ekonomik operasyonlar, Akdeniz’de ki kuşatma ve meydan okumalar, Kıbrıs konusu ve S-400 konusundaki gerginliğin ana nedeni bu. Hatta Kudüs ve Golan operasyonlarının bile kısmen dolaylı olsa da, nedenlerinden biri budur. Yerel seçimlerin ardından Türkiye ile ABD arasındaki S-400 gerilimi yeniden gündeme geldi. Türk ve Amerikan dış işleri bakanları, NATO toplantısı kapsamında Washington'da 3 Nisan günü önemli bir toplantı gerçekleştirdiler. Toplantının hemen öncesinde ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Türkiye'de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın açıklamaları, sorunun boyutlarını ve ciddiyetini ortaya koydu. ABD Dış işleri Bakanı Mike Pompeo, "Türkiye'nin Suriye’de herhangi bir askeri eyleminin yıkıcı sonuçları olabileceği" şeklinde açıklama yaptı. Yine Pompeo'nun, açıklamasında; "S400'lerin alınmasından endişeli" olduklarını ve Türkiye'de tutuklu bulunan ABD vatandaşlarının serbest bırakılması gerektiğini belirtmesi, niyet ve cüreti daha net ortaya koymaktaydı. Aslında ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’nun: Türkiye, Rusya'dan S-400 almakla NATO ortaklığı arasında seçim yapmalı... "Türkiye’nin S-400 alımı NATO'ya çok büyük risk arz ediyor. Eğer Türkiye S-400 alımına devam ederse F-35 programından çıkarılma riskiyle karşı karşıya kalır. Türkiye mutlaka bir seçim yapmalı" şeklindeki açıklamalarının tercümesi şudur: Türkiye, Amerika’yı tercih etmeye, onun “müttefiki” olmaya, BAE, Suudi Arabistan ve diğer beş para etmez uşaklar gibi ona itaat etme konusunda bir seçim yapmalı demektir. Türkiye’den istenen ise şu; Avrasya blokuna ve özellikle İran’a yaklaşma, İsrail’e biat et, Büyük İsrail için yaptığımız operasyonlara karşı çıkma…ve İran’la yaklaşmakta olan savaşımız için yanımızda ol. Bunu, Suriye ile yapılan savaşta yanlarında olmayı yeterli görmeyen Türkiye’ye dayatıyorlar. Bu seçim, önümüzde. Sadece devletin değil; halkın da seçmesi gereken bir seçim, bedelleri olacak bir seçim ve çok fazla seçeneğimizin olmadığı bir seçim. O yüzden Türkiye hayır diyor zira evet demesi felaket getirecek; hayır demek ise bedel gerektiriyor. HAYIR demekten başka seçeneğimiz yok. Gerçekten de zor ama bizi kurtaracak bir seçimle karşı karşıyayız. Neyse ki ağızlarının payını Cumhurbaşkanı Yard. Oktay’dan aldılar. Oktay: ABD artık karar vermeli. Türkiye'nin müttefiki olarak mı kalacak, yoksa dostluğumuzu riske mi edecek... Kuruluşunun 70. senesini kutlayan NATO'nun bir terör örgütünden farkı kalmamıştır. Son Venezuela operasyonu ve Golan’ın ilhakını tanıması bile bunu açıkça göstermekte. Ürettiği ve iç savaşlarda kullandığı terör örgütleri yetmiyormuş gibi; şimdi de Körfez ülkelerinden Arap Nato’su adında bir terör birliği kurmak için diplomasi yürütüyor ve bunu da, ülkeler arası veya bölgesel savaşa evrilebilecek savaşlarda kullanmayı planlıyor, üstelik bu niyetini açıklamaktan da imtina etmemektedir. Türkiye, seçeneksiz değildir ve tarihinin hiçbir döneminde ABD’ye hayır diyebilecek dereceye bu denli yaklaşmamıştır. Umarım hayırla sonuçlanır. Selam ve dua ile.
SEÇİMLERİMİZ VE BEKAMIZ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.