İslam dünyası demek, savaş, kan, gözyaşı, sefalet, dalalet, ihanet, kardeş kavgası, tefrika, ihtilaf, tekfir, faşizm, geri kalmışlık demek. Son iki yüz yıldır bilim, sanat, medeniyet, felsefe, kültür, teknoloji, ahlak bakımından kendilerine ve diğer dünyaya verebildikleri hiçbir şey yok. Böyle bir dünyanın evladı olmak ne makus bir talih! Yüzyıllardır insanlara ‘olması gereken bir İslam’ anlatıldı ama ‘olan bir İslam’ yaşandı. Haklıydılar ve çaresizdiler çünkü ‘olan İslam’dan başka bir İslam yoktu.
İslam ile Müslümanları kesin ve keskin bir şekilde birbirinden ayırmak kabil mi? Mesela İslam'a “olması gereken”, Müslümanlara ise “olan” diyebilir miyiz? Bu, bütün haklı eleştirileri taca atan haksız ve yersiz bir ayrımdır kanaatimizce. Çünkü Müslümanlar tam da İslam’ın dediğini yapıyor. Taliban, El-Kaide, Suud, İran, Selefiler, Vahhabiler bunların -bazı aksaklıklarına rağmen- Ahkam-ı Kuraniyeyi, yani şeriatı toplumsal olarak icra etmek dışında yaptıkları bir şey yok. Yaptıkları her şeyin kitapta yeri var bunların. Tarihte adına “İslam medeniyeti” denilen şey, ana omurga olan saf İslam’a rağmen ortaya çıkmış menfur ve tehlikeli bir şey. Onun için bu işin müsebbiplerinin akıbeti umumiyetle sürgün, katl ve tekfir edilmek oldu maalesef.
Bin dört yüz yıldır bütün hutbelerde "Allah adaleti emreder" ayetini dinliyoruz ve okuyoruz ama ne acıdır ki bin dört yüz yıldır bizde olmayan tek şey adalet. Taşgetiren haksız mı şimdi? “Niye bir şekilde kapağı Batı ülkelerine atmak ister insanlarımız? Niye hukuk devleti olamayız? Niye insan haklarına riayet etmeyiz? Niye bir iktidar devrildiğinde emperyalist Amerika’nın bayrağını taşır yerliler? Niye Amerikan kargo uçağına binmek için birbirini çiğner Afgan halkı? Kendimize bakmalıyız dostlar, başka çare yok. Küresel maratonda kilometrelerce fark atılmışsa, bu arayı nasıl kapatacağımıza bakmalıyız.”
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum