İsrail ve diğer ülkelerin yaptığı zulümler görmezdengelinmiş, Suudi hanedanının Yemen katliamlarına sessiz kalınmış, İsrail’leyeniden ilişkiler başlatılmıştır. Bu ilişkilerin başlaması, Azerbaycan’ın daİsrail’le ilişki kurmasına bahane olmuştur.
İsrail ve diğer haydut ülkelerle ilişkiler geliştirilirkendin, mezhep ve hatta meşruiyet aranmazken; İran’la ilişkiler söz konusuedildiğinde, mezhebin ön plana alınması, üzerinde akıl ve vicdan sahiplerinindüşünmesi/tefekkür etmesi gereken bir husus olarak ortada durmaktadır. Buyaklaşım, Türkiye’nin aleyhinedir. CIA’ nın açıkça Şii-Sünni çatışması çıkarmakistediğini beyan etmesin de bunu anlamak mümkün.
Irak’ta Saddam’a, Libya’da Kaddafi’ye zalim derken; ABD,İngiltere, Fransa ve İsrail yöneticilerine zalim dememek, kimi çevrelerinyaptığı yanlışlardandı.
Bu savaşın dikkat çekici bir yönü de, savaşın ilkyıllarından başlayarak halkı mülteci/sığınmacı durumuna sokarak ülkenin planlıbir şekilde boşaltılması olmuştur. Bu, savaşın etkisiyle orantısız büyüktahliyeye ev sahipliği yapan ülkelerin başında Türkiye’nin yer alması ilginçtirve insani sebeplerin dışında hedefler taşıdığı, İsrail’in bölge ile ilgiliplanları başta olmak üzere bazı demografik ve stratejik niyetler ihtiva ettiği muhtemeldir.Zira Türkiye’nin birkaç yıl önce/savaş başlamadan önce, Oktawa Sözleşmesigereği, Suriye sınırındaki mayınlı alanları temizleyerek orada tarım yapmayakarar verdiğini; İsrail’in, ısrarla oraları istemesi üzerine ise oluşan kamuoyubaskısına dayanamayarak, mayın temizleme işinden vazgeçtiğini hatırlatmakisterim.
Yine, Türkiye’ye sığınanları, gerek Türkiye’ye, gerekse dekendilerine yararlı olabilecek şekilde tasnif etme ve değerlendirmeyibaşaramamış, çeşitli şekillerde (emek sömürüsü, ucuz çalıştırma, yüksek kira,çocuk işçiler, kadın ticareti…) sömürülmelerine tam manasıyla engelolamamıştır. Ancak, genel anlamda, insani yaklaşım ve fedakarlık bakımından,istisnalar hariç, özellikle halkın, sığınmacılara yaklaşımının takdire şayanolduğunu belirtmeden de geçmemeli.
Büyük Ortadoğu projesi gereği, Irak ve Libya işgallerinedestek vermek, Suriye'nin boşaltılmasına razı olmak ve destek vermek yanlıştı.Suriye halkının boşaltılmasına engel olmaya çalışmamak, -arzu edilmemiş olsada- onları batıya salmamak, kirli güçlerin Suriye’deki işlerinin kolaylaşması,ölüm ve yıkımların çoğalması ve devam etmesiyle sonuçlanmıştır.
Suriye’de savaşın, Irak’taki gibi ayrışmalarlasonuçlandırılma ihtimali belirmiştir. Irak; Sünniler, Şiiler ve Kürtlerşeklinde parçalanmak istenirken; Suriye; Sünniler, Nusayriler ve Kürtlerşeklinde bir bölünme ile karşı karşıyadır. İlginç olan diğer husus ise; Kürtlerdışındakiler Sünni, Şii gibi kimliklerle tanımlanırken, Kürtler' in ise Sünniya da Şii diye değil; Kürtler olarak değerlendirilmesidir. Türkiye’de ise:Türkler, Kürtler ve aleviler şeklinde bir sınıflandırma yapılmaktadır.
Bu bakımdan, kendimize dair isimlendirme, ayrışma veyabirleşme kararlarını kendimiz almalı, ayrışmayı değil; birleşmeyi seçmeliyiz.Bunun tek yolu, adil bir düzen kurarak, ulusçu devlet yapılanmasındanuzaklaşmaktır…
Suriye’de, Rusya’nın da, ABD’nin de, İsrail’in çıkarlarınazarar verme gibi niyetleri yoktur.
Küresel güçler için, Suriye, Irak, İran ve Türkiye’ninbirbirinden farkı yoktur. Sırası geldiğinde Türkiye de aynı saldırı vesavaşlara maruz kalacaktır/kalmaktadır. Bunu 15 Temmuz işgal girişimiyle zatenbaşlattılar. Bu bakımdan Türkiye, geç olmadan, küresel güçlerle değil; işgaledilmek için sıraya konmuş ülkelerle kenetlenmeye yönelik bir çaba içindeolmalı ve onlarla aynı safta yer almalıdır. Yani sloganını şu şekildedeğiştirebilir: İsrail bizim dostumuz değil, İsrail dostları da dostumuz değil;Suriye, İran ve diğer anti emperyalist ülkeler ve yapılar da düşmanımız değil.Komşularımız, iç işlerini kendileri çözmeli, çözemezlerse bölge ülkeleri onlarayardım etmeli ama ne olursa olsun, küresel güçler, bölgemizde dizayn edicisaldırılar ve müdahalelerde bulunmamalıdır. Bu müdahaleleri önlemek için bölgeülkelerinin birlik içinde ortak direnme göstermeleri temel ilkedir… Zaten buyöne doğru bir gidiş de başlamış gibi görünmektedir.
Küresel güçlerle işbirliği, onların bölge ülkeleriyle ilgiliniyetlerini değiştirmeyecektir. Gerek ülke olarak gerekse bölgeselkurtuluşumuzun yolu; Türkiye, İran, Mısır, Irak, Suriye, Lübnan, Azerbaycan vediğer bölge ülkeleriyle ortak bir geleceğin temellerini atmaktır.
Suriye iç savaşına her türlü destek yanlıştır. Esat ne kadarzalim olursa olsun, asla ona karşı mücadele eden kirli ve küresel güçlerinsiyasetçi ve yöneticileri kadar zalim olamaz ve bunların da Suriye’deki derdi,asla ve asla bir zalime karşı savaşım vermek değildir. Yine de Suriye’de adilseçimlerim yapılabileceği bir zemin sağlanmaya çalışılmalı ve kimin gideceğinehalk karar vermelidir. Bugün için Türkiye, bu konuda iyi bir noktadadurmaktadır.
Suriye iç savaşında, savaşan “mücahitlerin” İsrail ve ABDkarşıtı olmamaları düşündürücüdür. Bu uzun savaşta, mühimmatlarının bir türlübitmemesi de ayrıca dikkat çekicidir.
Bu tür örgütlerin ABD üssü, elçiliği bulunmayan ülkelerdeeylem yapamaması da düşündürücüdür.
Arap baharında, yüzyıldır biriken enerjiyi boşaltıp sonuçlarını yönlendiren ve çalan küreselgüçler, 15 Temmuz sonuçlarını da çalmış, Kürtler’ in de, bölgenin yenidendizaynı sürecinde, sağlıklı bir sonuç elde etmelerini engellemeyeçalışmışlardır.
Kürt sorununu batının inisiyatifi ve vicdanına bırakmamalı;sorunu, adil ve barışçıl bir zeminde çözüme kavuşturmak için bölge ülkelerininsorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir.
Sonuç olarak, geçmişte bazı yanlışlar yapıldığı, buyanlışların ağır sonuçlarının olduğunu, bugün ise bu yanlışların çoğundandönüldüğü söylenebilir.
Gelinen noktada, 20 Ocak 2017 tarihi, Trump'un görevebaşlaması ve sonraki günlerde nasıl bir politika izleyeceğinin belirginleşmesi,Elbab sonrası yaşanacaklar, Musul ve IŞİD sonrası dönemin nasıl şekilleneceğive ABD'nin Avrupa'ya sevk ettiği silahlarla geri dönülen soğuk savaşın ne şeklebürüneceği gibi konular konuşulacaktır muhtemelen.
Ancak, bizim için en can alıcı soru, Amerika ile savaşacakmıyız? sorusu olacaktır.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum