Reklam Alanı

ALLAH SORUYOR: “SAKINMAZ MISINIZ?”

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
İslam; her konuda muhakeme, tefekkür, ölçme ve değerlendirmenin makul, dengeli, adaletli, ilkeli, hakkaniyetli yapılmasını ister. Ekonomik konuda da İslam’ ın görüşü/ilkesi; modern anlamda bir model sunmaktan ziyade köşe taşlarını/ilkelerini sunmaya dayalıdır. İşte ‘eksik tartma’ kavramını da bu ilkelere dayalı olarak ele almak mümkün. “ Eksik ölçüp tartanların vay haline! Onlar, insanlardan ölçerek bir şey aldıklarında tam ölçerler. Kendileri başkalarına vermek için ölçüp tarttıklarında ise haksızlık ederler (eksiltirler). Onlar, o büyük gün için -insanların âlemlerin rabbinin huzuruna çıkacakları gün için- diriltileceklerini akıllarına getirmiyorlar mı?” Mutaffifîn Suresi:1-6 İslam, haksızlığı kabullenmez ve kınar. Yukarıdaki ayetlerde ve daha benzer birçok ayette bu konuda kınamalar mevcut. Allah, bu hususu kınıyor ve iş orada bitmiyor… Allah’ ın kınadığı ve yapılmamasını istediği haksızlıklara dikkatimizi çekmesi önemlidir ve dikkatimizin çekildiği bu ayet/kavram/tutumlarda; bizim de buna müsaade etmememize, toplumumuzu/ekonomik yaşantımızı/yapımızı nasıl inşa edeceğimize dair de işaretler/yol haritası aranmalıdır. Bu ilkeler sadece kulların/şahısların kendi aralarındaki ekonomik ilişkileriyle sınırlandırılmamalı. Zira peygamber mücadelelerinde bu konuda örneklikler mevcut. Peygamberimiz de döneminin ekonomik düzeniyle mücadele etmişti. İslam’ ın sınırsız bir zenginleşmeye, faize, herkese ait olanın belli bir kesime tahsis edilmesine, sermayenin; sınırlandırılmamasına, her türlü rant ve spekülatif uygulamalara, şeffaf olmayan ekonomik manevralara ve ticarete, haksız bir rekabet ortamının oluş/tururul/masına, emeğin sömürülmesine, şaibeli ekonomik eylemlere…hatta kişinin, mal varlığı üzerinde sınırsız yetkili olduğuna/olabileceğine (Hud: 87) dair politikalara karşı, gerekirse kamu otoritesini de tavizsiz bir şekilde kullanarak izin vermeyeceği, geçmişteki uygulamalarla da ortadadır. Kamusal/ekonomik bir ibadet/sorumluluk/uygulama olan zekatın oranının, genel anlamda sabitlenebileceğine dair söylemin de tartışılması gerekir… * “Hani onlara Şuayb: "Sakınmaz mısınız?" demişti. Şuara: 177 “Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik. Şuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka İlahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp-eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız."” Araf: 85 “Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın."” Hud: 87 Günümüzde de eksik tartma birçok argümanıyla sistemleşmiştir. ‘Eksik ölçme tartma/alırken-verirken’ denen muamelenin/politikanın ve bu bağlamdaki kavram ve uygulamaların kapsamını da salt kişiler arası uygulamalarla sınırlı tutmayıp; Toprağın, üretim kaynaklarının, doğal varlıkların, enerji kaynaklarının, dağların, denizlerin nasıl işletileceğine; tolumun genel kazanımlarının nasıl bölüşüleceğine/kullanılacağına; sosyal desteklerin nasıl sağlanacağına/zekatın tolanması ve dağıtımının nasıl yapılacağına, ücretlendirme, kamusal harcamaların ve ekonomik işleyişinin şeffaflığı ve denetlenebilirliğine; toplumun tüm fertlerinin temel iş ve aş başta olmak üzere ihtiyaçlarının karşılanmasına değin tüm ekonomik, sosyal vd işleyiş ve poltikaları içine alacak şekilde ele almak zorundayız. Eksik tartan küresel bir hegemonyadan/sistemden bahsediyoruz… Öyle ise kimlerdir eksik tartan ve hakkımız olanı çalan? Bankalar mı, iletişim şirketleri mi, enerji şirketleri mi, inşaat şirketleri mi, sağlık/ilaç şirketleri mi, gıda şirketleri mi, ekonomik sistemin tamamı mı, uluslararası/küresel şirketler mi, devletler mi? Tekelleşme: Üretim, dağıtım ve ödeme sistemlerinin tekelleşmesinin bu mekanizmadaki rolü ne? Bankaların, borsanın, sendikaların, hükümetlerin, Uluslararası “ekonomik” kuruluşların eksik tartmadaki rolü/sistemdeki yeri ne? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Çoğaltmalı da. Çünkü eksiklikler, bozgunlar, sınıflaşmalar, zengin ile yoksul arasındaki uçurum vs olumsuzlukların temelinde işte bu “eksik tartma” nın rolü vardır. Öyle ise eksik tartma sistemiyle ve o sistemin sürdürücüleri olanlarla mücadele etmek gibi bir misyona evrilmediğimiz takdirde sorun/çark devam edecek ve bir umudumuz olmayacaktır. Bu konuda bir bilinç edinme; hem hakkımızı hem de haklarımızla birlikte onurumuzu korumanın ve hatta dinimizi korumanın bir gereğidir. Bunu yapmadığımızda; pasif itirazların bir etkisinin olmayacağı söylenebilir. Bu bağlamda elimizin güçlü olduğunun farkına varmak ve tavırlı/bilinçli bir konumlanma ile eksik tartan/sömürü sisteminin çarklarına çomak sokmak anlamına geleceğini ve gücün esasen bizim elimizde olduğunu göreceğiz. Bu bilincin oluşması için, bu “eksik tartama” sisteminin algı oluşturma alanından uzaklaşmak ve kendi gündem ve tartmalarımızı kendi kıstaslarımızla yapmamız ve ona göre konumlanmamız/davranış geliştirmemiz büyük bir adım olacaktır. Herkese ait olan/rızık, eksik tartılmadan paylaşılıyorsa sorun yok ama Necip Fazıl’ ın deyimiyle; “bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pul” gibi bir üleşme varsa; bu tartı, bu mekanizma durdukça, bu taksimat da devam edecektir. Ülkeler, toplumlar, fertler, aileler vs tümden bu küresel ve onun yerel uzantıları ile mücadele etmenin ve Allah’ ın kınadığı işleyişi değiştirmenin bir görev ve erdemli davranış olduğu ahlakıyla/bilinciyle donanıp bu yönde politikalar uygularsa; köklü çözümler mümkün olabilir. Aksi durumda bu sistemin sürekli yoksullarına/mağdurlarına verilecek sadakalarla sorunun çözülmeyeceği ve sistemin aynen devam edeceği açıktır. Başka bir deyişle; gündemimiz; sivrisinekler değil; bataklık olmalıdır. Bataklığa odaklanalım ve gözümüzü/dikkatimizi ondan ayırmayalım. ‘Eksik ölçme ve tartma’ sistemi; bir bataklığın, bozgunculuğun, küresel bir sömürü sisteminin adıdır/özelliğidir/işleyişidir. Rabbim, bizleri tartıyı ve ölçüyü, onun rızasına uygun olarak yapanlardan, bunu yapmayanlarla/sömürü sistemleriyle mücadele edenlerden ve bu yolda bilinç ve tavır geliştirenlerden kılsın. Selam ve dua ile.
ALLAH SORUYOR: “SAKINMAZ MISINIZ?”
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.