Bir olgu veya sistem rasyonel temeller üzerine oturmuşsa yada toplum tarafından güçlü şekilde destekleniyorsa; onu, zıddıyla yok etmek zorolur. Tam tersine, o fikri, olguyu veya sistemi daha da güçlendirirsiniz.
Öyle ise geriye tek yol kalıyor. En etkili, en şeytanca yol.Sahtecilik. Sahtesini üretmek ama ipleri, operasyonu/projeyi yönetenlerinelinde olacak şekilde.
Böylece, her türlü algı oluşturma, başka amaçlara hizmetettirme, kafalara soru işareti koyma, çatışma çıkarma, fitne ve kaos ortamıoluşturma, kutuplaştırma ve daha nice operasyonların temeli atılmış olur.
İngilizlerin bu konuda duayen olduklarını hemen belirtelim.Mesela Hindistan’da Sihler, Arabistan’da Vahhabilik ve tasavvuf/mistikakımların güçlendirilmesi. Bu konuda İngilizlerin büyük dahli var...
Günümüzde, toplum mühendisliği operasyonları arasındasayılabilecek bu tarz projeler, teknolojik gelişmelerden dolayı daha hızlı,daha etkili olmakla beraber kullanım süresi kısa olmaktadır. Ayrıca, artıksadece paralel/sahte olanı üretmek sadece din, mezhep, tarikat için değil;parti, örgüt ve diğer birçok yapılanma için de geçerlidir.
İngiliz şiiliği ve Amerikancı Sünnilik’ten kısaca bahsetmekistiyorum. Maksadım, bu yapılar/olgular hakkında bilgilendirme değil. Amacım,küresel çapta, etkilendiğimiz algı yönetimlerinin farkında olup olmadığımızı,bu algıların, dünyada yaşanan savaşlar ve kaosla ilgisini ortaya çıkarmayayönelik çabalara dikkat çekmekten ibarettir.
21. Yüzyıl’da, küresel hegemonyanın iki ana mücadelehavzasından biri olan Ortadoğu, çok farklı, çok çeşitli, çok dinamik, çokzengin potansiyel taşıyan, kadim bir bölge...
Enerji var. Oyun içinde oyun var. İran var, İsrail var,Araplar, Kürtler var…
Ortadoğu’da 1979’da yaşanan İran İslam Devrimi, hem yeni birOrtadoğu gerçeğini ortaya çıkarmış hem de küresel güçleri, bu devrimi/direnişiyok etmek için büyük ve karmaşık çalışmalara itmiştir.
Öncelikle, mezhepsel ötekileştirme üzerinden Irak’la sekizyıl savaştırılan direniş, elindeki silah stoklarını tüketmesine rağmen, büyükkazanımlar elde etmeyi başarmış ve kökleşmiştir.
Savaş ve ekonomik yaptırımlarla direnişin yıkılamayacağınıanlayan güçler, iç karışıklıklardan da sonuç alamamışlardır.
Yapılacak şey bellidir. Paralel bir şiilik. Paralel Şiilik.Bu defa paralel İslam değil. İran’ın İslam’la anılmaması gerekir. Mezhepleanılması gerekir. Böylece ona saldırmak ve hakkında olumsuz algı oluşturmakdaha kolay olacaktır.
Amerikancı Sünnilik ise, tarihten gelen saraycı, tekfirci veılımlı versiyonlarıyla zaten fazla düzenleme gerektirmemiştir. İran-Iraksavaşında da İran’a karşı Sünniliği sahiplenme adına bir algı oluşturularakaltyapısı daha hazır hale getirilmişti.
İslam dininin iki ana akımı olan, Şiilik ve Sünniliğin/ehlisünnetin karşılaştırmasını yapmak gibi bir maksadım da zaten yok. Her ikiyelpazenin de bir sürü olumlu ve olumsuzluğu mevcut olduğu gibi; her ikiyelpazede de dairenin dışına doğru savrulmuş gruplar, fikirler, ekoller var.
Yine, direniş derken de; mezhepten ya da İran’dan değil;dünyada, fesadı ve savaşı yayan, adalete engel olan küresel müstekbirlere karşıdirenen bir anlayıştan/çizgiden söz etmekteyim ki, bu çizgi, İslam dininemensup olmadığı halde, haksızlık ve hukuksuzlukla mücadele eden erdemliinsanları da kapsamaktadır.
İngiliz Şiiliğinin oluşturulmasında da, gulat/aşırılaraltyapı olarak seçilmiş. Bunlar, ehli sünnete sövme konusunda pervasızlar.Nasıl ki, Amerikan sünnliğinde altyapı tekfirci ve ötekinden nefret edenlerise; Şiilikte de, bu, ötekinden nefret eden, ona söven güruh tercih edilmiş.
Elbette, tüm resim bundan ibaret değil. Ancak yakın ve ortavadede, mezhepçilik ve mezhep savaşları üzerinden bölgedeki direnişpotansiyelinin, İsrail ve diğer küresel egemenler yerine, kendi içlerindetüketilmesini sağlamak. Batının yeni bir İran-Irak savaşına ihtiyaç duyduğu busüreçte, Türkiye ve İran’ı hem zayıflatmak hem de güç birliği yapmalarınıengellemek amacıyla bu projeye özel önem verildiği bilinen bir gerçek.
Amerikancı Sünnilik projesi, neredeyse büyük oranda başarılıolmuş ve başta Suudi Arabistan, bazı körfez ülkeleri ve Türkiye’de bazı yapılarİsrail’i dost olarak kabul etmişler; İran’ı ise mezhepçilik yapmak veyayılmacılıkla suçlayarak düşman konumuna yerleştirmişlerdir.
Hem Amerikancı Sünnilik hem de İngiliz Şiiliğinde laiklik,İsrail ve batının düşman değil; dost olduğu, İran’la mücadele edilmesi veİran’ın durdurulması gerektiği ilkeleri sabit ve vazgeçilmezdir.
İngiliz M16 tarafından idare edilen İngiliz Şiiliği ve CIAtarafından idare edilen Amerikan Müslümanlığı/sünniliği mensupları, şimdilikazınlıktalar. Bunlara, her türlü finansal ve teknolojik destek, bu ülkelercesağlanmaktadır. Suudi Arabistan ve bazı körfez ülkelerinin de bu akımlara ciddimanada finansal ve lojistik destek sağladığı da bilinen bir gerçek.
Bu iki radikal ekol de, mezhepsel yakınlaşmalara, vahdetpolitikalarına ve akılcı yaklaşımlara karşıdırlar. Siyonizm ve emperyalizmlemücadele yerine, onlara karşı sessiz ve tepkisiz kalmayı tercih ederler. DiğerMüslümanlara karşı ise kin ve nefretle doludurlar.
2013 yılının Eylül ayında Hamaney, İran’ın düşmanlarıylailgili bir konuşmasında: Merkezleri Batı’da bulunan Şii uydu kanallarındanbahsetti. Bu kanallar, Amerika Birleşik Devletleri’nden ve Londra’dan yayınyapan tv kanallarıydı.
İngiliz Şiiliğinin en etkili grubu Şirazilerdir. İran’ın Kumşehrindeki bir din adamları ailesinin çocuğu olan, Ayetullah Sadık Şirazi’nintakipçileridirler.
-Şirazi'nin; İran İslam Devrimi, İmam Humeyni ve mezhepsel ritüeller,şiilik teorileri ve metodolojik yaklaşımlar noktasında geçmişten gelenayrılıkçı yaklaşımları var...-
Farsça, Arapça, İngilizce ve Türkçe olarak yayın yapan 19uydu kanalına sahipler.
Bu kanalların çoğunun merkezi, Şirazilerin eskiden güçlüolduğu Kerbela’da bulunuyor. Bir kısmı ise Birleşik Krallık’tan yayın yapmakta.Bunlardan; Khadija TV Peterborough’dan, Al Zahrah ise Harrow’dan yayınyapmakta.
İran, şiilğin sapkın ve aşırı fraksyonlarıyla mücadeleetmeye devam etmektedir. Bir taraftan bunların tv yayınlarına karşı savaş açanİran; diğer taraftan halifelere ve Hz Aişe’ye küfür ve hakareti, kanlı Hz.Hüseyin’i anma törenlerini yasaklamaktadır.
Örneğin; ikinci halife Ömer bin Hattab’ın ölüm günündeşenlik düzenleyen kişilerin hapse gireceği düzenlemeler bile yapılmıştır.
İran, bu tür geçmişten gelen aşırılıklarla en üst düzeydemücadele ederken; Britanya’dan yayın yapan tv kanalları, Şii dünyasında sözkonusu törenlerin yapılmasını teşvik etmektedir.
Yine, mezhepler arasında vahdet toplantılarını sürdürmeye deuluslar arası nitelikte devam etmekte olan İran, buna üst düzeyde önemvermektedir.
Hamenei, Tahran’da düzenlenen 30. İslami Vahdetkonferansında:
“İslam Dünyası bugün birçok sorun ve sıkıntı yaşamaktadır.Vahdet ve birlik ile İslam’ın ortak noktalarının bayrağı altında mezhebi vefikri ihtilaflardan geçmek, bu sorun ve sıkıntılar için bir çözüm yoludur.
İslam ülkelerinin birliği, Amerika ve Siyonistlerinkomplolarını başarısız kılacaktır.
İslam hükümetlerinin ve halkının vahdet ve birlik içerisindeolması halinde, Amerikalılar ve Siyonistler isteklerini Müslümanlaradayatmaktan vazgeçecek ve unutturmaya çalıştıkları Filistin komplolarıbaşarısız olacaktır.”
İran’ın en üst düzeydeki resmi yaklaşımı, bu tarz ayrılıkçıakımlara karşı, akılcılığı, diyaloğu, vahdeti ve ilmi çalışmaları öne çıkaranpolitikalar olarak özetlenebilir.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum