Muhterem Kardeşlerim…
İbni Teymiye ve Selefiler, “Vaktinde kılınmayan namazları kaza etmek gerekmez, tevbe etmek yeterli olur” diyorlar. Evet, İbni Teymiye, “Özürlü ve özürsüz terk edilen namazları kaza etmek gerekmez” diyor. (Mecmu-ul-Fetava 12/106.) Bu söylem doğru değildir, dini yıkmak için atılan bir adımdır.
Efendim;
İbni Teymiye’nin sözü dinde senet değildir. Zaten birçok yanlış inancı yüzünden İslam mahkemeleri onu hapse mahkûm etmiştir. “Vaktinde kılınmayan namazları kaza etmek gerekmez” demek, dini yıkmak olur. O zaman kimse namaz kılmaz, zekât vermez, hacca gitmez, oruç tutmaz, sonunda da, “Tevbe edince oluyormuş” der.
Namazları vaktinde kılmak farz olduğu gibi, vaktinde kılınmayanı kaza etmek de farz olduğu, bütün fıkıh kitaplarında bildirilmiştir.
Namazları vaktinde kılmak farz olduğu gibi, vaktinde kılınmayanı kaza etmek de farz olduğu, bütün fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Birkaçı şöyledir:
1- Farz namazı, özürsüz vaktinden sonra kılmak, büyük günahtır. Bu günah, yalnız kaza edince affolmaz. Kaza ettikten sonra, ayrıca tevbe veya haccetmek de gerekir. Kaza edince, yalnız namazı kılmamak günahı affolur. Kaza kılmadan, tevbe edilince, terk günahı affolmadığı gibi, tehir günahı da affolmaz, çünkü tevbenin kabul olması için, günahı terk etmek şarttır. (Dürr-ül-muhtar)
2- Farzlara önem verip tembellikle yapmayan kimse mürted olmaz. İmanı gitmez, fakat bir farzı yapmayan Müslüman, iki büyük günaha girer:
a- O farzın vaktini ibadetsiz geçirmek yani farzı geciktirmek günahı. Bunun affolması için tevbe etmek gerekir.
b- Bu farzı yapmamak günahı. Bu büyük günahın affolması için, bu farzı hemen kaza etmek lazımdır. Kazayı geciktirmek de, ayrıca büyük günah olur. (Berika)
3- Özürlü ve özürsüz olarak namazı terk edenin, bunun farzını kaza etmesi şarttır. (Halebî)
4- Unutarak veya kasten kazaya kalan namazı kaza etmek farzdır. (Hindiyye)
5- Özürlü veya özürsüz kazaya kalan farz namazları, hemen kaza etmek farzdır. (Mezahib-i Erbaa)
Birkaç Hadis-i Şerif meali de şöyledir:
“Bir namazı vaktinde kılmayı unutan, hatırlayınca kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur.” [Tirmizi, Ebu Davud, Nesai]
“Uyuyarak veya unutarak bir namazı kılamayan, hatırlayınca kılsın!” [Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud]
“Farzı unutan, imamla daha sonraki bir namazı kılarken hatırlasa, o namazını imamla kılsın, namazdan sonra, unuttuğunu kaza etsin! Sonra imamla kıldığını da iade etsin!” [Taberani, Hatib]
“Farz namaz borcu olanın nâfile kılması, doğumu yaklaşmışken, çocuğunu düşüren hâmileye benzer. Artık bu kadına, hâmile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü Teâlâ, onun nâfile namazlarını kabul etmez.” [Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m. 48]
Resulullah, bir gecenin sonunda uyumuştu, güneş doğana kadar uyanamadı. Uyandı ve güneş yükselince kaza etti. (Nesai)
Unutup da kılınmayan namaz kaza edilince, kasten kılınmayan niye kaza edilmesin ki? Unutunca namaz affolmadığına göre, terk edilince, nasıl kaza etmeden affolur ki?
FARZ İBADETLERİN ÖNEMİ NEDİR?
Büyük Âlim İbni Nüceym hazretleri buyuruyor ki: Kaza namazı olan, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur. (Nevâdir-i Fıkhiyye s. 36)
Sünnet kılarken kazaya da niyet edince, sünnet de kılınmış olur. (Necat-ül Müminin)
İsmail Hakkı Bursevî hazretleri buyuruyor ki: Âlimler söz birliği ile bildirdiler ki, hiçbir nâfileyle farz borcu ödenmiş olmaz. Bazı avamın, “Nâfile, kaza yerine geçer” demelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-Beyân 3/127)
İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Farzın yanında sünnetlerin, sünnetlerin yanında nâfilelerin, hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında damla bile değildir. (1/29)
Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer’e, “Farz olan ibadetler ödenmeden nâfileler kabul olmaz” buyurdu. (Kitab-ül Harac)
Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri, “Dört mezhebe göre de, yıllarca kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet ederek kılmalıdır. Sabah namazından başka dört vakit namazın sünnetlerini ve Cuma namazlarının ilk, son ve vakit sünnetlerini kılarken, kılınmamış farz namazını da ve akşamla yatsının son sünnetini kılarken, üç rekât akşam ve vitir namazını da kaza etmeye niyet ederek kılmalıdır. Böyle olduğunu ispat eden deliller, Hanefî âlimlerinin kitaplarında pek çoktur” buyuruyor. (S. Ebediyye)
Allahü Teâlâ, “Bana farzla yaklaşılır”, Resulü de, “Kaza borcu olanın nâfilesi kabul olmaz” buyururken, Âlimler de bunları, “Kazası olanın, sünnet ve nâfile kılması ahmaklıktır, sünnetler farzın yanında denizde damla değildir” diye açıklarken, bir özürle kaçırılan namazla kasten kılınmayan namazı aynı zanneden cahiller ve ahmaklar, Allah’ın emri olan farzı bıraktırıp, Duha, Tehiyyet-ül-Mescid, Tesbih, Teheccüd namazı gibi nâfileleri kıldırmaya çalışıyorlar. Bir kimse, ömründe bu nâfileleri hiç kılmasa, âhirette ceza verilmez, fakat bir farzı terk etmenin cezası çok büyüktür.
Duha, Teheccüd, Evvabin gibi nâfile namaz kılmak isteyen o vakitlerde kaza kılarsa, bu nâfileleri de kılmış olur. Eğer bunlara da niyet ederse niyet sevabına da kavuşur.
FARZIN YANINDA NÂFİLENİN DURUMU
Kul borcu, çok önemlidir. Kul borcu olanın, verdiği sadakalar kabul olmuyor.
İki Hadis-i Şerif şöyledir:
“Borcunu ödemeyip, oyalamak zulümdür.” [Buhârî]
“Borcunu ödemeyen, Cennete giremez.” [Nesaî]
Hemen ödemesi gereken borcu varken, borcunu ödemeyip et veya pahalı gıdalar yiyen, birinci Hadis-i Şerife göre zulmetmiş olur, zulüm ise haramdır. Önce borcunu ödemelidir. Kul borcunu hafife almak da çok tehlikelidir. Kul borcu ödenmedikçe Cennete girilmez. Borç ödeninceye kadar, lüks gıdalar yememeli ve lüks eşya kullanmamalı.
Fıkıh Âlimi Ebülleys Semerkandi hazretleri, “Borçlu, borcunu ödemedikçe yağlı ve sirkeli taam yiyemez” buyurdu. (Tenbih-ül-gâfilin)
Kasaba, bakkala borcu olan, pasta veya pastırma yiyemediği gibi, yağlı veya sirkeli yemek de yiyemez. Yerse borcu ödenmesi gecikmiş olur. Bunun gibi, kazası varken nâfile kılanın da, kazaları ödenmiş olmaz. Farz borcu olanın nâfilesi, sünneti kabul olmuyor. Kul borcu olanın da, verdiği sadakalar kabul olmuyor.
Buhârî’deki Hadis-i Şerifte, “Borcu varken, verilen sadaka kabul olmaz” buyuruldu. Çünkü borcu ödemek farzdır, sadaka vermek ise nâfiledir. Kazası olanın nâfile kılması da böyledir. Zekât borcu olanın da, sadakası kabul olmaz.
İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Zekât olarak fakire bir altın vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevabdır, çünkü zekât vermek, farzı yapmaktır. Sadaka ise, nâfiledir. Farzın yanında nâfilenin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir. Şeytan aldatarak, kaza kıldırtmayıp ve zekât verdirtmeyip, nâfileleri güzel gösteriyor. (3/17)
Şeytana ve şeytana tâbi olan hocalara itibar etmemelidir. Farzı geciktirmek sadece zekât ve farz namaz borcu için değil, bütün farzlar için geçerlidir. Farz olan Ramazan orucu da böyledir.
Bir Hadis-i Şerifte, “Ramazanda bir gün oruç tutmayan, onun yerine bütün yıl oruç tutsa, o bir günkü sevaba kavuşamaz” buyuruldu. Bu Hadis-i Şerif de, farzı zamanında yapmamanın zararını bildirmektedir. Hele farzı geciktirip nâfilelerle meşgul olmak kadar büyük ahmaklık olmaz. Ahmaklığı tavsiye eden cahillere itibar etmemelidir.
KAZA NAMAZI KILMAK
Kaza namazı kılarken, “İlk kazaya kalan” veya “Son kazaya kalan” demek gerekiyor. Ancak bilmeden, hep “Kazaya kalan … namazımı kılmaya” diye niyet edilirse kılınan namazlar sahih olur. (Dürr-ül muhtar)
Bundan sonra kaza ederken “ilk kazaya kalan” diye niyet etmelidir.
Kazası çok olanın, bir an önce kazaları bitirebilmesi için caiz olacak kadar çok kısa sûre ve âyetleri Mesela Asr ve Kevser sûresini ve Rabbena âtina…, Rabbenağfirlî… gibi âyetleri okuması caizdir. Mahzuru olmaz. Kazası veya acele işi de olmayan kimsenin üç kısa âyetten fazla okuması iyi olur. Huzurda çok kalmaya çalışmanın faydası da çoktur.
Hadis-i Şerifte, namazda kıyamda uzun sûre veya âyet okumanın, ölüm anındaki şiddeti azaltacağı bildirilmiştir.
Kaza namazını mekruh vakte bırakmamalıdır. Kaza namazına başlansa, ikinci veya üçüncü rekâtında mekruh vakit girse, Namaz bâtıl olur. (Redd-ül muhtar)
Allahu Teâlâ ümmeti Muhammed’i din cahillerinden muhafaza eylesin. (Amin)
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum