Muhterem Kardeşlerim…
Yıl içinde Ramazan ayı, geceler içinde Kadir Gecesi ne kadar önemli ise, günler içinde Cuma günü de o kadar önemlidir. Çünkü Cuma günü Müslümanların bir araya geldikleri ve cemaatle haftalık ibadetlerini ifa ettikleri önemli bir gündür. Cuma günü Müslümanların en önemli görevi haftalık ibadet olan Cuma Namazını kılmalarıdır. Cuma Suresinde yüce Allah bütün müminlere şöyle seslenmektedir: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.” (Cuma, 9)
Ayette ezana, Cuma gününe, Cuma Namazına, Cuma Namazının farz oluşuna, Cuma Hutbesine, Cuma saatinde alış veriş yapılmaması gerektiğine işaret edilmektedir.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Cumartesi günleri Yahudilere, Pazar günleri Nasaraya verildiği gibi, Cuma günü, Müslümanlara verildi. Bugün, Müslümanlara hayır, bereket, iyilik vardır.” [Riyadun-nasıhin]
Efendim;
Hanefi’de Cuma Namazının farz olabilmesi için 2 şart vardır:
1- Vücub şartları,
2- Eda şartları.
Eda şartlarından biri yoksa namaz sahih olmaz. Vücub şartları yoksa sahih olur.
EDA ŞARTLARI 7’DİR:
1- Namazı şehirde kılmak. Bugün muhtarı veya jandarması bulunan köyler şehir hükmündedir.
2- İzinli olarak kılmak. [Gayrimüslim ülkelerde, cemaatin seçeceği imam, Cuma Namazını kıldırır. Cumanın kabul olması şüpheli olan yerlerde, Cuma Namazının son sünneti ile vaktin sünneti arasında dört rekat Zuhr-i Ahir [son öğle] namazı kılmalıdır.]
3- Öğle Namazının vaktinde kılmak.
4- Vakit içinde hutbe okumak.
5- Hutbeyi Namazdan önce okumak.
6- Cuma Namazını cemaat ile kılmaktır. İmamdan başka, Hanefi’de 3, Maliki’de 12, Şafii ve Hanbeli’de 40 erkek gerekir.
7- Cami herkese açık olmak. Kapıyı kilitleyip içerde kılmak caiz olmaz.
CUMA NAMAZININ VÜCUB ŞARTLARI 9’DUR:
1- Mukim olmak, seferi olmamak.
2- Sağlam olmak, hasta olmamak.
3- Hür olmak.
4- Mahpus olmamak. Düşmanın yakalama korkusu olmamak.
5- Âkıl ve bâliğ olmak.
6- Kör olmamak.
7- Yürüyebilmek. Arabası olsa bile felçliye, ayaksıza farz değildir.
8- Erkek olmak. Cuma Namazı kadınlara farz değildir.
9- Çok yağmur, kar, fırtına, çamur, çok soğuk olmamak.
ÂMİR İZİN VERMEZSE
“Memur ve işçi köle sınıfına dâhildir. Patron veya müdür izin vermezse, o kişiye Cuma Namazı farz olmaz” demek doğru olmaz. Yani; “Memur ve işçi köle sınıfındandır, hür değildir” demek yahut onları mahkûm [hapis] durumuna sokmak yanlış olur. İşçi, memur, başka zaman o kadar fazla mesai yapayım diyebilir veya maaşımdan kes diyebilir. Yani bir uzlaşma olabilir. Uzlaşmaya yanaşmayan âmir, vakit namazlarını kıldırmayabilir. Patron kıldırmıyor diye namazın farziyeti kalkmış olamaz. Gerekirse iki namazı cem eder, yine namazını kazaya bırakmaz. Cumaya kesin gönderilmezse, Cumanın farziyeti kalkmış olmaz, o zaman Zuhr-i Ahir Namazı kılınır. Yani o günkü öğle kılınır. Hiçbir patronun namaza mani olmaya hakkı olmaz. Namaz vakti kadar ücretinden kesebilir veya fazla mesai yaptırır.
GÖZLERİ GÖRMEYEN
Gözleri görmeyene, yardımcısı olsa da Cuma Namazı kılmak farz değildir, fakat yardımcı olmadan kendisi camiye gidebiliyorsa, o zaman farz olur. (S. Ebediyye)
Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:
“Allahü Teâlâ, yerlerin, göklerin Yaratıcısıdır. Dağları, denizleri, ağaçları, meyveleri, mâdenleri, mikropları, hayvanları, atomları, elektronları, molekülleri yaratan O’dur. Birinci Semâyı Yıldızlarla süslediği gibi, yeryüzünü de, İnsanları yaratmakla süslemiştir. Basît cisimleri, elemanları, O yaratmıştır. Bugün Cumâ Namâzını Alacahasan Câmiinde kıldım. Hoca Efendi, hutbede hep faizden bahsetti. Hoşuma gitdi, ama uzun sürdü biraz. Bu doğru değil. Hutbeyi uzatmak Mekrûhdur. Kısa kesmek Sünnetdir. En birinci farz nedir? Namazdır. Mü’min, Namâzı aslâ terk etmez. Namâzı terk eden kimse, Evliyânın kalbinden Feyz alamaz, Nûr alamaz. Çünkü onun Kalbi bunları almaya müsâit değildir. Yâni kalbi Bozuk dur. Nasıl ki radyosu, televizyonu bozuk olan kimse, radyo dalgalarını alamaz. Bunun gibi, kalbi bozuk olan da Evliyânın yaydığı Nûrları, Feyzleri alamaz. Evliyânın kalbinden Nûr almak, Feyz almak için başka şartlar da var. O şartlardan mühim olan bir şey daha var. Büyükler, bunun üzerinde ısrarla duruyorlar. Peki, nedir o? Helâl lokma yemek. Helâl lokma yemeyenin, yâni haram yiyenin kalbi körlenir, siyahlanır, kararır. Kalp kararınca da Feyz alamaz. Neden? Çünkü Evliyânın Feyzi kalbe gelir. Akla ve kafaya gelmez. Evliyânın kalbinden yayılan Nûrlar, Feyzler, ancak temiz olan Kalplere, nasibi olanlara ve bazı şartları taşıyanlara gelir. Feyz almanın bir şartı da edebdir. Peki, edeb nedir? Edeb, haddini bilmekdir. Yâni terbiyedir, tevâzûdur. Büyüklerin kalbinden, ancak edebli olanlar Feyz alır. Feyzin geldiği, Feyzin alındığı nerden anlaşılır? Bunu Peygamber aleyhisselâma soruyorlar. Peygamber Efendimiz de buyuruyor ki; ‘Yeşrah Sadrahu Lil İslâm’. Ne demek bu? Yâni, bu Feyzi alanın kalbi, İslâm’ın Nûru ile nûrlanır. Kalbi Nûrlu olan da, dünyadan nefret eder. Âhireti sever ve Âhirete meyleder. Böyle buyuruyor, Peygamber Efendimiz.”
Allahü Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum