Tuhup halkı arasında ‘Davut Koro’ adıyla tanınan dedemizin bahçesinde bir zerdali ağacı vardı.Diğer bahçelere giden yolun kenarındaydı. Meyvelerin tam olgunlaştığı Haziranayı başlarında zerdaliler yığınlarla ağacın altına düşerlerdi. İslami birgelenek olarak genelde yol kenarında bahçeleri bulunanlar, gelip geçenlerin,yolcuların yemesi için meyve ağaçları dikerlerdi. Bahçe sahibi bununla sevapkazandığını düşünürdü. Yol ağızlarında bulunan ağaçların meyveleri satılmaz,yerli- yabancı herkesin yemesi için bir nevi vakfedilirdi. İslami ilkeleredayalı bir gelenek olarak sürüp gidiyordu.
Davut Koro, sözünü ettiğimiz bu zerdali ağacını da buamaçla yol kenarına ekmişti. Her fırsatta da bu ağaçtan yemenin serbestolduğunu köy halkına duyurmuştu. Yoldan gelip geçenler, iştah kabartan bumeyvelerden yemeden geçemiyorlardı. Davut Koro insanların yediğini gördükçemutlu oluyordu. Bu hüsnü niyetten dolayı olsa gerek bu ağaca bereket girmiş,Kudret eli zerdali yağdırmıştı. Zembillerle topluyorlar, dağıtıyorlar,yiyorlar, yine de sanki hiç eksilmiyordu. Meyveler toplandıktan yarım saatsonra ağacın altı sanki toplanmamış gibi dopdolu görünüyordu. Bunda aslamübalağa yoktur. Defalarda bizzat bendeniz şahit olmuşumdur.
Bir gün, başka köylerden iki adam Davut Koro’yamisafir gelmiş. Davut Koru onları bahçesinde gezdirmiş. Bu meşhur zerdaliden deonlara yedirmiş. Adamlar bu ağacın bereketine hayran kalmışlar. Akşama doğru da eve gitmişler. Evin damındayer hazırlanmış, akşam yemeği ikram edilmiş. Abdest ve namazdan sonra ayrılmakiçin izin istemişler. Davut Koro misafirlerin bu ani ayrılma kararına hayretetmiş. Çünkü daha önce geceyi orada geçireceklerini ve ertesi günayrılacaklarını söylemişlerdi. Davut Koro gitmemeleri için ısrar etmiş: “Yahu size ne oldu? Hani kalacaktınız, yoksabizim halimizi mi beğenmediniz? Gecedir, yollarda tehlikeler olabilir, gelingitmeyin!” Misafirle ise, “Hayırmutlaka gitmemiz lazım, önemli bir işimiz vardı onu önce düşünememiştik. Yoksahâşâ sizi beğenmemek değil!” diye diretmişler. Nihayet onlar yatsı vaktindeayrılıp gitmiş. Davut Koro misafirlerini uğurladıktan sonra, bahçeye inmiş.Yanına bir-iki zembil alıp zerdali ağacına gitmiş. Zayi olmasın diye ağacınaltına düşen meyveleri toplamaya başlamış. Birden ağaçtan önce bir hışırtı duymuşsonra paldır küldür bir adam ağaçtan yere düşmüş. Şaşkınlıkla ne olup bittiğinianlamaya çalışırken bir de bakmış ki bir gürültüyle ağaçtan bir kişi dahapaldır küldür düşmüş. Fanusun ışığını tutmuş, bir de ne görsün, yere devrilen oiki kişinin akşam ağırladığı misafirleri olduğunu fark etmiş. Meğerki gündüz buağaç dikkatlerini çekince akşam zerdali hırsızlığı için gelmişler. DavutKoro’nun bahçeye ineceğini düşünmemişler. Bir an Davut Koro’yu ağacın altındagörünce korkudan ne yapacaklarını şaşırmışlar ve atlayıp kaçmaya çalışırken kayıpağaçtan düşmüşler. Rezillik ve mahcubiyet içinde Davut Koro’ya bakakalmışlar. Durumuanlayan Davut Koro öfkelenmiş ve: “Ulanahmaklar, kalsaydınız ben zaten size sabahleyin birer sepet zerdali verecektim.Siz helal olan rızkı haram ediyorsunuz!” diye çıkışmış.
Davut Koro onları azarlayıp iyi bir ders verdiktensonra ceza olarak bir zerdali bile vermemiş, yemelerine de izin vermemiş.Harama karşı hassas olan Davut Koro’dan bundan başka beklenmezdi.
Ne yazık ki birçok insan, dünyalık ve çıkar hırsından helalrızkını haram etmekten çekinmiyor. Oysa sabretseler harama girmeden aynımiktarda belki daha bereketli bir tarzda helal rızka kavuşacaklar ama hırsı vesabırsızlık helalı haram ettirir, kişiyi günaha düşürdüğü gibi dünyada da rezilve mahcup olmasına yol açar.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum