Meşhur bir deyimdir, “sözün açtığı yara; kurşunun açtığı yaradan daha ağırdır diye! Ya da, bir musibetin (insan/toplum üzerindeoluşturduğu etkiyi) binlerce nasihatten daha etkili olduğu gerçeği… Şimdi asıl mesele şu: “iki aydan bu yana, merkez üssü Çin olmak üzere; Koronavirüs olarak isimlendirilen salgın/bulaşıcı bir hastalığın dünya gündemine oturduğu şu günlerde, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere İran, Irak, Suudi Arabistan’da korku ve kâbus alarmlarının verilmesine sebep olmasıyla birlikte, konusu ülkeler, bu ölümcül virüse karşı ne yapacaklarını şaşırmışlardır…
Kurban olduğum yüce Allah’ım! Memur olarak tayin ettiğin bu virüs nasıl bir virüs ki, kanun ve yasaların yapmaktan çoğu kez aciz ve yetersizkaldıkları yerde,senbu hacmi küçük ama korkusu büyük olan virüsle yaptırıp insanların ödünü kopartmışsın… Tüm ilahi ikazlarınla uslanmayan şu insan denen varlığı, “kimi zaman ebabil kuşlarınla, kimi zaman Sodom Gomore ’nin üzerine yağdırdığın azap yağmurunla, bazen ilahlık taslayacak kadar haddini aşan Nemrudun/Nemrutların ordusunu yerle yeksan ettiğin sivrisinek ordularınla dize getirmiş ve şu uslanmaz, arsız, münkir ve hadsiz toplumlara diz çöktürmüşsün!Ve şimdi de, seninmülkün olan şu arzın üzerinde; her türlü şerri, kötülüğü, fitne fesat ve zulüm yapmakla zıvanadan çıkan dünyayı, Korona virüs gibi küçük bir mikropla korkudan ödlerini koparmışsın… Sen büyüksün Allah’ım!
Çin devletinin anarşist ve gaddar Budistleri, Uygur Müslüman Türklere yaptıkları sınır tanımaz zulmün bir karşılığı bir intikamı vardı, olmalıydı değil mi?. İşte yüce Allah, belki de zulme maruz kalan başta Uygur Müslümanları olmak üzere, dünyadaki savunmasız tüm mazlum insanların feryatlarına sessiz kalan dünyanın başına; Koronavirüs gibi böyle mikrobu musallat etmekle, mazlumların ahlarına karşılık vermiş oldu… Şimdi Çin sokaklarda, herkes maskeli, insanlar birbirleriyle tokalaşmamakta, sarılıp öpüşmemekte, ve birçok devlet de, sınır gümrük kapılarını ya kapatmış durumda ya da kontrollü bir şekilde termal kameralar vasıtasıyla, giriş yapan insanların vücut ıssıları ölçüldükten sonra bırakmaktadırlar…
Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” isabetli deyimin manası bu olsa gerek! Geçen gün Almanya başbakanı Angela Merkel’in, genel kurul salonuna girerken kurmaylarıyla tokalaşmadan sırıtkan bir gülümsemeyle geçiştirdiğini ve arkasındaki kadının da (koruması olsa gerek); Çin veya Japon selamıyla yani ellerini çapraz edip göğsüne koyarak oturanları selamlayıp yerine geçmesini gördüğümde; beni İsrail kavminin, yiyecek ve içeceklerine kan vs. ‘nin bulaşırken, Musa (a.s)’a aman ya Musa ilahına dua et de, bu felaketi başımızdan savsın sana iman ederiz dedikleri halde, akabinde de hemen inkâr edip Musa (a.s)’a karşı isyan etmelerini hatırladım…
Aslında her birimizin şu soruyu kendimize sormamız gerektiğine inanıyorum: İslam coğrafyasında yıllardan beri süre gelen savaşlardan dolayı, milyonlarca insanın öldüğünü, milyonlarca insanın ülkesini terk edip başka ülkelere göç ettiklerini, şişme botlarla kara suları aşmaya çalışırken birçoğunun yarı yolda sulara gömülüp öldüklerini, ismetleri kirletilip tecavüze uğrayan binlerce belki de milyonlarca kadının, işkence ve zulme maruz kalan kadın, yaşlı, çocuk ve savunmasız bunca insanın yok edilmeye mahkum hale geldiği/getirildiği bir dünyada; Koronavirüs’ ünbu insanların başına getirmiş olduğu, deryadan bir katre kadar değil midir?…
Hani bazen düşünmeden edemiyor insan, Kâfirlerin ayak oyunlarıve şeytani taktiklerledaima bir şeyler yapmaya çalıştıkları asrımızda; Koronavirüsdenen bu mikrobun da acaba Çin devletinin; şeytani taktiklerinden bir taktik değil midir diye? Ne de olsa nüfusu iki milyara doğru ilerlemiş olan Çin devletinin; fazladan insana pek ihtiyacı da yoktur… Ne yapacak yani, kim bilir belki de böyle bir virüs icat edip başta kendi insanları üzerinde denedikten sonra da dünyaya ihraç edecekken, kendi bombası kendi ellerinde patladı. Belki de başarsaydı, sonra da dünyaya, haydi gelin Koronavirüs ’ün ilacı bendedir deyip; ekonomisine güç katacaktı. Ama Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin nasıl ki hesabı tutmadıysa; galiba Çin’inhesabı bu sefer tutmadı ve böylece sert bir kayaya çarpıp icat ettiği bombası kendi ellerinde patladı… Allah her şeye kadirdir. Kul çaresiz kaldığında, Allah’ın bazen görünür bazen de görünmez orduları devreye girip işi hal ederler! Televizyona Prof. ‘ün biri çıkmış diyor ki; ellerinizi günde en az üç defa dirsekleriyle birlikte yıkamakla, Koronavirüs ’ten korunabilirsiniz! Ya adam, sen şuna neden Abdest alın diyemiyorsun da, ellerinizi bol sabunlu suyla günde üç kez yıkayın deyip geçiştirmeye çalışıyorsun? Yoksa birileri bunların ağızlarına dikiş mi atmış ne? Hani şu adına Vakıflar falan kurulmuş bir kadın vardı ya, hatırlarsınız! Malume ’nin şöyle bir sözü vardı: “Başı örtülü bir kadın gördüğümde, alerji oluyorum diye!” Sonra ne mi oldu? Kansere yakalandı, saçları döküldü ve ahiri ömründe,o çok nefret ettiği eşarbıbaşına takmaya mahkûm olmuştu! En büyük Allah’tır, başka büyük yok! Dua ile… 12 Mart 2020.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum