Reklam Alanı

Duyduğumuz her şeyi söylemek zorunda mıyız?

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Haber ve bilgi kirliliğinin havada uçuştuğu,çoğu insanların mesnetsiz ve delilsiz konuşmaktan hoşlandığı, dürüst insanlarınyerilip; sahtekârların el üstünde tutulduğu bir süreçten geçmekteyiz! Ancak bende Müslümanlardanım diyen biri için; şartlar ne olursa olsun, her hangi birkonu hakkında, duyduğu bir şeyi araştırmadan, tahkik etmeden, peşin ve rastgelekonuşup hüküm vermesi hem yakışmaz, hem de adil bir davranış biçimi değildir… Beşer olmamız hasebiyle, çok büyükzaaflarımızın olduğu muhakkaktır. İyilik de yaparız, kötülük de. Bazensevindiğimiz gibi, çok üzüldüğümüz anlarımız da olmaktadır… Lakin, sokak veçevre kültürünün, toplumda zirve yaptığı günümüzde; insanların söyledikleri herşeyi konuşmak zorunda olmadığımızı bilmemiz lazımdır… Mesela, bu gün çok iyitanıdığımız ve dürüstlüğünden şüphe duymadığımız bir insanın; yarın menfi birdeğişime uğraması halinde, onun dünkü dürüstlüğünün üzerinden,bu günkübozulmuşhalini savunamayız, savunmamalıyız. Çünkü, genel bir kaide olarak (bu aynı zamandafıkıhta da bir kaidedir); olay ve hadiselerin görünenyüzüne göre konuşup, onagöre tavrımızı belirler ve niyetimizi ortaya koyarız. Gerçekten de, bazıinsanlarla ilgili, buna benzer birçok olaya tanıklık ettiğimiz zamanlarımızoldu! Fakat her şeye rağmen, yol ve dava arkadaşımız olan insanların; şayet birgün menfi değişimlere uğraması halinde, onların düzelebilecekleri temennisiyle,tekrar kazanmak adına,biraz zamana bırakmalıyız… Onlar hakkında, bazılarının ileri geri konuşuponları kötülemelerine hemen onay vermemeliyiz. Ön yargı ve peşin hükümlülük,hiçbir zaman insanlara ve toplumlara yarar getirmeyeceğini,getirmediğinibilelim. Onun için duyduğumuz her haberi, her bilgiyi, söylemek ve konuşmakzorunda değiliz. Peygamber-i Zişan Efendimiz (s.a.v)’in: “Kişinin duyduğu herşeyi söylemesi, ona günah olarak yeter.” İhtarına kulak verip, gelişi güzelinsanların günahlarına girmekten kaçınmalıyız. Özellikle, yaşadığımız zaman diliminde; çağın Nemrutve Firavunlarının, yekvücut olup Müslümanlara saldırdıkları, İslam coğrafyasınıkan ve gözyaşı deryasına çevirdikleri, dahası yerli uşak ve işbirlikçilerinikullanarak, Müslümanların arasına fitne fesat yaymaları ve onları, “köken”ideolojileri üzerinden birbirlerine kırdırmalarının olduğu bu zor ve çetinzaman da; birbirimize daha çok kenetlenmeli ve birbirimizin haklarınısavunmalıyız. Tabi ki, birbirimizin hata ve günahlarınısavunmayacağız, savunamayız da. Lakin, küçük hesaplar üzerinden, büyük problemlerçıkarıp, bölünmenin ve parçalanmanın bize değil, düşmanlarımıza yarayacağınıasla ve asla unutmayalım!... Bakalım çevremizdeki dünyaya ve ona göre birazdüşünmeliyiz. Irak, Mısır, Suriye, Tunus, Libya, Arakan ve doğu Türkistan daolup biten hadiselere bir bakalım: “Neden sadece biz deyip daha temkinlihareket etmemiz gerekmez mi”? Bu gün Müslümanların ve İslam Âleminin, belkide en çetin ve en zor günler geçirdiği dönemlerden bir dönemdir. Kâfirlerin vemünafıkların birleşerek Müslümanlara hücum ettikleri günümüzde, bize düşenbirbirimizin ufak tefek hatalarıyla uğraşarak bitirmemiz değil; daha çokyapıcı, onarıcı, imar edici ve muhabbetle gücümüzü birleştirmektir. Televizyonne dedi? ABD ne dedi, Fransa İngiltere ne dedi, BM ne dedi ne olacak demekyerine; “Rabbimiz ne buyurmuş, Efendimiz bize neyi tavsiye etmiş, KerimKitabımız bize neyi helal neyi haram kılmıştır deyip ona bakmalı, toplumsalsıkıntılarımızı onların şifahi düsturlarıyla tedavi etmeliyiz.” İşte ancak o zaman, fitne ve şer def olur,topluma huzur gelir. Başkalarının ağzıyla konuşup birbirimizi boğazladığımızmüddetçe, hedefimize ve menzilimize ulaşamayacağımızı unutmamalıyız.Unutmayalım ki: “Şayet dışımızdakilerin istekleri doğrultusunda,olur olmazşeyleri konuşup ve ona hareket edersek; Malazgirt de, Çanakkale de, hezimete uğrattığımız düşmanlarımıza yenilmiş olacağız. Birbirimizisevmeli, sıkıntılarımızı paylaşmalı ve sahip çıkmalıyız. Müslümanın, ALLAH veResulü birde Müslümandan başka dostunun olmadığını özellikle bilelim… Selam vedua ile.
Duyduğumuz her şeyi söylemek zorunda mıyız?
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.