“Entelektüel Yalnızlık”isimli yeni kitabımız “Yüzleşme Yayınları”ndan çıktı. Çok şükür! Editörüntalebi üzerine kitabı inceleyen Kurancı/mealci temayüle sahip bir ilahiyatçıkardeşimiz kitapla ilgili rapor niteliğinde bir yazı kaleme aldı. Yazıyı bana dagönderdi. Yazının yüzde doksanına katılmıyorum ama dürüstlük gereği yazıyıolduğu gibi paylaşıyorum.
“Yazılarda tasavvufanlayışının baskın etkisi görülmekte. Bununla birlikte kaynağını Kur'an-ı Kerimdeğil, tasavvuf anlayışının uç görüşleri örneklendirmelerde kullanılır.
"Asi Ruhlar"metninde yazarların "tanrılaşma" iddiaları dillendirilir."Aşk’aDair" Resulullah hakkında şirk iddiası olan "Kainatın Efendisi"tabiri kullanılır. Oysa Kur'an'da bu tabir sadece Allah için kullanılmaktadır.Özellikle İslam'ın mevzu olduğu yerde "efendi" kelimesi sadece Allahiçin kullanılmaktadır. Aynı bölümde Allah için "meleklerin efendisi"denilerek Allah'ın uluhiyetini kısıtlayıcı bir mana yüklenmiştir. Bu anlatınınİsrailiyat olduğunun farkında olmasına rağmen doğruluğunu kabul ediyor.
"NazMakamında" metninde, "Hep susan, hep bakan, hep uzakta" olanın başta bir insan olduğu zannedilirken, metninilerleyen cümlelerinde sessiz kalan, müdahale etmeyen ve uzak duranın Allaholduğu ortaya çıkar. Sapık tasavvufî bakışın Yahudilik ile harmanlanmış bakışaçısıyla, kendisini yoktan var eden Allah'a açık açık isyan eden, suçlayan birbakış açısı konmuştur ortaya. Metnin sonunda da yaptığının küstahlık olduğunukabul eder. Lakin bu geri adım gibi görünen kabulün yazarın yazdıklarınıyazmasına ve kitabında basmasına engel değildir. Görünen netice Rabb'ine olanisyanını diğer kullara da övünerek anlatması Rabb'ine olan kibriningöstergesidir.
"Okumak veYazmak" metninde büyük bir cehaletle "okumak tüm kutsal kitaplarınemri" denmekte. Oysa bu sadece Kur'an'ın emridir. Yazarın diğer"kutsal" saydığı kitapların böyle bir derdi yoktur.
Metinlerin başındailahı sorgulayan, zaman zaman ateizme kayan söylemler serdeden yazar, sonadoğru kendince doğruyu buluyor: Hümanizm. Farkında değil. Lakin tasavvuf ilebirlikte insanı kutsallaştıran, ilahı insanlaştıran tasavvufta karar kılıyor.Tasavvufun insanı ilahlaştıran öğretisine ve zühde övgüde bulunuyor.
Ayrıca son yazılarındaSaid-i Nursi hayranlığı gözleniyor. Saidi Nursi'den alıntılar yapılırkenyazarın 'nurcu' yüzü ortaya çıkıyor. Bu yazıların yazıldığı dönemin 'cemaa'in'FETÖ' öncesinde mi olduğu veya sonrasında mı olduğu yazara sorulmalı. Ziraözellikle makalelerde "Nurcular" tabiri de bunu düşündürüyor.
Bu entelektüelyazarımız yalnız kalmaya mahkum. Zira düşünceleri bir siyasi, dini ideolojiveya düşünceye ait değil. Dindar birisi değil. Lakin dinsiz de değil. İntiharetmeyi anlatan ve metin sonunda 'intihar edenlerin haklı' olduğuna dair sonucuda dini bir yaklaşım değil.
Yazarın çok şeyokuduğu; fakat her okuduğu da eleştirisiz kabul ettiği için zihinsel birkarmaşaya düştüğü; inancındaki durumun sebebinin de bu olduğu sonucunavarılabilir.
Her şeye rağmen yazarıngerek doğu, gerekse batı edebiyat, sanat ve felsefesi hakkında çok şey okuduğuda yine yazılarından çıkarılabilir. Özellikle "Yarar ve Değer KavramlarıÜzerine" metni okunmaya ve üzerinde düşünülmeye değer.”
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum