Reklam Alanı

SALGIN VEYA ÖLÜMFOBİ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Topumda büyük çapta, korku ve endişenin hakim olduğu bir gerçek. Ancak tüm olup biten şu olumsuz tabloya rağmen, ne yazık ki bir kısım insanların hala işin ciddiyetini kavramayıp ve olanların birer şakadan ibaretmiş gibi hareket ediyorlar. Ne ki, gerçek olan; toplumda ciddi manada bir salgının olduğu ve ona yakalananların bir kısmının öldüklerini gördüğümüz halde; yeterince ne tedbir ne de ibret almadığımızdır. İnsanlar tedbirlere riayet etsinler veya istemesinler, toplumu sarıp sarmalamış olan salgınfofi denilen kabusun etkisiyle yatıp kalktığını inkar edemezler. Normal bir gribe yakalanan herhangi bir insanın bile korona korkusu taşıdığını ve bu korkudan dolayı çok mecbur kalmadıkça, hastaneye bile gidemediği herkes tarafından bilinmektedir. Evet, salgınfobi deyip geçmemek lazım. Hikayedir anlatılır: "vakt-i zamanında Veba hastalığı ile bir adamın yolu kesişir. Adam Vebaya nereye gidiyorsun der Veba: Basra’ya diye cevaplar. Peki kaç insanın ölümüne sebep olacaksın dediğinde, veba; beş bin insan der. Aradan biraz zaman geçer ve Basra’da veba hastalığından altmış bin insanın öldüğünü duyulur. Derken adamla veba tekrar karşılaştıklarında adam: Vebaya hani beş bin insan demiştin, ama altmış bin insan öldü! Veba: inan ki benim sebep olup ölen insan sayısı beş bindir. Diğer elli beş bini de korkudan ölmüşler diye cevaplar. Ders çıkarılacak türden bir kıssa! Yani salgın veya Koronafobi denilen vaka; her birimizin kafasında az veya çok bir yer edinmiş olduğunu inkâr edemeyiz. Sosyal mesafe, maske, ve inkitaa uğrayan sosyal ilişkiler... Cemiyet hayatını olumsuz yönde etkileyen şu salgın, psikolojik olarak herkesin bilinç altına kazınmış vaziyette... Şöyle bir hikâye anlatılır: "Aşiret ağası, misafir odasında bulunan herkese şöyle seslenir: "hanımından korkan ayağa kalksın! Aşiret ağası dahil herkes ayağa kalkar, bir kişi hariç. Ağa kalkmayan adama, ula sen benden cesaretli misin ki ben kalktım sen neden kalkmadın diye azarladığında; adam: ağam Allah ömrüne bereket katsın vallahi senden hanım lafını işitince, dizlerim tutuldu hiç kalkamadım diye cevaplar. İşte korku böyle bir şey. İnsanin bilinç altına herhangi bir şey girmeye dursun bir kere; ondan sonra korkular, kabuslar, huzursuzluk ve çaresizlikler zinciri birbirini takip ederler. Yanılmıyorsam bundan bir buçuk iki ay önceydi, Harran Üniversitesine kızımı götürmüştüm. Bekleme salonunda oturan bir hanımın sürekli telefonundan birilerini aradığı dikkatimi çekmiş ve kendisine hayırdır kardeşim bir sıkıntınız varsa yardımcı olalım dediğimde hayır eşime ulaşamıyorum da diye cevaplamıştı. Kızım kendisine hayırdır rahatsızlığınız nedir diye sorduğunda, kadın; biz köyde ikamet etmekteyiz. Komşum olan kadına ya çok başım ağrıyor ve ateşim var diye söylediğimde bana: sakın sen korona olmayasın dedi ve sanki içimden bir şey koptu ve çok korktum. O gün bu gündür iştahım yok yemek yiyemiyorum ve dizlerim yüreğim sürekli titreme hâlinde demişti kadıncağız... Şimdi şu salgının toplumda nasıl bir ölümfobiye dönüştüğünü gördünüz mü? İnanın süreç böyle devam ederse, aynı ailenin fertleri olarak her birimizin ayrı ayrı odalarda yatıp kalkacakları günler bizi bekliyor demektir. Allah sonumuzu hayreylesin. Selâm ve dua ile.
SALGIN VEYA ÖLÜMFOBİ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.