Reklam Alanı

HAKSIZLIĞA UĞRAMAK

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
İnsan,Yüce yaratıcı tarafından uzun bir “ebedü’l-âbâd” yolculuğuna çıkarılmışbir yolcudur. Bu yolculukta Küçük-büyük, uzun-kısa çeşitli duraklardan vemolalardan geçirilmektedir. Ruhlar âleminde başlayan yolculuk, ana rahminden,dünyadan, berzahtan geçerek ahiret diyarına doğru yol almaktadır. Buyolculukta insana fazla cazip gelen ve kendisine bağlayabilen duraklardan olandünya, çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık güzergâhlarıyla insanı farklıatmosferlerin içinden geçirmektedir. Ebedi saadeti unutup dünyaya dalmamasıiçin dünyada her şey “fani” ve “fena” vasıflarıyla insanın karşınaçıkarılmaktadır. Tüm kutsal metinler, tüm peygamberler, her şeyin gelip geçiciolduğunu, bu geçicilere bel bağlanılmaması gerektiğini insana ders vermiştir.Hz. İbrahim (AS), “lâ uhibbu’l-âfilîn: batıp kaybolan gelip geçici şeylerisevmem!” demekle insan fıtratının sesi olmuştur. Budünya hayatının fani olmasının yanında “fena” özelliği de vardır. Fani olan herşey aynı zamanda fenadır, insanın sevgi ve bağlılığına müstahak değildir; insanancak baki olana meftundur. Dünyanın fenalığını ortaya koyan ve ümitleriahirete çeviren önemli hususiyetlerden biri insanların uğradığıhaksızlıklardır. İnsan fıtratı adaleti ister; dünya hayatı ise fıtratınbeklentisi olan adalet anlayışından uzaktır. İnsanlık tarihi boyunca emeği gaspedilmeyen, bir şekilde parası haksız yere yenmeyen bir insan yoktur. Herinsanın hayatında mutlaka bir şekilde hırsızlar, dolandırıcılar haksızlıkyapanlar tarafından emeği çalınmış, hakkı yenmiştir. Nasılki insan mutlaka hastalanır, ömür boyu hiç hastalanmayan bir insan yoktur;Kendini ne kadar korusa da bir şekilde bir hastalığın mikrobu ona ulaşıp hastaeder; aynı şekilde sosyal hayatta da mikrop mahiyetinde hırsız, soyguncu,dolandırıcı, hak yiyen, haksızlıkla beslenen kişiler bulunduğu için mutlaka herbir insana ulaşıp hasta eder gibi, hakkını, malını, parasını yerler. Birtarım arazisinde ekinlere musallat olan çeşitli kuş, kurtçuk ve böceklerin ekinsahibinin emeğini gasp ettikleri, onu mağdur duruma düşürdükleri çokgörülmüştür. Bunu önlemek için geliştirilen çeşitli tarım ilaçlarınınkullanıldığı bilinmektedir. Söz konusu bu ilaçların ürüne, hatta araziye dezarar verdiği ortaya çıkmıştır. Kur’an’da, cinlerden olduğu kadar insanlardanda şeytanların bulunduğu, bunların şerrinden Allah’a sığınmak gerektiği bildirilmiştir.İşte bu “şeytan insanlar” ekin tarlasına musallat olan yaratıklar gibi, emekharcayarak helalinden rızkını kazanmak isteyen diğer insanlara şeytani yollarlazarar vermekte ve emeklerini heba etmektedirler. Unutulmamalıdır ki insanlarınahiret hayatını tehdit eden şeytanların yanında dünyasını da karartan şeytanlarbulunmaktadır. İnsan,aslında hemcinsiyle alakadardır. Birbirlerinin sevinçleriyle sevinir,üzüntüleriyle üzülürler. İnsanlık fıtratı bunu gerektirir. Ancak insanlıkfıtratı bozulup “şeytan fıtratına” dönüşenler, hemcinslerine her türlü zararıvermekten çekinmezler. Gaspçılar, hırsız ve soyguncular, başkalarının zararıylabeslenen insan kılıklı şeytanlardır. İnsan eliyle insanlık dışı eylemlergerçekleştirenler, “insan eli”ne layık değiller. Bu nedenle Yüce Yaratıcı,bunların ellerinin kesilmesini emretmiştir. Dinlerşeraitler, toplum kanunları, düzenler bunu asgariye indirmeye çalışırlar.Tamamen yok etmeleri mümkün olmaz. Dünyanın “fena” vasfını tamamen yokedemezler. Mesela din olmazsa, her güçlü, zayıfın hakkını yer; büyük birkeşmekeşlik, huzursuzluk, çatışma insanlığı kaplar ve hayat çekilmez olurdu.Ancak din ve kanunlar hak gaspını asgariye indirir, en azından haksızlığı alenive bir hakmış gibi olmaktan çıkarır. Bu durumda da azalmış olur. Dininkanunları, haksızlıkları önlemede uğraş veren diğer beşeri kanunların hepsindenbu konuda daha etkin ve daha başarılıdır. Çünkü din, Yaratıcının kanunlarıdır;Yaratan ise yarattığına uygun olanı en iyi bilendir. İnsanhaksızlığa uğramamak için, gerekli tedbirlerini almalı, hakkını korumalıdır.Ancak hakları gasp edenlerin çokluğu ve bir nevi serbestliği yüzündenhaksızlığa uğrayanlar ve hakkını elde etmeye gücü yetmeyenler sabretmeli,Allah’a havale etmelidir. Çünkü daha büyük zarardan korunmak için küçük zararakatlanmak zarar değil, kârdır. Gerçek adaletin tecelli edeceği, her haklıyahakkının verileceği Mahkeme-i Kübra’yı unutmamalıdır.
HAKSIZLIĞA UĞRAMAK
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.