Herinsan yaratılıştan, masum olarak doğup dünyaya gelir. İnsanın tabi olduğu ırkı,yaşadığı coğrafya, mizacı, mezhebi, meşrebi, tabiiyeti; onun tercihi sonucundameydana gelmiş olan şeyler değildir. Dolayısıyla, insanlar iki zümre olaraktanımlanır ve her zümrenin de idealini temsil eden bir kimliği vardır!.Müslümanların tek bir kimliği vardır ve bu kimliğin ismi İslam’i kimliktir.Müslüman’ın tabi olduğu mezhebi, meşrebi ve intisap ettiği tarikatı onun üstkimliği değil, alt kimliğidir.
Yaşadığımızcoğrafyada, son yüz yıllık tarihi sürece baktığımızda; dışarıdan ithal edilenideolojik ve felsefi kuruntuların mimarları;(istisnalar olmak kaydıyla)insanları batıl ideolojilerle formatladığı malumdur. Ve bu yanlış formatlamasonucunda; başta ırkçılık olmak üzere, beşeri ve batıl ideolojilerin birçokhurafeleri, insanlara kurtuluş kapıları olarak sunuldu.
Cumhuriyetlebirlikte, gelişen ulus, Kavmiyetçilik milliyetçilik zihniyeti sonucunda, tektip toplum oluşturma gayreti, insanlara dayatılmaya çalışıldı. Bu sapıkfikirlere karşı çıkan erdemli insanlar ise, yasalarla korunan veresmileştirilen Kemalizm ideolojisi havarileri tarafından, potansiyel suçluolarak ilan edildiler, takibe alındılar, ipe götürüldüler, sürgüne sevkedildiler vs.…
Devletiellerine geçiren dönemin devrim yobazları; kendileri gibi giyinmeyen, kendilerigibi düşünmeyen, kendileri gibi konuşmayanları, gericilikle, yobazlıkla, devlethaini gibi yaftalarla karaladılar ve birçoğunu, mahkeme koridorlarında bir ömürboyu süründürdüler.
Bu minvaldeunutturmak istedikleri tek bir gayeleri vardı: Müslümanların İslamikimliklerini unutturmak ve hassasiyetlerini köreltmekti… Yapabildiler mi,yapamadılar mı? Sorusunun cevabı: son kırk yıllık ülkemizin yaşadığı çalkantılıdönemin, maddi ve manevi faturalarında saklıdır!. Her şeye ve her dayatmayarağmen, unutmamak gerekir ki, Müslümanlar için tek bir kimlik vardır ve o da,İslam’i kimliktir. Fakat ne hazin bir olaydır ki, yıllarca memleketin eğitim veöğretim kurumlarında; genç dimağların beyinlerine, Türk milliyetçiliğini hervesileyle, sabah sabah, tabir caizse amentü gibi okuttular, ezberlettiler!...Hal böyle olunca tabi, ateşe körükle gidenler de boş durmadılar ve karşı atağa,Kürt milliyetçiliğini alevlendirdiler.
İşteson yarım asırlık sürece baktığımızda, özellikle ülkemizde, kimlik meselesiyüzünden; on binlerce köy ya boşaltıldı, ya yakıldı, ya da meskûn halkı göçezorlandılar. Dahası, çatışmalarda binlerce insan öldürüldü, milyar dolarlarlaülke ekonomisi zarara uğratıldı, öyle ki, insanlar en yakınlarından bilekorkacak hale geldiler. Peki, müspet bir sonuca ulaşıldı mı? Hayır, sonuç hepfiyasko oldu!...
Biryılı aşkın gibi bir zaman önce, okullarda sabahları okutulan “andımız ”ınkaldırılmasına; Kemalist sol cenahtan büyük tepkilerin gelmesi; milliyetçiliğinhala bu ülkede, birçok insanın sığındığı bir medet hane olmasının niteliğinitaşımakta olduğunun açık bir resmidir. Milliyetçilik veya namı diğer ırkçılıkhastalığı, mezhep meşrep taassubu, particilik, sentezcilik, ötekicilik azınlıkçoğunluk gibi ayrıştırıcı setler kalkmadığı müddetçe; bu topraklara huzurungelmesini beklemek, sadece serabı su zannetmekten başka öte bir şey değildir.
1970’liyılların Türkiye’sine baktığımızda, sağ sol davaları, sokak kavgaları veüniversite gençliğinin çatışmaları; ülke insanı için bir karabasan olduğunugörebiliriz… Asabiyet ve milliyetçilik kavgalarında, nice genç fidanlar,hayatlarının baharında; ya kim vurdu ya kurban gittiler, ya faili meçhul adıaltında defterleri dürüldü ya da başka şekilde hayata veda ettiler. Tüm buyapılanlar, üst kimlik, alt kimlik diye toplumda kangren gibi yayılan“tek-tipleştirme” hastalığın bir tezahürüydü… Gelinen noktada ise, bir kısıminsanların hala politik partilerden, Komünizmden, Kapitalizmden, Sosyalizmden medetumdukları ve batıla çağıranların peşlerinden sürüklendikleri gerçeğidir.Günümüzde kimlik meselesinin tek bir çözümü vardır, o da: “renk, ırk, mezhep,meşrep taassubu, bölge ve siyasi görüşleri, ideolojik ve indi dünyagörüşlerinin tümünü bir kenara bırakarak; Kürdiyle, Türküyle, Arabıyla,Çerkez’iyle, manav ve Laz’ıyla, İttihadı İslam’ın evrenselliği için, Uhuvvetitesis etmekle mümkündür. Yoksa bu hamur daha çok su alacak gibi gözükmektedir.Evet,nihayet olarak; İslami kimlik,İslam kardeşliği diye bir dertleri olmadan,beşeri reçetelerin gölgesine sığınıp barış ve huzurun tesis edileceğinizannedenler, biraz daha tarih okusunlar!..Samimi, ihlaslıve İstikamet sahibi olmamız temennisiyle, birbirimize dua edelim!. Selamettekalın.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum