İyi yarınlara dair,ne de güzel düşlerimiz vardı/ Gözlerimiz kötülüğe değil, hep iyiye doğru bakardı. Kışı düşünmez, güze aldırmaz, yazı savar hep baharı düşlerdik/ Meğerki, baharı da katletmek için bekleyen cellatlar varmış da bilemedik!
Düşlerimiz vardı, adil ve huzur dolu bir dünyanın oluşmasına/ Göz dikmezdik, hiç kimsenin kesesine, kasasına sofrasına! / Balık yemeye değil, balık avlamaya namzet etmiştik kendimizi/ Kıt kanaat de olsa, inanmıştık bir gün, yakalarız diye, hedefimizi! Ne çare ki, yolumuz üstünde bir türlü tükenmezdi,hak bilmez haydutlar/ Bazen kışa bile gıpta ederdik, çünkü uzaklarda kalmaktaydı bahar!
Düşlerimiz vardı, ölümmukadder, ama katil’siz bir dünya olsundu, adilce/ Lakin dinmiyordu savaş orkestralarının ölüm ve zulüm kokan tuşları adice!/ Öldürmeye and içmişlerdi, adeta masum düşlerimizi/ Öyle ki uykudan bile sakınır olmuştuk, yorgun gözlerimizi! Ve düşlerimiz vardı, renkleri; albenili, mor, turkuaz ve yeşildi/ Oysa, zulüm kokan bir dünyada; renklerin rengi bile sefildi…
Maziye, yani eskimeze gitmek için hep çırpınır dururduk/ Bunları düşlerken, bazen olgun bir insan, bazen de masum bir çocuktuk! Şimdi her taraftan, ateş yağmakta masumiyetin üzerine/ Masumiyeti öldüren, kirli ve şerli katiller, hançer saplamakta insanlığın beynine!... Düşlerimiz tarumar oldu, kâbuslarla yatar kalkar olmuş adeta dünya/ Gecelerde çok uzun olmuş sanki; hiç bitmek bilmiyorbu kabuslu rüya…
Evet, düşlerimiz vardı, insanların adil olduğu bir dünyaya dair / Çocukların mutlu, hayvanların zulüm görmediği ve makberlerden yükselen o ebedi nida: ALLAH bir! Hani, ne oldu ruhları mest eden o güzelim azadolan nağmelere/ İnsanları irşad etmeye namzet, diyar diyar gezen; dervişane erenlere? Neler geldi ki başımıza, böylece ellerimiz birden sıkı bağlandı/ Sevgiyi, kine nefrete boğduranlara gönlümüz nasıl kandı?
Düşlerimiz vardı, yeşile, beyaza, gelincikleri konuk eden baharlara/ Hal-i mamur, istikbale iştiyaklı; güzel düşler sahibi nesillerle yarınlara! Düşlerimiz vardı, küçüklerin şefkat, büyüklerin saygı gördüğüzamanlara dair/ Burunlarını dahi göstermekten, hayâ eden anaların, yetiştiği o kutlu bir devir! Ve düşlerimiz vardı, aşkın aşk, sevginin sevgi; bakışların yalnız samimiyet koktuğu/ Namertlerin, bırakın el atmaya; gözlerini bile çevirip bakmaya korktuğu! Kenetlenmiş zırhlı duvar gibi, ayrılığa geçit vermeyenlerin kurduğu bir dünya/ Rüya ise de, düşlediğimiz ya Rab; bitmesin ki gece hep süregitsin bu rüya!
Oysa dumanlar yükselmekte şimdi, her tarafından düşlerimin/ Aksa ’da işgal ve ölüm, Anadolu’da yozlaşma, Asya’da geçit vermez zulümden feri tükenmiş gözlerin! Karanlığa bürünmüş dünyada; gözler kör, kulaklar sağır ve diller lal olunca/ Zulüm, zalimin keskin kılıcı; durmadan keser geçer, adalet dirilmeyince! Adaletin olmadığı yerlerde, zulüm kol gezer; masum düşler,bir birkatledilir/ Sevgi ve merhamet yerine, kin ve fitne tohumları,kara toprağa ekilir…
Taklitçilik, tefrika, haset ve asabiyettir Ümmeti dağıtan ur/ Devam ettikçe bu maraz, insanlar güzel yarınları çok zor bulur… Ya silkinip, ayağa kalkmalı ve etmeli bu gaflete paydos birden/ Medeti düşmanından değil, yaratanına sığınıp; kendine gelmeli tez elden! Ve ram olunmalı hakkın yoluna, tali meseleler toptan bir kenara atılmalı/ Dalaletin safında varsa aldanmış, hemen koşup hakkın yanında yer almalı!
Umulur ki sadra şifa olur, azda olsa insanlık biraz da huzur bulur/ Yeniden, güneş ısıtır, ay aydınlatır ve cihanda asayiş olur! Çocuklar yeniden kör ebe oynasın, yetişkinler de çelik çomak/ Ekâbir zümresi, edep erkân meclisleri kursun; yansın yeniden kahveyi ısıtan ocak… Ne olurdu sanki, düşlediğimiz düşler gerçeğe dönüşseydi; bahar gelseydi yeniden/ Sadece yürekleri okşayan renkler raks etse, şifa bulsaydı her bitkin beden!... Evet, düşlerimiz vardı, kötülük, kin, haset ve şiddet barındırmayan,masum düşler/ Dünya huzur mu arar? Tek yol, ilahi emirlere teslim olup,ama-sız samimiyetten geçer… Başka bir yol bilmem ben, bilen varsa söylesin bari/ Ama yoktur, olsaydı şayet; karanlıklar bu kadar olur muydu cari? İyi ve yerini bulacak nice yeşil düşlere! 15 Kasım 2018.
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- NELER OLUYOR? 19 Eyl 2024, 09:26
- İSLÂM'IN HÂKİM OLMADIĞI YERDE ADALET OLUR MU? 12 Eyl 2024, 09:44
- FEDAKÂRLIK VE TEVEKKÜL 09 Eyl 2024, 10:23
- ALLAH İÇİN Mİ, NEFSİN İÇİN Mİ? 05 Eyl 2024, 10:38
- MAZLUMLARIN HAKLARINI KORUYAN HILFÜ-L FÜDUL'LARI ARAR OLDUK! 02 Eyl 2024, 09:45
- UYANIŞ İÇİN! 29 Ağu 2024, 09:43
- SORUN CİDDİ HABERİMİZ VAR MI? 26 Ağu 2024, 10:31
- BİRİ SEVİNMEK Mİ DEDİ? 22 Ağu 2024, 11:26
- HAZ VE HIZ ÇAĞININ TUZAKLARI! 19 Ağu 2024, 09:34
- NİCELİK Mİ NİTELİK Mİ? 15 Ağu 2024, 09:21
- BEN DOĞUNUN KARLI SİSLİ DAĞIYIM! 12 Ağu 2024, 08:55
- BİR EĞİTİM NUMUNESİ: "GAZZE" 08 Ağu 2024, 09:39
- VAZİYETE YAKARIŞ! 01 Ağu 2024, 09:22
- HER YER KERBELA OLMUŞ HER YER KERBU-BELA'DIR! 29 Tem 2024, 09:21
- BEN GAZZE’YİM! 25 Tem 2024, 09:20
- BANA NE DİYEMEM ÇÜNKÜ? 22 Tem 2024, 09:44
- GAZZE'DEN GELEN MİSAFİR! 18 Tem 2024, 10:01
- GÖNÜL YALAN SÖYLEMEZ GÖNLÜN SESİNİ DİNLE? 15 Tem 2024, 10:38
- KUDÜS'Ü KONUŞMAK 11 Tem 2024, 09:39
- HİCRET: İSLÂM DEVLETİNE GİDEN YOL! 09 Tem 2024, 13:44
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum