Herkesin malumu olduğu üzere Kuzey Irak referandumu,önümüzdeki günlerde de gündemin başat maddesi olacak ve yeni yapılanma veittifakların doğmasına neden olacak.
İran Irak savaşında İran’ın yanında yer alan, 180 bin kürdünSaddam’ın Enfal operasyonuyla öldürüldüğü, kimyasal silahlarla kırılan IrakKürtleri’ne, İran’ın da yardımları olmuştur. Örneğin; son IŞİD saldırılarındaIŞİD’in Erbi’li almasını İran önledi.
Yine Türkiye ile dost olan ve Türkiye’yi kendilerine örnekalan Irak Kürtleri olmasına rağmen, Türkiye ve İran’ın bu referandumkarşısındaki aldıkları tavır anlaşılmaz bir tepki olarak görünmekte.
İran ve Türkiye’ye muhabbeti olan Irak Kürtlerinin, İran’ınve Türkiye’nin bu defakto gibi görünen ama adım adım geleceği belli olanreferandumla yüz yüze gelmelerini beş madde altında ele elmaya çalışarakdengeli bir bakış açısı yakalamaya gayret edeceğiz.
Birincisi, bu referandumun, bölgede işleri daha dakarmaşıklaştıracağı bilindiği halde yapılması, ertelenmemesinin nedenleri.
İkincisi, bu referanduma, İran ve Türkiye’nin karşıçıkışları ve bu karşı çıkışın nedenleri.
Üçüncüsü, batının, batı aklı ve desteği barındıran veKürtlerin kara kaşı kara gözü için değilse; hangi nedenlerle bu referandumunarkasında durduğu hususu.
Dördüncüsü, Türkiye İran’ın sınırlılıkları, kendi Kürtleri,Suriye ve Irak’ta bölgenin içinden geçtiği süreç.
Beşincisi, yeni ittifaklar ve yeni Suriye ihtimali.
Bu referandumun, bölgede işleri daha da karmaşıklaştıracağıbilindiği halde yapılması, ertelenmemesinin temel nedeni tarihten gelendeneyimler ve Kürtlere tatmin edici bir alternatifin sunulmaması gibi iki ananedeni vardır.
Irak Kürtleri, mevcut şartlarda yakaladıkları bu fırsatıkaçırmak istemediler. Onları, yüzbinlerle öldükleri zaman görüp tanıma vekazanma sorumluluklarını yerine getirmeyen bölge ülkelerine; yarın yine bölgedebir düzen tesis edildiğinde de Kürtlerin yüzüne bakmayacaklarını düşünmüş vegüvenmemiş olabilirler.
Bu referandumun, BM tarafından desteklenmemesine ve uluslararasıbir yasallık taşımamasına rağmen geri alınma imkanı yoktur. Bu irade beyanıgerçekleşmiştir. Ne Barzani ne de başka birinin bu sonuçları kabul etmemesininanlamı yoktur. Bunun, geri alınmasının tek yolu, Kürtlerin baskı altındaolmaksızın, kendi hür iradeleriyle yeni bir referandum yapmalarıdır. Bu da,Kürtlere uluslararası güvencelere/garantilere sahip olmak şartıyla sunulacakçözümün/statünün halkın oyuna sunulmasıyla mümkün olabilir.
İşin içinde İsrail ve ABD yokken Kürleri tanımayı, onlaraçözüm sunmayı geciktirenlerin, Kürtlerin, irade beyanını bir tehlike olarakgörmeleri hep bir tehlike olarak var olagelmiştir.
Kürtler, bölge ülkelerince dışlandıkça; İsrail ve batıonlara yanaşmak istemiştir. Bölge ülkelerinin ve Kürtlerin İsrail ve batı ile olanilişkileri; bölgenin tümüne etki ettiği için, bölgenin tüm sakinleriniilgilendirmektedir. Ancak, Kürtler batıya yaltaklanmamakta; tam tersi bir durumyaşanmakta…
Bu referanduma, İran ve Türkiye’nin karşı çıkışları ve bukarşı çıkışın nedenlerinin farklı ve ortak olanları vardır.
Irak Kürtlerinin statü kazanmalarının hem kendiülkelerindeki Kürtleri hatta Kürtler dışındaki yapıları hareketlendireceği hemde bölgede yüz yıla yakındır devam eden sınırların yerinden oynamasının bölgeyikaosa sürükleyeceği endişesi var ki bu endişe yersiz de değildir. Bu durumBarzani' ye ciddi ve tarihi bir sorumluluk yüklemektedir.
Türkiye, bir yandan kendi Kürtleri için endişeliyken,yaklaşan seçim ve Suriye’de yakalanan ivmenin kırılacağı endişesinin yanı sıra,Kerkük ve Musul petrolleri için de endişelenmekte.
İran ise, İsrail ve batının Irak üzerinden bölgeye girişyapacağı gibi çok ciddi ve uzun süreli kaosun ayak seslerini görebilmekte veyıllardır Suriye’de gösterdiği çabanın, batıyı sokmadığı Irak’ta boşa çıkmasısonucunu doğurabilecek bir planı görebilmekte. Ancak, Irak Kürtlerinin buhesaplar içinde olduğunu söylemek oldukça güç. Çünkü onlar, bir kere dahi olsa;kendi hesaplarına, kendi iradelerine göre hareket etmek istemektedirler. Onlarda, bölgenin karışmasını arzu etmezler. Batının, Irak’taki taşeronluğunuyapmaya da hevesli değiller.
Batının, batı aklı ve desteği barındıran ve Kürtlerin karakaşı kara gözü için değilse; hangi nedenlerle bu referandumun arkasında durduğuhususu bellidir. Bölgede hakimiyet kurmak ve büyük İsrail’i gerçekleştirmeplanları artık gizlenmemekte.
Devam eden Suriye savaşında, rakiplerinin elini zayıflatmak,İran yüzünden giremedikleri Irak’a ABD askerlerini sokmak; Türkiye ve İran’ın,Suriye başta olmak üzere bölgedeki konumlarını zayıflatmak, onlara yenicepheler açmak. Batının avantajı şu ki; kaos ve savaş yayıldıkça, şiddetiarttıkça amaçlarının gerçekleşiyor olması. Bölgede ne güçlü devlet ne de güçlüittifak, İsrail ve batının işine gelmez.
Batı ve İsrail, bu hamleyi kullanmak istemektedir. Bu yüzdendestek beyan etmekteler. Kürtlerin bu sonucunu onlardan almak istemekteler.Aslında bu durum Kürtlere zarar vermektedir.
Gerek körfez savaşı döneminde gerekse öncesinde, Kuzey IrakKürtlerinden, ABD ve İsrail’de eğitilmiş, çeşitli şekillerde güçlendirilmiş,çeşitli bağlarla batı ve İsrail' e bağlı hale getirilmiş kimisi Yahudi olan,yetiştirilmiş, donanımlı ve batı yanlısı elit bir kesimden söz edilebilir.Kurulacak Kürdistan’ın batı yanlısı olması, bölge ülkeleriyle sürtüşmesi arzuedilmekte, planlanmaktadır. Ancak, Irak Kürtlerinin ekseriyeti bölgeülkeleriyle de; batı ile de sürtüşmek eğiliminde değillerdir.
Referanduma karşı, alınacak sert tedbirlerin hepsi çözümekatkı sunmayacak; batının kaos planlarına katkı sunacaktır. Zira referandumutanımadığını söylemesine rağmen ABD; kuzey Irak’a bir müdahaleye de karşıolduğunu söylemektedir. Bunu, IŞİD üzerine odaklanmalıyız maskesine sığınarakdemektedir.
Sonuç olarak, sertlik bakımından bölge ülkelerinin eli kolubağlı. Bu yönde atacakları her adım; çok yönlü zararlı sonuçlar doğuracak.Ekonomik eylemler de öyle. Her tarafın zararı olacaktır. Bu da Irak’ı yeni birSuriye olma yoluna itebilir. Bu ve diğer ihtimallerin de ve oluşmuşkonjonktürün de etkileriyle yeni ittifaklar gündemde.
Başta şunu belirtelim ki; bölge ülkeleri, ittifaklarını;Kürtleri dövme üzerine değil; bölgeden/ümmetten koparmama üzerine inşa etmeliler.Başka çıkış yolu yok gibi.
Suriye’de gecikmiş ittifakların; Irak ve Kürtler için nederece çözüm olacağı, bu ittifakın konjonktürel mi yoksa kalıcı mı olacağı,gerçekten Sadabat Paktı ruhunun bölgede yeniden canlanma ihtimali veşartlarının ne derece mümkün olduğunu süreç gösterecektir.
Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan' ın, İranlı mevkidaşı HasanRuhani tarafından, Sadabat Sarayı’nda törenle karşılanması, ekonomik, askeri,siyasi, ticari ve kültürel konuların ele alındığı görüşmelerde, dört anlaşmanınimzalanması önemli olmakla beraber, karşılamanın Sadabat Sarayı’nda yapılmasıda tesadüfi değildir.
Sadabat Paktı konusunda kısa bir anekdotla bitirelim.
Bölgesel politikayı önceleyen, ve 8 Temmuz 1937 günü İran’ınbaşkenti Tahran’da Sadabat Sarayı’nda Türkiye, Afganistan, İran ve Irak SadabatPaktı’nı imzaladı. Bu Antlaşma, 14 Ocak 1938’de TBMM tarafından onaylanarakyürürlüğe girdi. Antlaşmanın dikkat çekici maddeleri şunlar:
- Birbirlerinin içişlerine karışmama.
- Ortak menfaatleri ilgilendiren mevzularda dayanışma içindeolma.
- Birbirlerine karşı saldırmazlık.
- Bir üçüncü devlete karşı saldırıya geçmemek.
- Birbirlerine karşı kışkırtma ve gizli örgütlere imkânbırakmamak.
- Savaştan vazgeçmeyi öngören 27 Ağustos 1928 tarihli KeloggBriand Paktı’na uyma.
- Milletler Cemiyeti’yle uyum içinde çalışma.
Umarız sağduyu kazanır.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum