Bir toplumda yer alan kurumlar toplumun kodlarıyla uyumlu olduğu oranda, o topluma gerçek manada hizmet edebilecektir. Bu anlamda mekânın kodları doğrultusunda meydana gelmiş olan kurumların mekânı imkân sunan hale getirebileceğini söyleyebiliriz. İnsan yaşamış olduğu mekânla bir bağ kurabilirse, mekâna tutunabilirse kaybolma duygusundan uzak olacaktır. Buradaysak daha doğrusu dün ile yarın arasında bu(a)rada isek kaybolmayacağızdır. Yer tutmamızın, yere tutunmamızın yolunu ancak mekânla kurduğumuz ilişki belirleyecektir. Bizi mekin ve muhkem kılacak olan, bulunduğumuz yerde temkinle yürüyüşümüzü sağlayacak olan mekânın kodlarına uygun kurumlar olacaktır.
Ahilik kendi içinde barındırdığı, kardeşlik, adalet, yardımseverlik, paylaşma, dayanışma, kanaat, bereket, ahlak, liyakat ve emek anlayışı ile bir değer olarak bu toprakların en has kurumlarından biridir. Daha doğru bir şekilde ifade edecek olursak yitirilmiş bir değeridir. Bu gün folklorik ve nostaljik düzeye indirgenen Ahilik Haftası etkinliklerinin bu değeri yeniden diriltilebilme imkanını sunabilmesi; ahiliğin olmazsa olmazı olan yaşama, düşünce ve hayat görüşünün bilincine varmamız ile mümkün olabilecektir. Bu anlamda ahilik medeniyet anlayışımızın en önemli unsurlarından biridir. İslam şehrinin en önemli sacayaklarından olan mahalle ve cami ile birlikte çarşıda (bedesten) oluşan ahilik, sadece bir esnaf birlikteliği olmayıp bir hayat felsefesidir, bir yönetim anlayışıdır, bir ahlaki duruş ve bir tasavvur biçimi olarak şehri inşa eden en önemli etkenlerden biridir. Ahilik, toplumsal birlikteliğin, sosyoekonomik düzenin harcıdır. Ahilik bize has olan ahlakı esas alan bir iktisat zihniyeti ortaya koyar.
Ahi kardeş demek, cömertlik demek, yiğitlik demek, hak demektir. Ahilik ekmeğini elinin emeğiyle kazanmak demektir. Ahilik şehri ile mahallesi ile pazarı ile vardır. O yüzden Kentleşmeden medet uman esnaf ahi olamayacaktır. Ahilik, kanaat zenginliğidir; “Dükkan kapısı hak kapusu, hakkına yalvar/ Çeşmim gibidir çeşmeleri, akmasa da damlar.” “Müşterilerimiz velinimet yaranımız yârimiz/ziyadesi zarar verir kanaattir kârımız.” “Elini, sofranı, kapını açık tut. Gözünü dilini belini bağlı tut.”
“Ahi ustaları çıraklarının patronu değil mürşidi, abisi, öğretmeni, hamisi idi. Şehir halkının çoğunluğunu esnaf ve sanatkârlardan oluşan meslek grupları meydana getirmekteydi. Esnaf- sanatkârların arasındaki dayanışma ve yardımlaşma dini inanç ve değerlerde birleştiği için, bu şehirlerin dini sınıfları ile ticaret kesimleri arasında bir ayrışma yoktu. Hiçbir ahi ticaretle burjuva olamayacağı için mesleğe dâhil olanı kardeş bilmekteydi… Kapitalizmin acentesi işyerlerine mahkûm olmayan mahalleler kurmak zorundayız. Müslümanlar modern yüzyıllardaki mahalleyi, esnafı ve bunları inşa eden ahlaki değerlerini yeniden düşünmeye başlamalıdırlar.” (Lütfi BERGEN; Kenti Durduran Şehir.)
Ahilik kapitalizme karşı onun anlamayacağı, anlayamayacağı klas bir duruştur. Kapitalizmin ekonomik adamının; daha çok kazan, daha fazla büyü anlayışı ile insanı insanın kurdu olarak gören anlayışını yerle bir eden bir anlayışı vardır ahiliğin. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Yalan söyleme. Kanaatkâr ol. Dünya malına tamah etme. Kimseyi kandırma. Harama bakma, haram yeme, haram içme. Yanlış ölçme, eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil. Kendin muhtaç iken başkalarına verecek kadar cömert ol. Bu ilkelerle donanmış ahinin kapitalizmin bireyi ile sorunu vardı ve olmalıdır da. Kapitalizmin bireyinin karşısına ahiliğin iktisat-ahlak-emek anlayışını koyabilmenin yollarını aramalıyız.
Bugün esnafı AVM’lerin insafına terk eden anlayışın, ahilik ile ilgili söylemi nostaljiden öteye bir şey ifade etmeyecektir. Yılların esnafının asgari ücretle iş aramak zorunda olduğu bir toplumda pazarı yeniden diriltmenin yollarını arayarak ancak esnafa bir katkı sunulabilir. Esnafın dertlerine gerçek manada sahip çıkarak ancak mevcut yapıyı değiştirebiliriz. Kendi kodlarımıza uygun bir anlayışla esnafı yeniden diriltecek modeller üzerine kafa yormamız gerekiyor. Değilse AVM’lerde birkaç metrekare yere esnafların yerleştirilmesi gibi düzenlemelerle ahiliği burjuvanın emrine sunmak, ancak esnafın daha fazla erimesine ve yok olmasına hizmet edecektir. Kapitalizmin olduğu yerde ahilik, ahiliğin olduğu yerde kapitalizm olmayacaktır. Birinden vazgeçebilmek gerekiyor. Hangisinden vazgeçtik acaba?
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum