“Şüphesiz biz ona(insana doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör. (İnsan/3)İnsana, bilmediklerini öğreten ve yarattıkları arasında sadece onu muhatap alanyüce ALLAH; insandan, gönderdiği ilahi öğretilerle, ahlak ve erdemliğini kemaleerdirmesini istemektedir. Bu kemal ve erdemlik, Halik-ı Mutlak ile Mahlûkuolaninsan arasındaki irtibatı sağlamlaştırdığı gibi; insanı da, murad edilen insanisıfatlarının sahibi yapar…
Sorulsa şayet, enzor iş nedir diye? Hiç şüphesiz, en zor iş; Murad-ı ilahiye göre bir insanyetiştirmektir diye cevap verilmesi lazımdır! Meniden kana, kandan bir parçaette; bir parça etten de yaratılışların en güzel biçiminde son şeklini insanaveren yüce ve sonsuz kudret; “Eyne tezhebun” sorusuyla: “Ey insan seni bizyarattık, nereye gidiyorsun, sorusunu sormaktadır insana? Hakikatten insanoğlu,nereye, akıp gitmektedir? İnsani değerleri muhafaza edip Müslümanca yaşayıp vebu yolda ölmeye mi? Yoksa ham hayaller peşinden sürüklenip, sonsuz bir yokoluşa mı? Hangisi?
İlk insan ve ilk Peygamber olanHz. Âdem (a.s) babamız, Havva annemizle olan izdivacından türeyen insan nesli;daha bidayette, Habil ve Kabil’le iki zıt kutba ayrılmış ve tezahür eden herbir kutup ise; öncü edindiklerinin yoluna salık vermişlerdir. Âdem (a.s)babamız bir peygamber idi ve neslini de ALLAH’TAN aldığı emirler doğrultusundaeğitmekteydi… Lakin, insan kendisine verilmiş olan cüzihür iradesiyle; iyi olanı da, kötü olanı da seçme de muhayyer bırakıldığı için;bazen necat gemisi yerine, dalalet gemisine binmeyi akıllıca addeder ki, buonun felaketi olur...
Yüce kudret, dünyayı eksiksiz vekusursuz olarak, yaratıp insanoğlunun istifadesine sunduktan sonra; onu başıboşbırakmamış, kendisini muhatap alarak, ona peyderpey peygamberler ve kitaplargöndermiştir. Gönderilen her bir Peygamber (a.s) kendi kavimlerini uyarmış veyüce ALLAH’A olan minnet ve şükran vazifelerini, kullukla ifa etmelerini ihtaretmişlerdir! İlahi emirleri Kabul edenler, İmanı; ret edenler ise küfrüveistikbara kalkışmakla tercihlerini yapmışlardı.
İnsanoğlundan önce, yeryüzündeyaşadıkları rivayet edilen Cinler; (yani aleni olarak, şimdi de yaşıyorlarfakat, genelde bize görünmezler) her tarafı fitne ve fesada verdikleri için;yüce Mevla onları adeta cezalandırmış; Âdem (a.s)’i yaratmakla, insan nesliniyeryüzünün halifesi olarak kendi zatına karşı muhatap almıştır. Her birpeygamber ve onların nurlu izinden giden her eren; tekbir gaye gütmüşlerdir:“ALLAH’IN muradına muvafık olarak insan yetiştirmek…. Çünkü onlar biliyorlardıki, insanları yoldan çıkmış; hak hukuk tanımamış ve ilahi teklifleri kulak ardıetmiş olan bir dünyanın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktu olamazdı da!...
Dünyanın süsü, Salih ve erdemsahibi olan insanlar olduklarıgibi; dünyayı kirletenler de, yoldan çıkmış olanfasık ve inkarcı insanlardır!... Bundan dolayıdır ki, Bir insan yetiştirmek;bir dünyayı onarmaktan daha zordur… İnsan düzeldiği zaman, dünya da düzelir! Sonbir asra baktığımızda, özellikle ülkemizde insanın bozulma serüveni;vahiyirfanından kopmasıyla başladığını söyleyebiliriz. Çünkü insan, her çağdave her asırda, yaratanının emirlerine itaat ettiği oranda insan olmuş ve değerkazanmıştır. Aksi ise kayıp ve ziyandan başka bir şey getirmemiştir insana…
Günümüzde, ebeveynler şayet;çocuklarını vahiy irfanıyla yetiştirmiş olsalardı, dünyayı, insanideğerleresahip ve Müslümancayaşamayı başaranlar idare eder, kötüler ise bu kadar aktifrol oynayamazlardı. Fakat gelin görün, özellikle son kale, Osmanlıdan sonra,İslam coğrafyasında esmeye başlayan batılılaşma sevdası yüzünden; akılhummasına tutulmuş insan yığınları oluşmuş, İslam’ın ilim ve irfan nimetindenuzaklaşan insan kitleleri, hak yoldan çıkıp sağa sola savrulmuşlardır. Peki, insanyetiştirmek bu kadar önemli ve zaruri olmasaydı; Yüce kudret, ne diye bu kadarPeygamber ve kitap göndersindi, öyle değil mi?
Demek ki, Cenabı ALLAH, kendimuradına göre insanın yetişmesini, yetiştirilmesini istemektedir. Bundan dolayıda, insanın ilk eğitimi, ilk mektebi de anne ve babasından,yani ilk yuvasından başlar.Bu ilk başlama, tıpkı bahara hazırlanan bir ağacın; bahçıvan tarafındanbudaması ve sağlam bir aşıyla aşılanmasına benzer. Öyle ya, yapılan aşı nekadar sağlam ve sağlıklı yapılırsa; ağacın meyveleri de o nispette randımanlı vesağlıklı olur. Şayet aşı, işin ehli olmayan bahçıvanlar tarafından yapılırsa;işte o zaman ağacın vereceği meyveler de bozuk ve düzensiz olur. Fakat ne yazıkki, günümüzde, sözüm ona; birçok ebeveyn, dünyaya getirdikleri çocuklarınınmasumiyetlerini koruyamadan; onları insan kurdu olan,işin ehli olmayanbazı kötüniyetlilerin pençelerine teslim etmektedirler ki, kayıpta tamda buradan başlar!...
Dolayısıyla, böylece ihmal edilenbu çocuklar; insan Müslüman sıfatı üzerine inşa edilmiyor ve her biri, toplumave insanlığa zararlı birer varlık olarak salıveriliyor. Tıpkı günümüzde olduğugibi, İslam’ın talim ve terbiye müfredatlarıyla yetiştirilmeyen genç nesiller;raydan çıkmış tren vagonları gibi, lokomotifi takip etmeden sağa sola savurulmayamahkum hale gelirler!… Bir insan yetiştirmek, bir dünyayı onarmaktan dahaönemlidir idealiyle! Selam ve dua ile… 10 Ağustos 2017.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum