Kuran-ı Kerim’de anlatılan cennet ve cehennem, Muhammed İkbal benzeri bazı sûfi ve filozofların dediği gibi "haller" değil, mekanlardır. Cehennemin içinde işkencenin her çeşidi var. Fiziki işkence, psikolojik işkence… Dünya işkence edebiyatına girebilecek sahneler bile. Bu durum ilk bakışta adaletsizlik gibi görünüyor ama yüz binlerce masum çocuğun kanına giren zalimler için adaletin bizatihi kendisi bu ceza. Onun için merhum Bediüzzaman bu dünyada bir insanın en büyük meselesi cehennemden kurtulmaktır diyor
Cennetin içinde ise huriler var, gılmanlar var,yeme-içme var, keyif, eğlence, maddi ve manevi hazzın her türlüsü var. Bir anlamda keyif çatma yeri cennet. Hepsinden önemlisi ölümsüzlük ve ebedi gençlik var. Dünyada yaptığımız ibadetlerin karşılığıdır bu. Evet, Allah rızası için yapıyoruz ama Allah'ın rızasının somut tecellisi işbu cennettir. Onun için bu dünyada bir insanın en büyük meselesi cenneti kazanmaktır diyebiliriz.
Çocuk ölümleri, savaşlar, enflasyon, ekonomik kriz, can sıkıntısı, geçim sıkıntısı, felsefe yapma, düşünme, ibadet etme, kitap okuma, kütüphaneye gitme, yazı yazma, resim yapma, film seyretme, yaşamı sorgulama, ihtilafa düşme, acı çekme, varoluşsal sorunlar yaşama, melankoli, hüzün, keder, elem, kasvet gibi şeyler yok. Aslında bunlar, insanı insan yapan şeyler; ama yok. Ne mutlu cennete girecek olanlara!
Cennet ve cehennemi fiziki mekanlar olarak değil de manevi haller olarak kabul etmek Kuran'ın apaçık beyanlarına terstir. Ama te'vil marifetiyle böyle bir neticeye ulaşmak pekala mümkündür ve vakidir. Cennet ve cehennemin sonluluğu, azabın mahiyeti meselesi hakeza öyle. Zira Kuran'ın beyanları çok anlamlılığa (delalet-i vucuh) müsait ve imkan veren seyyal ifadelerdir. Cehennemin sonluluğu (fenayı nar) tezini savunanlar arasında Hz. Ömer ve Hz. Ali gibi bazı seçkin sahabilerin bulunması bu bakımdan bilhassa kayda değerdir.
İhtilafın nedeni insanların kasıtlı olarak yanlış anlamak ve yorumlamak istemesi değil, muhatap olunan ilahi metnin -yukarıda bahsi geçen- çok anlamlılığa açık seyyal tabiatıdır. Aynı metin (ayet) rakip iki grup tarafından delil olarak kullanılabiliyor. Metnin gerçek muradını metnin sahibinden başkası tam olarak bilmiyor. "İmtihan sırrı"nın garip cilvelerinden biri de bu.
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- DERİNLİK, DELİLİK, DİLENCİLİK 16 Eki 2024, 09:51
- ŞAHİN DOĞAN'IN 'BİLMEK AZAPTIR' KİTABI VE ASRIN RUHU 09 Eki 2024, 09:17
- EYLÜL VİCDAN VE DOĞA 02 Eki 2024, 09:21
- İDAM CEZASI ÜZERİNE 25 Eyl 2024, 09:19
- ZALİMLERİ SEVİYORUZ ÇÜNKÜ... 18 Eyl 2024, 11:56
- ABESLER DÜNYASI 11 Eyl 2024, 09:32
- İSLAM VE MODERNLİK 04 Eyl 2024, 09:38
- SICAKLAR, ELEŞTİRİ VE SANAT 28 Ağu 2024, 09:29
- URFALILAR VE KÜLTÜR 21 Ağu 2024, 09:39
- BATILILAŞMA, MEVLANA, MOĞOL VE İHANET 14 Ağu 2024, 09:47
- HZ. İSA ÖLDÜ VE GERİ GELMEYECEK 31 Tem 2024, 10:28
- KENDİLERİ İLE SAVAŞANLAR 24 Tem 2024, 09:29
- İBRAHİM TATLISES Mİ, AHMET ARSLAN MI? 17 Tem 2024, 09:43
- AGNOSTİSİZM VE İLAHİ TRAJEDYA 10 Tem 2024, 09:58
- DUA İÇİNDE BEDDUA 03 Tem 2024, 09:43
- BAYRAM, DAİMOND TEMA VE HZ. AİŞE'NİN YAŞI 26 Haz 2024, 09:15
- TARKOVSKİ, BERGMAN VE BİR TARTIŞMA 12 Haz 2024, 10:38
- MECBURİYET VE HAYAT 05 Haz 2024, 09:42
- YÜKSELİŞ DEĞİL, DÜŞÜŞ 29 May 2024, 11:38
- TERK-İ TERK 22 May 2024, 09:59
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum