Kökeni ve bilimsel tanımını bir kenara bırakarak, çok daranlamda tanımlayacak olursak; Empatiyi; bir insanın kendisini karşısındakininyerine koyarak; düşüncelerini doğru anlama, duygularını hissetme ve ona göredavranış belirleme ve sergileme” şeklinde tarif etmek mümkündür.
Şahsen İslam’ın şartlarının ‘beş’le sınırlı olduğu banasahici gelmiyor. İslam’ın şartlarının ezberde tutamayacağımız kadar çok vekarmaşık olduğu kanaatinde de değilim. Sayısal anlamda İslam’ın şartlarını hesapetmek bizleri çıkmaza götürür. Sayısal tespit ille de önemlidir diyenlere iseşu seçeneği salık veririm: İslam’ın şartlarını ‘bir’e indirmek en iyisi. Evet,İslam’ın şartı birdir: Kur’an.
Önemli olan sayısal değil; ilkesel bakmak. Mesele sayılardadeğil; ilkelerde. İslam’ın şartlarına ilkesel yaklaşmak zorundayız.
İlkeli olmalıyız. İslam’ın bizleri nasıl şekillendirmekistediğini aramak, bulmak ve benimsemektir İslam’ın en önemsediği ilke.
Empati, bu bakımdan en önemli ilke ve yöntemlerdenbirisidir.
Empati hem bir test, hem bir tespit, hem de adaleteulaştıran bir ilkedir.
Bu bakımdan empatiyi, sadece psikolojik bir kavram olaraksınırlamak yetersiz olacaktır. Onun adaletle/hukukla, ahlakla/erdemle hattatoplumsal barışla ilgisi vardır.
Empati, ötekileştirmeyi önleyen bir kavramdır. Ötekininneler hissettiğinin denenmesi ve bunun sonucunda yapılması gerekeni öğreticibir özelliği mündemiçtir.
Kişiler ve toplumlar arasındaki ilişkilerin olumlu olmasıiçin gerekli koşullardan birisi de empati olduğu gerçeği hep gözden uzaktutulmuştur.
Psikiyatri ve psikolojinin çeşitli dallarında empati ileilgili çeşitli araştırmalarda, özellikle klinik ve sosyal psikoloji, gelişim,danışma, okul ve iletişim psikolojisi alanlarında önemli birikimler sağlanmışancak empatinin, siyasi ve hukuki alanlara taşınması konusunda yol katedilememiştir.
Faşizm ve ötekileştirme, Kapitalizm ve Emperyalizm, empatiyöntemiyle olmasa da, insanların ve toplumların hissiyatlarını, istek veeğilimlerini büyük oranda tespit eden çalışmalar yaparlar. Üretilecek bir maliçin ya da bir pazarlamacının mal satabilmesi için bu tür eğitimlerden geçmesigibi basit örneklerde empati önemli bir metot iken; toplum mühendisliği, algıyönetimi, soğuk savaş, asimilasyon politikaları hatta terörist amaçlar veişgaller için de ampati yöntemleri kullanılmakta.
Ancak, bu tespitlerin amacı, bu kesimlerin hakları konusundabir çabaya girme niyetinden kaynaklanmamakta; tam tersine bu durumları/verileridaha fazla sömürü planları yapmak için kullanmak istemesinden kaynaklanmaktadır.
Demek ki empati, her zaman doğruyu bulup; doğru davranışsergilemek amacıyla yapılmamakta.
Doğruyu arama ve bulma ahlaki bir sorundur. Empati,iyilerin, doğruyu bulma ve hisseme yöntemlerinden biri olmalıdır.
Empati, bencilliği/bireyselliği dışlar. “Ben” yerine, “biz”i koyar.
Gerçek anlamda yapılacak bir empati, toplumlarıözgürleştirici bir etkiye sahiptir.
Empati ile bir mesleğin, engelin, yetimin, mazlumun,yoksulun, yolda kalmışın, işsizin, işçinin, sınıfın, yaşlının, çocuğun, canlının,ölünün, annenin, babanın, çevrenin, etnisitenin… artı ve eksilerini tespitetmemize de olanak sağlar.
Ancak çoğu kez, yukarıda bahsettiğimiz ve empatiyi sadecedaha fazla sömürmek için yapanlara nasıl empati yaptıracağımız da önemli.
Sırtını sisteme dayayarak, zor ve zorbalıkla zayıflarınelindekini alan bir toprak ağasına nasıl bir empati yaptıracağımız, Fabrikasahibi bir patrona, işçisinin neler yaşadığını, çektiği geçim sıkıntısının onuve ailesini nasıl etkilediğini, bir siyasi yönetiye, asgari ücretlerinin nelerhissettiğini, emeklinin nasıl yaşadığını hissettirmek veya ülke yöneticilerininkorsan ülkelerle, zorba ve terörist ülkelerle yaptıkları anlaşma ve işlerdendolayı nasıl bir hissiyat içinde olduklarının tespiti gerekli ve zor olanıdır.
Doğru, bir haktır. Onu uygulamaya/uygulatmaya zorlamak dabir hak/görev ve erdemdir.
Empati, kişi veya toplum olarak yapmamız gereken bir eylemolmakla sınırlı değildir. Başka canlılar, geçmiş ve gelecek nesiller için,tarih, sanat, mimari alanda da empati geliştirmek zorundayız.
Örneğin, anız yaktığımız zaman; yanan hayvanlar, yakılanyavrular, yuvala ve toprağın verimsizleşeceğine dair empatiler yapmalıyız.
Üçüncü kuşak/bizden sonra gelecek kuşakların hakkı olan butoprağa, suya, doğaya karşı işlediğimiz bu suçun, hayvanları diri diriyaktığımızı ve bunu yapabilenin, insanlara ve topluma da zarar verebilecek birpotansiyele sahip olduğunu, tedavi edilmesi veya eğitilmesi sonucunu empatiyaparak tespit etmemiz mümkün.
Betonlaşma, sanayi atıkları ve ekolojiyi yok etmeye hakkımızolmadığını, dünya kaynaklarını, ihtiyacımızdan fazla kullanma hakkımızolmadığını da aynı yöntemle anlamak mümkün.
Baskı altında yaşayan, insanların, toplumların, hakları yoksayılanların, asimile edilenlerin, ötekileştirilenlerin, kısıtlananların,yurtları işgal edilmişlerin hissettiklerini, onların dünyanın diğerkesimlerinden destek görmemelerinin onlar üzerindeki etkilerini, fikir vedüşünce özgürlüğünün kısıtlanmasının, ibadet özgürlüğünün kısıtlanmasının,şehirleri ve ülkeleri hapsetmenin, onlara ambargolar uygulamanın, siyasihırsları için yok edilen, öldürülen, sürülen milyonlarca çocuk, yaşlı, kadın,genç insanın hissettiklerini anlamak için de empati yapmak gerekli.
Kur’an’ da, empatiörnekleri oldukça fazladır: “Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasılyetiştirmişlerse sen de onları esirge!” ayeti çok yönlü empati önerileriiçermekte.
Hem yaşlıların çocuklar gibi sevgi ve şefkate muhtaçoldukları duygusal ve bulundukları durum/konum bakımından bir empati, hem kendisinionların yerine koyarak onları anlamaya çalışmayı, davranışlarını ona görebelirleyip sergilemeyi, bir gün kendilerinin de aynı konuma düşebilecekleriniiçeren empati önerileri bunlardan bazılarıdır.
Empati hakkında, birçok anket, araştırma ve uygulamayapılmaktadır. Dolayısıyla bu konuda çok şey söylenebilir. Bize düşen,empatinin erdem/ahlak boyutudur. İyi niyetle yapılan bir empatinin, insan-insanve insan-doğa ilişkileri açısından en az hatalı davranış biçimi sağlayacağınıbelirtelim ve sözümüzü bir hadisle sonlandıralım:
"Sizden birisi kendisi için arzu edip istediği şeyi dinkardeşi içinde arzu edip istemedikçe iman etmiş olamaz".
Selam ve dua ile.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum