İmtihan dünyasında, her türlü şeylerle imtihan olunduğundan bihaber günümüzün modern insanı; neyin ne zaman, nerede, ne şekilde ve nasıl karşısına çıkacağını bilmediği halde, ebedi yaşayacakmış gibi çok uzun vadeli hesapların peşinden koşup kendini helak eder… İnsanoğlu, zafiyetlerle çevirili olan halet-i ruhiyesinden dolayı; çoğu kere nefsinin istek ve arzularını tatmin etmek adına, birçok güzel meziyet ve doğruluktan vaz geçebilecek kadar da cahil ve nankördür…
Gün gelir, iyilerle beraber yatıp kalkar, gün gelir menfaatine ters düştü diye eski (!) dostlarını satıp yeni yeni dost-luk-cuklar ve çevreler edinmeye başlar. Tüm bunları yaparken de, hiç kimseye sahip olduğu gerçek yüzünü göstermemeye büyük itina gösterirler… Yüzlerindeki izolasyonun dökülmemesi, suni boya ve foyasının bilinmemesi için; ha bire durmadan yüzündeki maskeleri değiştirir dururlar… Öyle ki, bu gün kalabalık bir kitlenin içinde bulundukları manevi hastalıklı durumları; ruhi, beden-i, ahlak-i ve mizaç-i olarak, tedavisi zor bir kangrene dönüşmüştür.
Neyse gelelim asıl mevzumuza, malum aşağı yukarı iki aydan bu yana, (Çin de başlayan ve) genelde tüm dünyaya yayıldıktan sonra da; özellikle de ülkemizde baş gösteren salgın Korona virüsünden dolayı, dünyadaki tüm dengelerin alt üst olmasına neden olduğunu görmekte ve yaşamaktayız. Dünyada her gün artışı baş gösteren ölüm vakalarının yanı sıra, yüz binlerce kişiye de ya virüs tanısı konmakta, ya da şüphe üzerine, bulundukları meskenlerle birlikte karantina altına alınmaktadırlar
Öyle ki, toplumsal hayatı kâbusa dönüştüren Korona virüsünün çıkmasıyla birlikte; dünyadaki tüm medya yayın organları da bu konuya kilitlenmiş hale gelmişlerdir… Hangi Televizyon kanalını açarsanız açın, haberlerin çoğunun Koron Virüs ile ilgili haber yaptıklarını görürsünüz. Birilerinin ekmek kapısına, birilerinin külfet kapısına, birileri için de yüz maskelerinin düşmesine vesile olan Korona; birçok yönüyle her birimize birer mesaj niteliğinde olması hasebiyle, ferdi ve toplumsal olarak ders çıkaracağımız çok mevzunun olduğu kanaatindeyim!
Konuşan konuşana, canı sıkıldığı için telefonundan video çekip sosyal medyada paylaşana, iyi oldu diyenden, kötü ve küfürlü oldu deyip konuşanlara varıncaya kadar; Korona virüs salgını, aslında dünyadaki insanların çoğunun nabızlarını ölçmeye geldi sanki! Profesörün biri çıkmış diyor ki: “Benim elimde olsaydı, Korona çıkar çıkmaz ilk etapta elli altmış kişiyi öldürtmekle bu salgının önüne geçebilirdim. Adam bilim adamı değil, sanki kasap! El-hak çok yazık ki, bu kadar vicdan ve merhamet yoksunu insanların (mı diyeyim bilmiyorum ki) hala Akademik ortamlarda görev yapıp genç nesilleri zehirlediklerine seyirci kalındığına…
Başka biri çıkmış diyor ki: “(bu da Cemilo diye biri) İnsan sağlığı her şeyden önce geldiği için, Ramazan Orucunun da ertelenmesi lazım. Her halde hazret, Ramazan ayını bir okula veya resmi bir kuruma benzetmektedir ki böyle gafilane sözler serdedebilmektedir? Evet, gafletlerin, cehaletlerin, aymazlıkların ardı arkası kesilmeye dursun da; aslında Korona virüs bir yönüyle de birçok kişi ve kimselerin gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasına sebep oldu dense yeridir… Şimdi, bu vesileyle her birimiz büyük sınavlardan geçmekteyiz! Düşünün yakınlarımızı ziyaret edememekte, genel manada dışarı çıkamamakta; serbest dolaşamadığımız gibi cami ve mescitlere gidip güven içerisinde ibadetlerimizi de yapamamaktayız!
Dünyadaki sınamalar, birçok kimsenin kendisine gelmesine sebep olurken; birçok kimsenin de isyan ve tuğyanını artırmakta olduğu bir gerçek. Şu sıralar Avrupa ülkeleri başta olmak üzere; bizde, ve İslam âlemindeki tüm camilerde; “cemaatle ibadetlere kapalı oldukları halde,” Ezanlar, Salalar, dua ve istiğfarlar aleni ve sesli olarak okunmaktadırlar. Buraya kadar, çok güzel ve menfi manada hiçbir şey diyemeyiz tabi! Fakat diğer taraftan bakıldığında, “Allah’ın emir ve yasaklarını hiçe sayan münkir ve müşrik Emperyalist güçlerin dahi çaresiz kalıp; işimiz yerde bitti yukarıya kaldı demeleri, bir kez daha bize insanın ne kadar güçsüz ve aciz bir varlık olduğunu ortaya göstermekte/anlatmaktadır… Peki, diyelim ki yarın Korona virüs salgını bitti (tüm içtenliğim ve benliğimle temennim bir an önce bitmesidir) İnsanlar, kayıtsız ve şartsız olarak Allah’ın hâkimiyet ve Ulûhiyetine mi teslim olacaklar? Yoksa daha önceki beşer düzmesi ve mahsulü olan Demokrasi, Laiklik, sözde İnsan hakları (!) veya Uluslararası insan hakları mahkemesi (!), ilke ve inkılaplar vs. gibi Özellikle İslam’ın evrensel İlkeleriyle çelişen ve çatışan ideoloji ve İzmlerle mi hayata ve yaşama yön vermeye çalışacaklardır? Asıl ve önemli olan mesele de budur! Hakeza, maskeli yüzlerden maskesiz yüzlere tanıklık ettiğimiz şu demlerde, “İslam âlemi olarak, olanlardan ders çıkarmamız ve asli vazifemiz olan Allah’ın emirlerine bir an önce ve acilen dönüş yapıp hayatın her kademesine amir hale getirmeliyiz! Ve bize tanınan bu salgın sürecini de, lehimize çevirip, İslam’ın evrensel ilke ve hükümlerini ictiami hayatın her kademesine amir hale getirmekle, huzur ve refah dolu yarınlara kavuşmamızı umabiliriz! Bunu yapmamak için, hiçbir sebebin olmadığı kanaatindeyiz… Bekleyelim, ve sabredelim, gerçek kaportasını görmediğimiz daha nice yüzden/yüzlerden, maskelerin düşeceğini hep birlikte görüp seyredelim! Mademki, tüm dünya işimiz yukarıya kaldı demeyi itiraf ediyor, o halde, samimi iseler bir an önce insan uydurması olan şu kof kanunlarından vaz geçip, yol yakınken “Allah’ın yasalarına tam bir teslimiyetle teslim olmaları lazımdır! Unutmayalım ki, yerin ve göğün, görünen ve görünmeyen sayısız orduların sahibi olan Allah’tır! Yarın başka bir virüs ve salgının ortaya çıkmayacağını hiç kimse, hiçbir devlet garanti edemez! Bizden, başta nefsime ve umum nassa söylemesi. Kalın selamette, selametle kalın! 13 Nisan 2020
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum