Reklam Alanı

İSLAM KEYFE KÂFİDİR

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Yirmi birinci yüzyıl; şüphelerin, inkârın, had bilmezliğin ve bilgiçlik taslayan cahillerin bol olduğu bir asır haline gelmiştir. Üniversitelerde; ateistinden deistine, hadis inkârcısından Kur’an’ın ahkâm ayetlerini tarihseldir mantığıyla inkâr edenler varıncaya kadar; kalabalık bir yığın sözde aydı ama özde cahillerin kol gezenlerin çıkması ve bu zerzevatın el üstünde tutulması, İslam âleminin nasıl bir felaketin eşiğine geldiğini göstermektedir… Asrı Saadete, İslam ile müşerref olduktan sonra; geçmiş hayatın tüm kötülüklerinin üzerine çizgi çekip ve: “İslam keyfe kâfidir” bilinç ve şuurunu ön plan tutan insanlar, zihinleri gökteki yıldızlar kadar parlak, yürekleri okyanuslar kadar derin, ölüme meydan okuyacak kadar da cesaret sahibi idiler. Zira onların nezdinde, İslam dışı tüm fikirler, düşünceler, düzen ve sistemler; küfrün karanlık yüzünün birer yansımalarıydı. Onlar biliyorlardı ki, İslam dairesinin dışında kalan toplumlar, kavimler, devlet ve düzenlerin; yakalarını cehaletin, terörün, fitne ve fesadın pençesinden hiçbir zaman kurtaramayacaklarını!... Evet, İslam keyfe kâfidir. Osmanlının yıkılışından sonra başa kadrolar, kurmuş oldukları yeni mekteplerin derslerinin başına; İslam sosyolojisi, İslam Metodolojisi, İslam ve Demokrasi gibi sentezlerin kasıtlı, maksatlı niyetlerle dayatıldığı bir gerçektir. Diğer önemli bir husus ise, temel esasları İslam’ın ahkâmı şeriiyesi üzerine bina edilmiş olan; kadim irfan geleneğinin tüm unsur ve ilkelerini, yaşam düzenini, toplumu ayakta tutan hassasiyetlerini de unutturmaktı. “Şüphesiz Allah katında (tek geçerli) din İslam’dır…. İlh (Ali-i İmran 19)” İlahi hükme rağmen, kendi aralarında sırf hasetlerinde dolayı ihtilafa düşenler; İslam’ı keyfe kâfi görmediklerinde dolayı, küfrün karanlık dehlizlerinde boğuldular… Günümüzde İslam dininin hükümlerini keyfe kâfi görmeyen çevrelerin; İslam düşmanlarını memnun etmeye çalıştıkları inkâr edilmesi mümkün olmayan bir gerçektir. Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde; İslam dinini hayatın dışında tutmaya çalışıp, demokrasi laiklik gibi batının batıl ideolojilerini hayata ve yaşama amir kılmaya gayret etmeleri demek; İslam’ı keyfe kâfi görmemelerinin bir neticesidir. Dolayısıyla bu tutum ve fikirleri, onları İslam dairesinin dışına atar ki; onların bundan ya haberleri yok ya da maksatları bunu gerektirdiği için, bilinçli bir şekilde öyle hareket ediyorlar! İslam’ın ikinci ana kaynağını teşkil eden Sünneti, kabul etmeyenlerin; Resulullah (s.a.v)’ı sevdiklerini iddia etmeleri kuru bir söylemden başka bir şey değildir. Çünkü Müslümanlar; İslam’ın keyfe kafi olduğunun tüm hakikatlerini Hz. Peygamber (s.a.v) den öğrenmiş ve bu hakikatleri inançtan amele dökmekle “İslam’ın keyfe kafi olduğunu kanıtlamışlardır. Kur’an’ı Kerim de yüce Rabbimiz: “De ki: “Eğer gerçekten Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın!” Allah çok bağışlayandır, pek merhamet edendir.” (Al-i İmran/31) Şimdi, sünneti kabul etmeyenlere sormak lazım; Rabbimizin: “Zatını sevebilmenin tek yolunun Resul’üne tabi olmaktan geçtiğini beyan etmesini nasıl izah edeceklerdir? Resulullah (s.a.v) bu gün hayatta olmadığına göre, O’na nasıl tabi olacağız ki; yüce Rabbimiz bizi sevsin ve günahlarımızı bağışlasın? İşte tam da buradan, dinin ikinci kaynağını teşkil eden Sünnet-i Seniyye karşımıza çıkar ki; Müslümanım diyen herkesin onunla amel etmesi zaruret-i diniyyeden dir!... Yaşadığımız coğrafyada, batıl batıyı memnun etmek adına; dinin esasını teşkil eden ilkeleri budamaya çalışan kalabalık bir kadronun kötü emel sahipleri tarafından görevlendirilmişçesine, canhıraşane bir şekilde ter dökmektedirler. Tabi bu gibi faaliyetler ve çalışmaların başlı başına bir facia olduğunu unutmayalım ki; aynı zamanda kişiyi İslam dairesinden çıkarır. Uzun lafın kısası: Kur’andan başka kaynak ve delil kabul etmiyoruz diyenler bilmelidirler ki; “İslam’da müntesiplerinin hayatına (edille-i Erbaa) dört delil yön vermektedir ki ve bu dört delil, Allaha, ahiret gününe ve Resullerine iman edenlere; İslam’ın keyfe kâfi olduğunun şuurunu verir ve aşılar... İslam bir bütündür ve keyfe kâfidir. Başka şeylere de ihtiyacı yoktur. Kalın sağlıcakla efendim.
İSLAM KEYFE KÂFİDİR
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.