“Üzülmekle, üzülmüş gibi yapmak” arasında dağlar kadar fark vardır.
Tıpkı “yardım etmekle, yardım ediyormuş gibi yapmak” arasındaki fark gibi.
Önemli bir konumdaki kişi görevdeyken her türlü övgüye ve kıymete layık görülür, ancak görevden ayrılınca o kıymetin onda biri bile verilmemeye başlanır.
Sadece kendi menfaati için yaşayan insanın fıtratı bunu gerektirdiği için, bu böyledir.
Bir de haksızlığa uğrayan karşısında “üzüntülerini ifade etmek” vardır. Samimi bir üzüntü mü? Yoksa üzülmüş gibi yapmak mı?
Peki neden üzülmüş gibi yapılır?
-“Bir kişi eksildi” mutluluğu nedeniyle,
-“Zaten o konumda; o değil de, ben olmalıydım” duygusu nedeniyle.
**
Bir de yardımcı olması gerekenler vardır. Onlar da kendi aşireti, cemaati, grubu olmazsa, hiç oralı olmaya bile tenezzül etmezler. Haksızlığa uğrayanı görürler ve bilirler ama o olay hiç yaşanmamış gibi davranırlar.
Elbette, bu tip duygularla yüklü insanların olduğu toplumlar gelişemez, ilerleyemez.
Aynı güruh, toplumda ekonomi ve eğitim yönünden gelişim olmamasına da önce “üzülüyormuş gibi” yapar, sonra “gelişim için çaba gösteriyormuş gibi” yapar ama sonucun değişmemesinden rahatsız olmaz.
Aksine, ufak bir mutluluk da verir kendilerine. Çünkü gelişim olsa, kendileri gibilerinin saf dışı edileceğini bilirler.
**
Ahaliden biri derdini, sıkıntısını anlatırken bile, dinlemek yerine “dinlemiş gibi” yaparlar, hem de büyük bir dikkatle. Bizzat not alır veya danışman dedikleri şoförlerine, odacılarına not aldırtırlar.
Büyük bir dikkatle dinlediklerini gösterebilecek kadar tiyatro yeteneğini de sergilemekten geri durmazlar. Çözüm konusunda hiçbir işlevsel adım atamayacaklarını kendileri de bilir, dert sahibi de bilir. Ama el mahkûm, çare yok, bir umut yine de onlara başvurulur.
“Üzülmekle, üzülmüş gibi yapmak” arasında ve “yardım etmekle, yardım ediyormuş gibi yapmak” arasında işte bu kadar büyük dağlar vardır.
Öyle büyük ve çorak dağlar ki, ne ot biter ne kuş öter.
Devamlı çakal gezer, tilki gezer o dağlarda.
O dağlardan ne kadar uzaklaşılsa o kadar isabetlidir, o kadar huzurludur.
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- BİZİM BİZE UYGUN GÖRDÜKLERİMİZ 29 Mar 2025, 12:47
- “DOST PAZARDA GÖRSÜN” 15 Mar 2025, 10:53
- SİYASETÇİ KISTASLARI 22 Şub 2025, 11:39
- TORPİLLE KUŞATILMIŞSA BİR ŞEHİR! 15 Şub 2025, 10:36
- “ÖZ GÜVENLİ” DEĞİL “ÖZ CAHİL” 01 Şub 2025, 10:25
- “KAHREDİCİ SİYASET” 24 Oca 2025, 11:29
- BAŞKALAŞIM 04 Oca 2025, 10:49
- ŞEHRİN DİNAMİTLERİ 14 Ara 2024, 09:56
- ÇÖKÜŞ GEREKSİNİMLERİ 30 Kas 2024, 10:30
- BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ 16 Kas 2024, 10:18
- TAŞRAYA BİR BAKAN GELİR 02 Kas 2024, 09:09
- ŞEHİR? TOPLUM? KABİLE? 05 Eki 2024, 10:19
- MİLLİ EĞİTİM 28 Eyl 2024, 09:49
- KURUMLARIN BİLİŞİMLE İMTİHANI! 21 Eyl 2024, 09:41
- ÇAKARLI ARAÇ 14 Eyl 2024, 10:13
- AŞAĞI DÜŞÜŞ! 31 Ağu 2024, 10:52
- PARTİ DEĞİŞTİRMEK 10 Ağu 2024, 10:05
- YÖNETMEK Mİ? YÜRÜTMEK Mİ? 03 Ağu 2024, 10:01
- ÜNİVERSİTELER 20 Tem 2024, 08:39
- NE OLURSA OLSUN BİZ YERİZ 13 Tem 2024, 09:45
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum