“Sizlerle paylaşacağım şu bilgiler; 1957yılında DP.’den Muş Milletvekili olarak Meclise giren ve 27 Mayıs 1960 Askeridarbeden sonra yassı adaya sürülen Giyaseddin Emre’nin notlarından alınmıştır…Tarihte neler yaşanmış ve o günkü hadiselere, birlikte; yakın tarihe biryolculuk yapalım istedik!
MerhumAdnan Menderes’in hanımı, Berrin hanımın ifadeleriyle: “27 Mayıs 1960 Askeridarbe olduktan sonra, bizi evimizden aldılar, sokağa attılar. Üzerimdeki kürküboynumdaki inciyi de; (üniformalı darbeciler) subaylar aldılar… DP’li olmayanbir vatandaş geldi, bizi evine aldı. Ev sahibi her üç ayda bir gelip 1500 liraalıyordu. (kira bedeli) Bir ara ev sahibinin 5 Haziran günü gelip parasınıalması gerekirdi. Bir zaman geçtikten sonra, yanımda Mutlu’nun (oğlu olsagerek) bulunduğu bir zamanda eve giren aynı adam; pür hiddet bize şöylekonuştu: “Verin evimin kirasını!
KocanızAbdülhamid’in hanımına ev tutuyor” diye hakaretlerde bulundu. (Abdülhamid’inhanımına ev kiralama olayını başka bir yazıda sizlerle paylaşırız inşallah)Yanımda o zamanlar 10 lira param vardı. Mutlu’ya dedim ki, Bizim oturduğumuzdaireye yakın Gaziantep Milletvekili Ali Ocak’ın evi var. Onlarda mutlaka paramevcuttur. 1500 lira alıp gelin, bu herifin ev kirasını verelim.
Mutlubu manzarayı görünce, birden gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Anne, bizim buhalimizle kim bize para verecek dedi. Bunun üzerine parmağımdaki (muhtemelennişan yüzüğü) yüzüğü çıkardım. 10 lirayı da verdim. Hemen taksiye atla,Kızılay’da rastladığın ilk kuyumcuya ver gel dedim. Mutlu gitti, yüzüğü 1800liraya sattı. O zaman adamın (adam denilse tabi) kirasını verdik. 300 lira dabize harçlık kaldı. Gel zaman git zaman bu yüzük, el değiştire değiştire, Adapazarı’nda bir kuyumcunun eline düşer. Kuyumcu bunu1300 liraya satın alır.
Yüzüğünüzerinde benim ve Menderes’in isimleri yazılı olduğu için, kuyumcu Ankara’yagelir, adresimizi tespit eder. Yine bir gün kapımız çalındı. Mutlu kapıyı açtı.Efendi bir adam içeriye girdi, bir kutunun içinde yüzüğü bana takdim etti veşöyle dedi: “Her halde bu yüzüğü terbiyesiz darbeci bir subay almıştır, buyuruntakdim ediyorum” dedi. Ben kendisine Efendim ben bu yüzüğü sattım. Kimseelimden zorla almadı dedimse de adam direndi.
Kaça alındığını sordum. “13 bin lira” dedi.Şu anda kendisine vereceğim 13 bin liramın olmadığını söyleyince “Efendim benbunu para için getirmedim dedi. Şimdi bu olay üzerinden yıllar geçtigeçmesine de, Adnan Menderes hala birçok yönüyle hayırla yâd edilirken; o günonun kapısına dayanıp eşi Berrin Hanımı azarlayıp verin kira paramı diyenleride unutmadı, unutmayacaktır zannederim.
27 Mayıs 1960 darbesini yapıp, halkınensesine kâbus gibi binenlerin hiç biri bu hayatta değil belki; lakin onlarıngeride hoş bir seda bırakmadıkları, artık herkes tarafından bilinmektedir.Yıllarca iç ve dış mihrakların bu topraklar üzerinde, yaptıkları kirlihesaplar; bu toprakların asıl sahiplerine çok ağır bedeller ödetti ve çok pahalıyamal oldu. Geçmişi görmeyen veya sağlıklı bir tarih anlayışıyla o günleri okumayanlar;bu günlerin kıymetini de anlayamazlar. Yukarıda verdiğimiz, yakın tarihteki olevha, aslında o günün yönetici kadrolarının bir utanç tablosudur.
Şartlarne olursa olsun, mağdur duruma düşmüş bir hanımın kapısına dayanılmaz veailesinin gözleri önünde rencide edilemez. Bu gibi davranışlar, ucuz vekalitesizlerin işidir. Onun için, yakın tarihimizde cereyan eden, olumsuz amasayısız hadiselerden sadece bir tanesine dikkatleri çekmek istedik. İstedik ki,yeni nesil bu günlere, ne badireler atlayarak, ne bedeller ödeyerek geldiğimizianlasın… Sizce Berrin hanımın kapısına dayanıp onu azarlayarak, yüzüğünü birkira bedeli için sattıran mı; yoksa ta Adapazarı’ndan o günün şartlarında,yüzüğü takriben sekiz katı fiyatına alıp kalkıp Ankara’ya gelip onu hiçbirkarşılık beklemeden; Berrin hanıma takdim edip giden mi asil ve insan? Yorumsizin. Vesselam. 13 Şubat 2017.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum