“Zamanın harikası” veya “zamanın mükemmel insanı” “ yirminci yüzyılınyenileyicisi” anlamlarına gelen “Bediüzzaman” lakabının sahibi, büyük İslam âlimi,Said Nursi hazretleri 23 Mart 1960'da Urfa'da vefat etti. Bu tarihten sonra her yıl Urfa’da “BediüzzamanMevlidi” düzenlenmektedir. Mevlidin büyük bir insan topluluğunun iştirakiyle vegörkemli bir şekilde icra edilmesi, ayrıca mevlidin okunması ile beraberRisale-i Nurdan okunan derslerin insanların büyük bir heyecanla ve dikkatledinlenmesi, insanların Bediüzzaman hazretlerine olan muhabbetinin birgöstergesidir diye düşünüyorum.
Mevlide gelenlerin oluşturduğu samimiyet, ihlâs ve kardeşlik tablosu,birbirileriyle muhabbetleri, kucaklaşmaları doğrusu görülmeye değerdir.
Bu akşam Bediüzzamanhazretlerininden çokça söz edilecek, dersler yapılacak ve birçok konukonuşulacaktır elbette. Ben de bu vesile ile üstadın yemek kültürü ile ilgiliderlediğim bilgileri paylaşmak isterim. Zira âlimlerin her davranışından, hersözünden ders almak gerektiği gibi yeme ve içme gibi davranış vefaaliyetlerinden de çıkarılacak dersler olduğu kanaatindeyim.
Üstad Bediüzzaman hazretlerinin,hayatını incelediğimizde, hayatının her alanında olduğu gibi yeme ve içmealışkanlığı gibi özel hallerinin de "sünnet-i seniyye" ölçülerinetamamıyla uygunluk gösterdiği açıkça görülür. Bunun en yakın şahitleri olantalebelerinin anlattıklarına kulak verelim.
Hayatı boyunca hizmetinde bulunan talebelerinden Bayram Yüksel’inüstadın yeme ve içmesiyle alakalı olarak anlattığı hatıraları:
“Üstadımız çok az yerdi, yediğizaman da beş saat geçmeyince tekrar yemek yemezdi. Yemekten sonra da iki saatgeçmeyince su içmezdi, saate bakar, on dakika da olsa, “Daha iki saat olmadı”diyebeklerdi. İki saat olduğunda su içerdi. Suyu çok soğuk içerdi. İlk zamanlarımalum buzdolapları yoktu. Üstadımız da çok soğuk suyu arzu ederdi. Suyun içinebuz bulduğumuzda buz koyardık. Termosa çok zamanlar buz bulamıyorduk. Meselâ ozaman Isparta'da iki adet eczane vardı, birisinde buzdolabı vardı. Rica eder,parası ile ondan buz alırdık. Bol su ile yıkar, termosa doldururduk. Buzutermosa koyarken Üstadımız başımızda durur, “Ben de size yardım edeyim, bende iştirak edeyim, bu iştirakten beni mahrum etmeyin” derdi.
Üstadın yemekleri çok sade idi.Ekseri yemekleri şehriye çorbası, pirinç çorbası, sulu yemekler, yoğurt veyumurta idi. Sulu yemeklere muhakkak yoğurt katardı. Üstadımızın hiç dişiyoktu. Son dişi 1948'de Afyon Hapishanesi’nde düşmüş.
Üstadımız, yemekleri ekseri şu şekildepişirttirirdi:
“Meselâ küçük bir sefer tasınaaz su koyarız. Bir çay kaşığı tereyağı, çok cüz'î tuz, beraber kaynamayabaşladığında, yumurtayı kırarız. (Üstadımız yumurtayı yıkattırırdı.) Yumurtanınbeyazı pişmeye başladığında içine ekmek doğrarız. Üstadımız kat'iyyen yağıyaktırmazdı.”
“ Şehriye çorbası olsun, pirinççorbası olsun, onlar da biraz su ile kaynamaya başladığında yumurtayı kırarız.Yumurtanın beyazı piştiğinde içine yoğurdu koruz, karıştırırız. Hafifkaynadığında indiririz. Üstadımız afiyetle yerdi.”
“ Üstad, sarımsağı hiç yemezdi.Bizler yemeklerde soğan kullanırdık”
“Yarım ekmek alırdık (bazen debütün). Bu ekmek bir hafta giderdi. Ekmeği getirirken ve alırken çok dikkateder, beyaz torbanın içinde getirirdik. Nazardan ve zehirden çok sakınırdı.”
Üstadın et ve meyve yemesi:
"Üstadım on beş günde biret yerdi. Taze koyun eti alır, çok pişirirdik, bazen de köfte yaptırırdık.Emirdağ'da Çalışkan hanedanının evine, yâni Ceylân Ağabeyin annesine,Isparta'da ise eve sahibesi Fitnat Anneye yaptırırdı. Aldığımız kıymayı iki üçsefer makinada çektirirdik. Yoğurtlardan da inek yoğurdu yerdi. Koyun v.s.yoğurdu yemezdi. Yemeklerden sonra da Üstadımız muhakkak, az da olsa tatlıyerdi. Meselâ Isparta'da yapılan beyaz kurabiye çok yumuşak olurdu. Onu kaşıklaezer, toz haline getirir, kaşıkla yerdi. Üstad kavunu da sever, kaşıkla yerdi.Üzümün kabuğunu ve çekirdeğini ayırır, domatesin de kabuğunu soyardı.”
İçeceği suya dikkat ederdi:
"Isparta'ya ilk vardığımız zamanlar suyuKirazlıdere yolu üzerindeki Piri Efendi çeşmesinden getirttirirdi. Çok güzelsu, fakat fazla soğuk değildi. Ekseri, Üstadın çok sevdiği, yazın çok soğuk velezzetli, kışın da normal olan Sidre'den su getirirdik. Bazı gün akşam sabahiki sefer getirirdik. İki sene böyle devam etti.”
“Sidre, Isparta'nın batısındayüksek bir yerdi. Isparta'nın meşhur evliyalarından, kırk günde bir yemek yiyenOsman Halit Efendi burada vakit geçirirmiş. O mübarek zat Üstaddan haberverirken, “Bu asrın müceddidi bugün dünyaya geldi. Ben göremeyeceğim, fakatbenim oğlum inşallah görecek” demiş. Nitekim seneler sonra o zatın sözütahakkuk etti. Oğlu Keçeci Mustafa, Üstadımıza talebe oldu ve onunla EskişehirHapishanesi'ne gitti”.
"Bir gün, soğuk suiçmesinin, zehirin tesirinden olduğunu söyledi. Kendisine zehir enjekte edileniğnenin yeri, göğsünde hâlâ belli idi. Uzun zaman akmış. Bizim zamanımızdakurumuş gördük.”
"Üstad çayı fazla içmezdi.Hararet olduğu zamanlarda, limonlu bir bardak ancak içerdi. Limonu çok severdi.Yemeklerinde de limon kullanırdı. Limon her zaman bulunmazdı. Limon bulunmadığızamanlar çayına çok cüz'î limon tuzu kordu.(http://www.bediuzzamansaidnursi.org)
TalebelerindenZübeyir Gündüzalp’in anlattığı bir hatıra:
“Üstad seher namazını edaettikten sonra, bir bardak limonlu çay içerdi. Üstadımız her ne zaman olursaolsun, çaya ve limon konulacak yemeklere limon damlatırdı. BediüzzamanHazretleri asıl yemeği kuşluk zamanında yerdi. Öğle vakti pek az, birkaç lokmabir şeyler yerdi. İkindi namazından evvel yemek yerdi. Ancak akşam namazındansonra okuyacağı esnada limonlu bir bardak çay içerdi. Yatsı namazından sonraResul-i Ekreme (a.s.m) imtisalen hemen yatardı Yatmadan evvel küçük bir lokmacıkbir yiyecek yerdi. Sonra “Âyete'l-Kürsî” yi okur, yatardı Seher vaktinden çokevvel kalkar, evradını okurdu, sabah namazından evvel veya sonraya kadar Sabahnamazını erken edâ ederek yanında bulunan hizmetkârlarına, basılan kitaplardanders yaptırır, kendisi de eski harflerle yazılı aslından takip ederdi ÜstadHazretleri çorba olarak pirinç ve şehriye yerdi İçine yumurta kırdırırdı (Bunu75 yaşından sonra yerdi Yemeğin üzerine 4-5 habbe üzüm yerdi Her habbeyiyiyişinde Besmele okurdu 75-80 yaşlarında ömrünün sonuna kadar gördüğüme göre,kabuklarını soyar, çekirdeklerini çıkarır, yanındaki hizmetkârlarına lutufederdi.( Son Şahitler, ZübeyirGündüzalp'in Hatıraları)
Üstadımızı Vefatının Elli Yedinci ısene- i devriyesinde rahmetle yâdefiyoruz.
Yetiştirdiği talebelerini her zaman hayırla ve rahmetle yâdediyoruz. Allah rahmet eylesin. Hayatta olan talebelerine sağlık ve sıhhatniyaz ediyoruz.
Afiyette kalın.
[email protected]
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum