Hicreti nebeviden sonra, Resulullah (s.a.v) efendimizin; ilk olarak nüfus sayımı ve akabinde askeri birlikler teşkil ettiğini görmekteyiz… Bu askeri birliklerin bir kısmı seriyye (küçük birlikler) bir kısmı gazveye çıkan ve en önemli olanı da; ordu şeklindeki büyük askeri birliklerdi. Büyük askeri birlikler, kendi aralarında gruplara ayrılır, her grubun bir sancağı ve birbirlerini tanıyabilmeleri için de, birer parolaları vardı. Parola işareti, günümüzün ifadesiyle olduğu şekliyle değil de, şiar (işaret) olarak kullanılırdı…
İslam’ın Medine dönemine baktığımızda, o günün şeraitine göre; Efendimiz (s.a.v)’ın, askeri teşkilatlarınoluşumuna büyük önem verdiğini görmekteyiz. Nitekim Seleme İbn-u’l Ekva (r.a) konuyla ilgili olarak şöyle bir olay anlatıyor: “Resulullah (s.a.v) bir gazve sırasında başımıza Hz. Ebu Bekir (r.a)’i tayin etti. Bu seferde müşriklerden bir guruba gece baskını yaptık. Onlardan çokça öldürüldü. Ben kendi elimle yedi kişi öldürdüm. Bunlar, farklı ailelerdendi. O gün parolamız: “Ey Mansur (yardım gören) öldür, öldür” idi.” (Ebu Davud, Cihad)
Seleme İbn-u’l Ekva (r.a)’nın anlattığı hadise ’nin açıklamasını, Hadis Ansiklopedisi Kütübü sitte eserinin üçüncü cildin 550sahifesinde şu açıklama yapılmaktadır: “Ebu Davud, bu rivayeti “Parola” ile ilgili bir babta zikreder. Resulullah (s.a.v) zamanında, sefere çıkıldığında, her grubun bir komutanı, bir sancağı olduğu gibi müstakil bir de Parolası olurdu. Bu Parola ile, bilhassa gece vakti birbirlerini tanırlardı. Hadislerde parola, “ŞİAR” kelimesiyle ifade eder. Hz. Ebu Bekir (r.a)’in komutan tayin edildiği bu seferde parola, “Emit emit ya Mansur!” olmuştur. Emit, öldür demektir. Mansur, tefeül maksadını güder, zafere ulaşmış manasında ve asıl muhatap askerlerdir. Ancak, gerçek öldüren Allah olması hasebiyle muhatabın Allah olduğu ve ibarenin şu manaya te’vil edilmesi gerektiğini söylemiştir: “Ey yardımcı (Nasır)! Düşmanı öldür.” (Prof. İbrahim Canan Hadis Ansiklopedisi. Kütübü sitte. Cilt 3 Sh. 550)
Evet, yukarıda anlatılan bilgiler ışığında bakıldığı zaman; “Günümüzün modern askeri birliklerde dahi disiplin ordunun temelidir” kuralı gereğince, “seferde ve hazarda, askeri birlikler arasında, neferlerin birbirlerini tanıyabilmeleri için, başta parola olmak üzere, birçok işaret, rumuz ve şifreli mesajların gerekli ve zaruri oldukları görülmektedir… Günümüzde askerlik yapanlar bilirler ki, “disiplin asker ocağının olmazsa olmazı olduğu gibi; sefere çıkıldığı zamanlarda ise, tehlikeye mahal vermemek, zayiatın olmaması ve düşmana galebe çalabilmek için; “PAROLA” ve “İŞARET” kurallarına özenle riayet edilmesinin gerekli olduğunu bilir ve kabul ederler.
Hakikaten bakıldığında, binlerce on binlerce genç ve ömürlerinin baharında olan insanı bir arada tutabilmek; bir düzene, nizam ve intizama ihtiyacı olduğu kesinlikle kabul edilmektedir. Asr-ı Saadette dahi, bu uygulamanın en güzel örneği sergilenmiş olup, ilke ve prensiplerine riayet edildiği için, genel olarak başarılar ve zaferler elde edilmiştir. Yani, Askeri birliklerde “Parola ve İşaret” askeri birliklerin can damarını teşkil ediyor denilse; mübalağa olmasa gerek! Çünkü, siz aynı çatı ve ocakta vazife yapan on binlerce insanı tanıma şansına sahip olmadığınızdan dolayı, “fakat birlikler, kendilerine belirlenmiş olan parola ve işaretiyle” birbirlerini rahatlıkla tanıyabilir ve tehlikenin önüne geçme şansına her zaman sahip olabilirler.
Tabidir ki, “bir parola ve işaretin” sürekli bir geçerliliği yoktur. Askeri bir strateji kuralı olarak; bu, daima değişmektedir. Çünkü, su uyur düşman uyumaz kaidesince; “ordunun içine düşman casuslarının sızması her zaman söz konusu olabileceği veya başka kimseler tarafından, içerdeki bilgiler dışarıya servis edilebileceği düşüncesi ön planda tutularak; “parola ve işaret” Askeri birimler üst kademeleri tarafından sürekli değişik isimlerle belirlenip, ilgili yerlere bildirilmektedir…
Şimdi durup dururken, “Askerliğin Parola ve işaret” meselesi de nereden çıktı denilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, her insan; tabir caizse dünyaya asker olarak (görevli) gelir. Hal bu olunca, her Müslüman Asakirü-l Muvahhidin cephesinde; Allah ve Resulü’nün, “kâinat ordusunun birer vazifeli neferleri hükmündedirler! Beşeri münasebetler anlamındaolaya bakıldığında dahi, dünya hayatında; “düzen ve nizamın” zinde olabilmesi için, düzenli ordulara ihtiyacın var olduğu kabul edilmektedir… Onun için, her birimiz, öncelikle evlerimizde; düzen ve nizamın sağlaması adına, başta İslam’ın ilkeleri olarak; inanç, ahlak, adab-ı muaşeret, kul hakkına ve dürüstlük ilkesine riayet etme, emin sıfatına halel getirmemek için gayret sarf etme, toplumun ıslahına çalışma, komşuluk ve diğer beşeri münasebetlerde el- emin güvenilir birer insan olmak; her birimizin öncelikli vazifesi olduğunu unutmadan bilmemiz lazımdır!
Parola işaret derken, konu biraz dağılsa da; aslına bakıldığında, “Dünya hayatında, tüm olup biten hadiselerin iç içe oldukları görülür ve kabul edilir. Sıra dışı bir konu olan, Askeri birliklerde “Parola ve İşaret” konusunu işlemekle; bir nebze de olsa, her birimizin askerlik anılarımızı tazelememizevesile olurken; “Asıl maksat, Her Müslümanın din disiplinine riayet ederek, ancak huzuru elde edebileceğine katkıda bulunmaktır. Yazı ne kadar isabetli oldu onu bilmiyorum ama, tüm noksan ve hataların bize ait olduğunu kabul edip, siz değerli okurların affına sığınarak sizi yazıyla baş başa bırakıyorum! Parolanız ve İşaretiniz daima hak ve hakikat olsun. “Parola ’dan şaşmayın! İyi okumalar efendim. 20 Temmuz 2020
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum