Hayat kitabımız kur-an i kerim, bize; ilk emir olarak, "OKU" ve insanın yaratılışından bahseder. İnsanın ilk yaratılışına dikkatlerimiz çekilirken, bir taraftan da kâinat kitabındaki kevni ayetleri okumamızı ve bizi hakikati anlayıp akletmeye, tefekkür etmeye davet eder...
Evet, dolayısıyle hak ile batıl arasında, tercihiyle baş başa bırakılan insan; yapmış olduğu tercihinin sonucuna katlanacağı muhakkaktır tabi olarak. Hem bu dünyada, hem ahirette. Hakkın tarafında ve yönünde tercihini yapanlar, ilahi emirlere iman edenler; batıldan yana tercihlerini yapanlar ise inkar edenler olarak isimlendirilmişlerdir.
Yaşadığımız modern asırda, insanların/insanlığın en büyük problemi; beli bir çizgide karar kılıp ve sabitelerine bağlı kalamadıklarından dolayı olduğu bir gerçektir. Halbuki Ezeli ve ebedi önderimiz olan Hz. Muhammed (s.a.v) kendisine nazil olan kerim kitabımız Kur-an da tüm insanlığa; MÜ'MİNLERİN vasıflarını olduğu gibi izah ettiği gibi; münkir/mücrim/ mülhid ve diğer inkar tayfasının vasıfları hakkındaki malûmatları da tebliğ etmiştir. Akabinde insanlar kendi hür iradeleriyle baş başa bırakılmış, ve dileyenin iman etmesi, dileyenin de inkar etmesinden dolayı, kendilerine mükafat veya ceza alacakları hesap günü hatırlatılmıştır.
Bakara süresinin ilk beş ayet-i kerimesinde, Rabbimiz müminleri ne kadar da güzel ve net tanıtmaktadır: "Elif lâm mim Şüphesiz bu ilâhi bir kitaptır, muttakiler için hidayet ve yol göstericidir. Onlar gayba inanırlar namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan sarf ederler. Onlar, sana indirilene de, senden önce indirilmiş olan kitapların hepsine de inanırlar ve Ahiret'e de iman ederler. Onlar, Rablerinin gösterdiği doğru yoldadırlar ve ancak onlar kurtuluşa ereceklerdir. (Bakara/1-5)
Evet, işte doğru yol, gerçek kurtuluş ve sabit istikamet budur. Zikredilen vasıfların dışında kalanlar, kendi nefislerine zulmedip dalaleti tercih edenlerdir. Ne ki, günümüzde teknolojinin insan hayatına egemen olup onu esir almasıyla; saflar muğlak hale gelmeye başladı. Net olan duruşlar bozuldu, insanların çoğu renkten renge girmeye başladı. İnsanlar Dünyevi makamlar uğruna bir çok değer yargısından uzaklaştı veya tamamen terk etti.
Kur-an yaldızlı kılıflarda yüksek yerlerde asılırken, içindeki hükümlerle amel edilmedi. Haramlar sıradanlaştı, halkın hatırını kırmamak için, haktan vaz geçildi. İstisnalar kaideyi bozmaz lâkin, yaşadığımız islam âleminin bu günkü fotoğrafı budur... islam toplumunda yaşadıkları halde, Müslümanların çoğu hala islamın hükümlerinden ya habersiz veya hiç bilmiyor. Hele gençlik! Yalnız yaşayan kalabalıklar ve dijital çağın öncelikli olan kurbanları...
Bu gün, dünya coğrafyasının her hangi bir yerinde; insanlarin Kur-anın emir ve nahiyelerine göre yaşadıkları gösterilemez. Emperyalizm, değişik isimlerle icat ettiği ideolojilerini her yere ihraç edip, bir virüs gibi her tarafa bulaşırmıştır. Bu gün müslüman olduğunu söyleyen bir-çok insan, kapitalizmi, komünizmi veya sosyalizmi savunmaktadır. Peki, yukarıda vermiş olduğumuz, kur-an daki MÜ'MİNLERİN vasıflarını kayıtsız şartsız üzerinde taşıyıp yaşamak nerede kaldı.
Adam şöyle diyor, çağ sana uymazsa sen çağa uyarsın. Hayır güzel ve bilgisiz olan kardeşim öyle değil. Şayet inanmışsan, islamın hükümlerinin çağlar üstü olduğunu bilmeli ve bu hakikati her platformda haykırmalısın. Çünkü İslam keyfe kafidir. Hiç bir müslümanın, kafirin icadı olan ideolojik isimlere ihtiyacı yoktur. Sözün hülasası şudur ya kayıtsız şartsız Allah'ın tüm hükümlerine inanıp mümin olmak; ya da muzebzebin olup elim bir akıbete yolcu olmaktır... Yüce Rabbimiz cümle Müslümanları, kur-an'ın vasıflandırdığı kimselerden eylesin. Selam ve dua ile.
01 Şubat 2021.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum