“Müslüman olarak bizimdünyadaki gayemizin yani gelecekteki idealimizin yeniden gözden geçirilmesigerekiyor. Zira modernleşmeyle birlikte Müslümaninsanın; insanın tanımladığıgelecek tahayyülünden büyük oranda uzaklaştığını görüyoruz...Çünkü batılı insankendi insan tipini tanımlarken ona geleceğe ait yeni idealler sundu ve birtakım vaatlerde bulundu. Ve insanlar o ideallerin peşinde dört yüz senedirkoşmaktadır. Bizde zihinsel kırılmaya uğrarken aynı zamanda bu idealleriiçselleştirdik. Dolayısıyla da bizim dünyaya ait ideallerimiz, ahirete ilişkinideallerimizden giderek çok daha fazla ağır basmaya başladı. Yani dünyahakkında çok uzun emeller besler olduk.”
BugünKöşemizi yazar ve kitabı bağlamında Abdurrrahman ARSLAN’ ayıracağız. Yazımızıngirişini de yine onun kitabından alıntıladık. Abdurrahman Arslan bize, “DünyayaMüslümanca Bakmak,” dahası bakabilmek için “Yeni Bir Anlam Arayışı” sunuyor.Elbette bu hakikat arayışı öyle kolay olmayacağından “Sabra Davet eden Hakikat”diyor bu arayışa. “Modern Dünyada Müslümanlar” “Nehri Geçerken” Kıbleyi Kaybettiren Dönüşüm” denen değişimden ne kadaruzak kalabileceklerdir. Meraklısının görebileceği üzere; yazarımızın tırnakiçine aldığımız kitap isimleri bile başlı başına bir duruşu ifade ediyor.
AbdurrahmanARSLAN modern dünyada yaşayan Müslümanların zihinsel olarak nasıl da felceuğradığını ortaya koyuyor. Bu anlamda ARSLAN’ı modernizmin felce uğrattığızihinlerimizi prangalarından kurtarabilecek, yeniden ve yineden bir zihinselinşa için yola ulaştıracak bir imkân olarak okuyabiliriz. Bu zihinsel inşanın nasıl olacağınısorduğumuzda “Müslüman zihnin yeniden inşa edilmesi gerektiğini düşünüyorum.İnşa ise kavramları yeniden eski anlamlarını kazandırmakla mümkündür.” Cevabınıalıyoruz.
Müslümanlarolarak, modern paradigmalar bağlamında yaşamış olduğumuz hayatın içindekullanmış olduğumuz birçok kavramı masaya yatırarak; bize her yapının kendineait bir felsefesinin olduğunu, bir dünya görüşü olduğunu dolaysıyla hayatı buparadigmalar üzerine kurduğunu göstererek bizim dünyaya Müslümanca bakabilmemiziçin inancımızın bize sunmuş olduğu bağlamda bakabilirsek ancak hakikatlebuluşabileceğimizi ifade ediyor. Onun için;bizim zamandan mekana, kentten şehire, özgürlükten değişime, cemaatten siviltopluma, bireyden cemaate, modernden geleneğe, aileden topluma, kamusal alandan“ev”e, kadar bir çok kavramla ilgili birçok zihinselkabullerimize karşı esaslı bir duruş ortaya koyuyor.
Müslümanlarıngelecekle ilgili bir şeyler söyleyebilmesi için fıkıh toplumuna işaret ediyor.Yaşadığımız ve fark etmediğimiz, fark edemediğimiz zihinsel durumdan kurtulabilmemizgerekiyor.Çünkü idrakimiz inşa ettiğimizedönüşüyor. Tasavvurumuz tasarımızı belirliyor.Oysa biz Müslümanız ve hayata Müslümanca bakmakdurumundayız. Evet, zamanımızıve mekânımızı ve de kavramalarımızı, kaygılarımızı, korkularımızı hattasevinçlerimizi belirleyen ne? “Müslümanolmakaynı zamanda Müslümanca düşünen bir zihne sahip olmak anlamınagelmektemidir? Dün böyle bir meselemiz olmamış olabilir ama bugün öyle değilartık. Müslüman oldukça modern, yani rasyonel olarak düşünmektedir. BenMüslümanım demekte fakat düşüncesiyle hayat biçimiyle önüne koyduğu geleceğeilişkin idealleriyle büyük ölçüde İslam’ı anlayışa uzak bir yerlerdebulunmaktadır.”
“İslam,ya Müslümanların ellerinde modernitenin -değerler dünyası ile; ilerleme,eşitlik, bireycilik, demokrasi, liberalizm, sivil toplum, kapitalizm vetüketimin- öngördüğü süreçlere katılarak ona yeni bir “ruh” verecek; ya dakendi “teorik” temellerine yaslanarak içine kapanmadan ve daha önemlisi, antiolmak için “anti” olmadan, öncelikle bir hayat biçimi olarak kendini görünürkılmanın ve korumanın imkân ve çıkış yollarını arayacaktır. Buna rağmen eğerİslam -tabii ki onun anlaşılma ve yaşanma biçimi- söz konusu sürece katılırsaİslam’dan geriye “ne” kalacağı sorusu bugün ciddi bir cevap beklemektedir. (…)Artık biz Müslümanlar olarak bugün önümüze, kendisiyle ilgilenmemizi ve onuiçselleştirmemizi mecburiyet olarak koyan bir “dünyada” yaşamaktayız; meseleonun istediği onayı verip vermemekte düğümlenmiş haldedir. Modernite dine ait olan bir varlık alanındakendisi için bir “yer” kazanmak,oluşturmak ve var olmak istemektedir.”
Müslümanlarolarak emin olmak vasfını ne kadar taşıyoruz. Yapıp ettiklerimizi ne kadarsorguluyoruz, bugün kendi yaptıklarımız üzerine düşünmüyoruz. Tam tersineyaptıklarımızıöteki bağlamında değerlendiriyor…Abdurrahman ARSLAN’ın şucümlelerini ise hakikaten Müslüman olarak her birimizi belki bulunduğumuzdurumdan kurtaracak bir şok etkili nasihat olarak okuyabiliriz. “Bugün bütünsarsıntılar içinde kendine göre şekil bulmuş Müslüman zihniyetinden artık korkuyorum.Çünkü bu zihin yaşadığı sarsıntının farkında değil. Ciddi şekilde İslam’dankopmuş, İslami kaygıları ertelemiş bir zihindir… Bu Anlamda söylüyorum iman veamel tutarlılığını. Biz bu dünyada, bu tutarlılığın hesabını öbür dünyadavereceğimize inanarak yaşıyoruz. Modernlerin dünyayı sevdiği gibi dünyayısevmekten vazgeçelim, bu hastalıktan kurtulalım. Ne diyor Cenabı Allah;‘Kıskanmasaydınız evlerini altından yapacaktım.’ Bakınız bunu unutmayın!Onlarla yarışmaktan vazgeçelim, kulvarlarımızı değiştirelim…”
Kitaplarındanhareketle Abdurrahman ARSLAN fikirleri üzerine bir hulasa sunmaya çalıştık. Herzaman ifade ettiğimiz gibi sadece hazineye işaret edebildik. Gerisi içinhazineye, yani kitapların kendisini okumaya davet ederek yazımızısonlandıralım. [email protected]
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum