16 Nisan’da, 18 maddelik bir anayasa oylamasına gideceğiz.
Her partiden ve görüşten bu maddelere evet diyen de; hayır diyende mevcut.
Evetçiler, ülkenin zor bir süreçten geçtiğini, sistemdeğişikliğiyle ülkenin bu süreci koalisyon riskinden kurtularak, güçlühükümetlerle götürmesi gerektiğini, bunun, ülkenin bekası için elzem olduğunu;hayırcıların ise, bu maddelerle tek kişiye, kontrolsüz ve sınırsız yetkilerverildiğini ve bunun demokrasinin ruhuna aykırı olduğu söylemini öneçıkardıkları görülmektedir.
Aslında, evet de, hayır da çıksa dünyanın sonu olmayacağı;hazırlananın kısmi bir anayasa değişikliği taslağı olduğunu ve bunun içinkamplaşmanın yersiz olduğunu bilmeli ve görmeliyiz.
Daha etkili propaganda için, bu referanduma yüklenen anlamlarınabartılarak, toplum kesimlerini birbirine karşı keskinleştiriciprovakasyonlardan uzak durulmalıdır.
Bir önceki referandumda da, buna benzer bir atmosferoluşturulmuş, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de içeren pakethalkın oylarıyla geçmişti. Geçmeseydi de, bu, dünyanın sonu olmayacak,Cumhurbaşkanı, her zamanki gibi meclis tarafından seçilecekti.
Bu referandumda da, karar halkımızındır. Evet diyen de; hayırdiyen de vatan haini, terörist veya başka şekilde suçlamalara maruzbırakılamaz.
Propagandistler, sözcüler ve bu konuda taraf olanlar, görüşlerinikamuoyu önünde açıklamaktalar, mitingler düzenlemekteler. Karar halkındır.
Ne bu referandum sonrası mükemmel bir siteme sahip olacağımız vetüm sorunlarımızı bir çırpıda çözeceğimiz ne de bu referandum geçmezse ya dageçerse ülkenin bölüneceği ya da kaos çıkacağı şeklindeki söylemlerin yüzde yüzdoğru olduğuna yönelik algılara göre hareket etmemeliyiz.
Darbe anayasası olan mevcut anayasa, bu değişiklikle de darbeanayasası vasfından kurtulmayacaktır. Çünkü onu darbe anayasası olmaktançıkaracak şey, ilk dört maddedir. Bu bakımdan ya ilk dört madde ile başlanacakolan bir değişik ya da mevcudu çöpe atarak yeniden bir anayasa hazırlamayabaşlamak dışında atılacak her adım, kısmen değerli olsa da, nihai anlamda birkurtuluş reçetesi olmaktan ve anayasayı darbe anayasası olmaktançıkarmaktan uzak olacaktır.
Gönül isterdi ki, toplumun tüm kesimleri, el ele vererek yeni biranayasa hazırlasın ancak bu konuda özellikle muhalefetin tavrı böylesi birkonjonktürde olunmadığının da göstergesi olmuştur.
Maddelere ve yapılan değişikliklere gelince. Hepimiz neyin ne neolduğunu biliyoruz. Halkımız da takip etmektedir. Bu seçimin ölüm kalımmeselesi şeklinde abartılması son derece yanlıştır. Toplumu tedirgin etmeden vekimsenin iradesi üzerinde baskı oluşturmadan, uygun bir atmosferde seçimegidilerek halkın zarar görmesini engellemek hepimizin üzerinde hassasiyetledurması gereken bir konudur.
Halkımız, onu kim kışkırtmaya çalışırsa çalışsın; sağduyudanuzaklaşmayacak bir olgunlukta olmasına rağmen; yine de provokasyonlarkarşısında uyanık olmak amacıyla birbirimizi bu konularda uyarma gereği vardır.
Bu bakımdan, gerek yaklaşmakta olan seçim tarihi gerekse de seçimgünü ve sonrasında, sükuneti korumak, sağduyulu davranmak ve tedbiri eldenbırakmamak oldukça önem arz eder.
Halk olarak talep etmemiz gerekenler, adalet, adil paylaşım,birlik ve beraberlik, ülkemiz ve insanımızın izzetini koruyacak iç ve dışpolitikalar, küresel güçlerin taşeronluğu ve oyunlarına araç olmaktan uzakpolitikalar izlemeyi mümkün kılacak yaklaşımlar ve bu yönde atılacak adımlarolmalıdır.
Gerek yasama, gerekse de yürütme ve yargı alanlarındataleplerimizin odağında olması gereken ve toplumsal barışa, bölgesel istikrarakatkısı olabilecek bu tarz politikalar olmalıdır. Yöneticilerimiz de bize,bu tarz değişiklerle gelmelidir.
Yine de bu seçimin, evet veya hayır şeklinde sonuçlanmasındanziyade; birlik ve beraberliğimizi bozmayacak şekilde sonuçlanmasınaodaklanmalıyız.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum