“Uyuşturulan toplumlar, ruhsuz iskeletler gibidirler.”
Sömürgeci güçlerin taktiklerinden birisi, belki de en önemlisi; toplumları uyuşturma taktikleridir. Emperyalizm, Komünizm, Kapitalizm veya Sosyalizm; bunlardan her hangi birini referans alan bireyler, toplumlar ve devletlerin iflah oldukları görülmüş şey değildir. Çünkü, söz konusu ideolojiler insanların hayatlarına girdiği günden beri; dünya bir kan gölühaline geldi! Evet, dünyayı sömüren sömürgeci devletler, sömürdükleri toplumların insanlarının uyanmasını, düşünmesini ve kendine gelmesini hiçbir zaman istemedikleri için; insanları durmadan gayeden uzak meselelerle uğraştırmak isterler. Emelini gerçekleştirebilmek için, durmadan yeni buluşlarmış gibi, kandırma ve uyutma-uyuşturma projeleri geliştirip dururlar…
Yaldızlıve yalandan paketler, ideolojiler ve insan idrakine giydirilmiş olan sahtekâr İzm’ler… Moda, alışveriş çılgınlığı, şehvet ve şöhret müptelalığı, flört, zina, şans piyangoları; kokteyl ve partiler, düğün dernek ve diğerleri… Say say bitmez, yoldaki tuzaklar ve uyuşturma paketleri! Günün haberlerine bakıyorsunuz, yirmi dört saatleri birbiriyle çelişkili. Tezatlar ve çelişkiler çağında yaşıyoruz adeta. Yetkili ağızların, indirim ve bindirim paketleri hiçbir zaman tükenmemekte… Arada bir birkaç kuruş indirim, sonrasındada on kuruş bindirim politikaları... Yani, uyutma ve uyuşturma. Peki, ne zamana kadar?
Günümüz dünyasında, Demokrasi ve insanlık (!) dersi vermeye çalışan başta Avrupa ülkeleri ve ABD’nin geçmişlerine bakın; kan, gözyaşı ve sömürgeciliktenbaşka göreceğiniz bir şey olmayacaktır. Fakat ne yazık ki, insanımız çoğu kez; sömürgeci devletlerin gerçek yüzünü görmek için, kayda değer bir çabanın içine girme zahmetine katlanmamaktadırlar. Çünkü sömürgeci devletlerin iki yüzü vardır, bir sahteden tebessüm eden; diğeri ise parçalayıp sömüren ve talan eden! Evet, Bu gün Sanayii ’de, teknoloji ve üretimde yükselmiş olan Avrupa ve Amerika; elde ettikleri tüm kazanımlarını, sömürdükleri insanlara borçludurlar. Ne ki, çok az insanımız bu gerçeğin farkında.
Bu gün İslam coğrafyasında, onlarca devlet ve devletçiğe bölünmüş olan Müslümanların hali pür melali; yattıkları gaflet uykusunda saklıdır. Son bir asırdan bu yana, Ümmet’in arasına çekilen tel örgüleriyle; bu topraklarda ırkçılığın, nefretin, ayrımcılığın ve ulusçuluğun tohumlarını ekmeye başlayan sömürgeci güçler; arzuladıkları emellerine şu an kavuşmuş durumdalar. Yeşeren bu ölümcül tohumların hasılatı, birer zehirli hançer gibi; bu coğrafyada yaşayan insanların böğrüne saplanıp, hem dünyalarını karartı, hem de bir daha kendilerine gelmemeleri için uyuttu… Şimdi İslam âlemi, gerçek düşmanı unutmuş; birbiriyle uğraşıyor. Neden? Çünkü morfinlenmiş, yani uyuşmuş!...
Bu gün İslam coğrafyasının neresine bakarsanız bakın, Müslümanların ya ırkçılık, ya da ulusçuluk bayrağı altında mücadele verdiklerini göreceksiniz. Buna, Filistin, Afganistan ve diğer birçok halkı Müslüman olan ülke de dâhildir. Müslümanlar Vahdet mutabakatını sağlayamadıkları müddetçe, sömürgeci güçlerin uyutma ve uyuşturma taktiklerinden, yalanlarından asla yakalarını kurtaramayacaklardır. Siyasetten yargıya, Ekonomiden üretime, Eğitim müfredatlarından sosyal dengeye; hukuktan ahlaki değerlere, aile düzeninden ilmi müktesebatlarına varıncaya kadar; kendi öz değerleriyle buluşmadıklarımüddetçe de, bu hal böyle devam edip gidecektir.
Bu gün İslam âleminde tedavülde olan birçok değer yargının, Batının bize dayatmış olduğu ve karşılığında manevi değerlerimizi tarumar etme taktiklerinden başka bir şey değildir. Altmış senden bu yana, Avrupa topluluğuna girmek için, aday olmuş ve kapısında bekleyen bir ülke olarak; mevcut halimize bakıldığında, hem maddi hem manevi anlamda bitme noktasına geldiğimiz görülmüyor mu?Hayâ edep, terbiye saygı katledilmiş adeta! Ailelerin parçalandığı, boşanma hadiseleri almış başını yürümüş, karı koca cinayetlerinin ardı arkası bir türlü kesilmiyor… Peki, bu uyutma taktikleriyle daha ne zamana kadar; bu kadim ve mümbit coğrafyanın insanı uyutulmaya çalışılacaktır acaba? Daha dün denecek kadar yakın zamanda, Osmanlı Cihan devletini sahada yenmediklerinden dolayı; aciz ve bitab düşen Avrupalılar, içimizden satın aldıkları köle ruhlu entrikacıların eliyle, içerden parçalamaya ve dağıtmaya çalışıp başarmadılar mı? Önce uyuştur, sonra uyut; asrın geçer politikaları…
Güneyimizde Suriye, doğumuzda Irak, doğu kuzeyinde İran; Suriye’den güneye doğru ilerlediğimizde, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve kocaman Afrika ülkeleri… Bu gün etkinlikleri sıfır olan, sözde devletlerin tümü daha düne kadar hepsi de tek bir coğrafyadan ibaret değil miydi? Yani, Osmanlı!... Peki, ne oldu? Sömürgeci Avrupa devletleri, satın aldıkları adamlarını Müslümanların başına musallat etmekle, koca bir coğrafyayı onlarca sömürge devletçiğine böldüler. Ve o gün bu gündür, Ümmet bir daha vahdeti sağlama nimetine kavuşamadı. Kavuşabilmesi ise, gaflet uykusundan uyanıp; ecnebilerin ve içimizdeki taşeronlarının uyutma taktiklerinin gerçek yüzünü görmelerive kendilerine gelmeleriyle mümkün olacaktır. Vesselam. 07 Ocak 2019.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum