Kadınlarda rahmetin tecellisi olarak katıksız,karşılıksız bir şefkat gücü vardır. Bu şefkat çocukların yetişmesi vekorunmasında önemli ve etkin olduğu gibi, erkeklerin teskin edilmesinde vesözünü ettiğimiz olumsuz psikolojilerinin düzeltilmesinde de önemi bir rolüvardır. Bedensel olarak erkekten güçsüz olan kadın bu yönüyle erkekten çokdaha güçlü konumdadır.
Yavuz Sultan Selim, hünkârı bile aciz bırakıpdurduran kadının gücüne şu beyit ile dikkat çekmiştir:
Şirler pençe-i kahrımdaolurken lerzan
Beni bir gözleri ahuyazebun etti felek.
(Aslanlar benim kahredicipençemde titrerken, felek beni bir ahu gözlüye esir etti)
Bediüzzaman’ın bu konuda ilginç ve makul şöyletesbiti vardır: “ Nasıl ki kadınlarkahramanlıkta, ihlâsta, şefkat itibarıyla erkeklere benzemedikleri gibi,erkekler de o kahramanlıkta onlara yetişemiyorlar. Öyle de, o masum hanımlar dahi, sefahette (yasak zevk ve eğlenceye düşkünlük) hiçbir vecihle erkeklere yetişemezler. ”
Kadın suret itibariyle güzel, nazenin zinetli (süslü) olarakyaratılmıştır. “Süs içinde yaratılıp, hasımlaşmada (düşmanlıkta) açıkolmayanı (tartışmayı ve kavgayı beceremeyeni) mi (Allâh'ın çocuğu yaptılar)?” (Zuhruf, 18) ayeti kadının bu güzelliğine işaretetmektedir. Ancak geçici bedensel güzelliğin yanı sıra daha önemli, kalıcı vedaimi bir güzelliği daha vardır. O da şefkati ve ondan kaynaklanan güzelahlakıdır. Ayetteki, “hasımlaşmada(düşmanlıkta) açık olmayanı (tartışmayı ve kavgayı beceremeyen” cümlesi budaimi güzelliği vurgulamaktadır.
Kadınyaşlandıkça zahiri güzelliği belki kaybolur ama ebedi güzelliğinin bir neviçekirdeği olan gerçek güzelliği daha mükemmel bir tarzda ortaya çıkar. Bu daşefkat ve ahlak güzelliğidir. Bediüzzaman, eşlere yönelik yaptığıtavsiyelerinde bu gerçeği şöyle dile getirmiştir:
“Aklı başında olan biradam, refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni ve zâhirî hüsn-ü cemâline bina etmez. Belki, kadınların hüsn-ü cemâlininen güzeli ve daimîsi,onun şefkatine vekadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine(güzel ahlakına) sevgisini bina etmeli, tâ ki, o biçare ihtiyarladıkça, kocasının muhabbeti ona devam etsin.
Hem, refika-i hayatını, rahmet-i İlahiyenin munis, latif bir hediyesiolduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-i suretine (dışgörünüş güzelliği) muhabbetini bağlama. Belki kadının en cazibedar, en tatlıgüzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-i siretidir.(ahlak güzelliği)Ve en kıymettar ve en şirin cemali ise, ulvi, ciddi,samimi, nurani şefkatidir. Şu cemal-i şefkat ve hüsn-i siret, ahir hayata kadardevam eder, ziyadeleşir. Ve o zaife, latife mahlukun hukuk-u hürmeti omuhabbetle muhafaza edilir. Yoksa hüsn-i suretin zevaliyle, en muhtaç olduğubir zamanda, biçare, hakkını kaybeder.”(Yirmiüçünci Lem’a)
Kadınlardaki şefkatin teskin ediciliği,başkalarını sevindirip mutlu etmede şefkatinin verdiği lezzet sebebiyledir.Diğer sevgilerden farklı olarak herşefkat sahibi başkasını mesrur etmekten (sevindirmekten) memnun olur.Şefkatteki lezzet, hakikidir, nısbî (göreceli) değildir, kayıtsız şartsızdır,bozulmaz, değişmez ve zıtlarına bakmaz.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum